İSLAM VE DİN
Kıymetli okurlar, İslam dini, Kuran’ın
içindekilerle, Allah’ın kullarını hakka ve
doğruya ulaştırmak üzere peygamberleri
aracılığı ile akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği,
kullarını dünya ve ahret mutluluğuna
kavuşturan sistem ve Allah’ın koyduğu
dini hükümlerdir. Rabbimiz insanlığı
zulüm ve kargaşa bataklığından kurtarıp
adaleti, dengeyi, güvenliği ve mutluluğu
sağlamak için ellerinde delil olsun için
kitap indirmiş, elçi göndermiş ve akıl
diye bir nimet vermiştir. Allah dinin halis,
saf, arı, duru gönderildiğini, kulları tarafından
yozlaştırılmadan, bozulmadan, içine
herhangi bir insan sözü katılmadan, Allah’tan
geldiği gibi korunan ve hayatında
yaşanan din olmasını istemektedir. 39/ Zümer
1, “ Bu kitap izzet ve hikmet sahibi,
en üstün ve en güçlü, en iyi yasa koyan
Allah tarafından indirilmiştir.” 39/Zümer
2, “ Şüphesiz ki Kitabı sana hak olarak
indirdik. O halde sen de dini Allah’a halis
(arındırarak) kılarak kulluk et.” 3/Zümer
3, “ Dikkatli olun, halis din yalnız Allah’a
aittir. Allah’ın yanında birtakım yardımcı,
yol gösterici evliyalar edinenler, onlar
bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye
kulluk ediyoruz derler. Doğrusu Allah,
emrine uymayanların aralarında hükmünü
verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve
inkarcı kimseleri doğru yola iletmez.”
Allah, ayetlerde bir halis dinden, birde Allah’a
özgü/ait olmayan, uydurulmuş /paralel
dinden bahsediyor. Bu uydurulan ve
paralel dinin insanlar tarafından (azizler,
ruhbanlar, papazlar, mezhepler, tarikatlar,
şeyhler, imamlar, din adamları, siyasi liderler
yani firavun zihniyetli kişilerce içi
boşaltılmış yozlaştırılmış dindir. 40/ Mümin
(Gafir) 14, “ Haydi, kafirlerin hoşuna
gitmese de Allah’a, Allah için dindar ve
ihlaslı arındırılmış olarak dua edin.” Halis
ve arındırılmayan bir din, dünya ve
ahrette hiçbir işe yaramaz. Ne yazıktır ki,
Müslüman olduklarını söyleyen çoğu kimselerin
yaşadıkları ve öğrendikleri, öğrettikleri
din halis, sade, arı, duru bir ilahi
din değildir. İçi boşaltılmış hurafe dolu
bir dindir. Gerçekten din diye öğretilen
ve uygulanan şeylerin anlamsızlaşmış, ya
akla uygun olmayan, ya iki yüzlü, çıkar
uğruna yapılan işi ticarete dökülen adı
ibadet ve kulluk olan amellerdir. Dinimizi
öğrenip kulluk yapmak istediğimiz
amellerimizi İslam diye anlatılan çeşitli
kitaplardan yanlışların, kasıtlı olarak içine
din dışı yalan ve iftiraların sokuşturulduğu
kişilerden öğrendik ve öğreniyoruz.
Kitabımız Kuran’dan öğrenmiyoruz, ve
Kuran ile aramıza hep mesafe koyduk,
sadece kendimizi avutuyoruz.
Aslında Müslüman ne demektir, bu sözcük,
kendini, toplumunu dertten, tasadan,
korkudan, mutsuzluktan, kavgadan,
savaştan, dini tahrip ve tahrif etmekten
uzaklaşan ve uzaklaştıran anlamına gelir.
Yani Müslüman sürekli faaliyet halinde
bulunan pasif olmayıp faal olandır.
Din adına duyduğu her ne ise Kuran’la
ölçmeli, tartmalı, Kuran’la uyuşmayan
ne varsa Hak Din ile ilgi ve alakasının
olmadığını bilmelidir. Haydı, cahilleri bir
tarafa bıraksak bile, Kuran’ı anlayan ve
anlatabilecek ilmi salahiyete sahip olup
da konuya duyarsız kalanlar, gaflet ve
dine ihanetle suçlansalar belki de yeridir.
22/Hac 78, “ …Allah, gerek daha önce
gelmiş kitaplarda, gerekse bunda Kuran’da
size Müslümanlar adını verdi…”
41/ Fussilet 33, “ İnsanları Allah’a
çağıran, iyi iş yapan ve ben Müslümanlardanım
diyenden kimin sözü daha
güzeldir.”
Rabbimiz bize her şeyi ilaç yani hap
gibi yutmamamızı emrediyor ve bizi
aldatacaklar olacağını, hatta bunun için
Allah’ı ve mukaddeslerimizi kullanarak
bizi kandırarak tuzağa düşüreceklerini
ayetleri ile hep uyarmaktadır. İnanç ve
amellerimize Kuran ışığı altında bakarak,
Kuran terazisinde tartıp, Kuran merceği
altında incelememiz gerekir. Mescitler,
yani camiler bugün bilinçsiz cemaat
tarafından doldurulmakta ve yanlış da
olsa anlatılanları kabul edip ses çıkartılamamaktadır,
çünkü susturulmuştur. Hal
bu ki, sahabe döneminde halife Ömer,
hutbe okurken, “ Susun ve beni dinleyin
dediğinde, “ üzerindeki elbiseyi nereden
bulduğunu, nasıl ona sahip olduğunu
bize açıklayıp bizi ikna etmeden sana
itaat etmeyiz diyen erkek cemaat da, Allah’ın
sınır koymadığı mehirde sen nasıl
kısıtlamaya gidebilirsin?