DİNDE ÖLÇÜ VE SINIR 6

“Zulmedenlere meyletmeyin, fırsat vermeyin,
sonra ateş size de dokunur, Cehennemde
yanarsınız.” (11/Hud 113)
Eğer bu ayetler Müslümanların hayatında yer
bulsaydı, zulme, haksızlığa, kamu ve kul hakkına
tecavüz edenlerden hesap sorulsaydı
veya sormayanlar değiştirilip soracaklar getirilse
idi, zulüm haksızlık olur mu idi? Kamu
ve kul hakkına el uzatılır mı idi? O çalınanlar,
suskun, nemelazımcı, bana mı kaldı, boşver
gibi düşünen halkın hakkı, ama halk hakkını
başkalarına güdülerek çaldırıyor. Hem bu
dünyada sıkıntı çekip rezil oluyor, esası da
öbür dünyada da bunların hesabını acı bir şekilde
vereceklerdir.
Şimdi Müslüm ve İbni Hanbel ve Zadül Mead
gibi kaynaklardan misal verelim.
“Hz. Peygamber kamu malı çalmış, kamu
hakkına tecavüz etmiş olanların cenaze namazlarına
ne katılmış ne de cenaze namazlarını
kılmıştır.” (Zadül mead 1/515 3/107)
“Bir harp dönüşü sonunda Hz. Peygambere
falanca falanca şehit oldu diye bilgi verirler.
Hz. Peygamber’de saydıkları şehitler içinden
birisi için, hayır o kişi şehit olmamıştır.
Bana onun Cehennemde olduğu bildiriliyor.
Sebebi de kamunun mallarından çaldığı bir
giysidir. Hz. Peygamber bunun sonucu Hz.
Ömer’i çağırarak şöyle duyurulmasını ister.
“Git ey Ömer, insanlar şunu duysun-lar ki
Cennete yalnız ve yalnız müminler gidecektir.”
(Müslim iman İbni Hanbel Nüsned 1/30-
47)
“Görünüşte Allah ve Peygamberin emrettiğini
yapar gibi görünür, ama başka şeyler
peşinde olursan, Allah’a oyun oynamış olursun.
Riyadan sakının, çünkü riya Allah’a şirk
koşmaktır.” (İbn Hacer El Heytemi Ez Zavacir
1/68)
Allah için düşünelim, bu yapılanlarla Allah’ı
ve Peygamber’in emirleri arasında ne fark
var anlayalım. Hepsinde namaz, hac, umre,
oruç, yardım yok mu? Ve bunlar sahabe değil
mi. Onlara böyle yapılıyorsa, bizi kim kurtaracak?
Neyimize güveniyoruz? O aldatanlar,
kandıran-lar, gülenler şunu unutmayalım,
sonumuzu hayır olacak işlerle ve amellerle
tamamlayalım, sonra pişmanlık işe yaramaz.
Adaleti bırakıp iktidara, cemaate, şeyhe, veliye,
evliyaya sığınmak iftira, zulüm, kul ve
kamu hakkı yiyenlere göz yummak, ses çıkartmamak,
destek vermek, namazlı, oruçlu,
yardım eden, hacca ve umreye giden de olsa
asla kurtulamayacağımızı bilmemiz gerekiyor.
Ya hak, ya batıl. Tercih bizlerindir.
Bir şey daha yapılıyor, gerek reklam panolarında
ve gazetelerde, kitaplarda bazı insanlar
kurtulmuş, Allah’ın sadık kulu, cennetlik gibi
sunuluyor. Kimin elinde kurtuluş beratı, senedi
var?
Allah’ın yetkisine kimler neden karışır olmuştur.
İnsan imanlı mı, değil mi ancak Allah bilir.
Gayp olan bir konuyu insanlar nasıl haber
verebilirler, sahabe de olsa hiç kimse ebediyen
kurtulmuş, cennetlik ilan edilemez. Bir
insanın dindarlıkta, takvada, hizmette öne
çıkması onun günahsız, kurtulmuş ve üstünlüğüne
delil sayılamaz. Onu ancak Allah bilir.
İnsanın değerlendirilmesi, belirlemesi, iddiaları,
namazı, orucu, haccı… vb belirleyici
değer olamaz. Amelinizi yaptığınız iyilikleri
Allah belirler. Yok eğer belirleyen başkaları
ise hüküm Allah’ın değil başkalarının olur,
bunun adına müminlik denemez. Olsa olsa
ortak koşmak olan şirk olur. Bu da Allah’ın
yerine veya yanına ikinci söz sahibi koymak
olur.
“İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi
delile dayanmadan, Allah yolundan saptırmak
ve sonra da onunla alay etmek için boş
lafı satın alır. İşte onlarada rüsvay edici bir
azap vardır.” (31/Lokman 13)
“Onlara Allah’ın indirdiğine uyun denildiğinde
hayır biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz
yola uyarız derler. Ya şeytan onları
alevli ateşin azabına çağırıyor ise de mi?” (31/
Lokman 21)
Bu şirk tuzağı öyle ki, Allah yerine başka şeyleri,
ait olmadıkları yere koyarak, olması gereken
yerden başka yere koyarak zulüm ve şirk
yapılmaktadır. İki yüzlü davra-nılmaktadır.
Allah’ın yetkisine karışıp başka birilerine yalakalık
yapıp lanete uğramaktır. Bu gerçekleri
insanlara özellikle de Müslümanlara birilerinin
anlatıp açıklaması lazımdır. Yoksa bilen
bildiğini anlatmazsa, zulme katılmış olur ve
hesaba çekilirler. Hüküm koyma ve egemenliğin,
yetkinin sadece Allah’ın kontrolünde
olmasıdır.
“Ve bana hanif (Allah’ın birliğini tanıyıcı)
olarak yüzünü dine çevir, sakın müşriklerden
olma diye emredildi.” (10/Yunus 105)
“De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden hak
Kur’an gelmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.