KAR YAĞIYOR Kar yağıyor.
Hüznüme kar yağıyor, sessizden, inceden… Kuş susuyor, gök susuyor, dağ susuyor kar yağarken. Kar konuşmuyor inerken, ses çıkmıyor, iniyor.
Sevincime kar yağıyor… Dostça sarılışıma, kardeşçe kucaklayışıma kar yağıyor. Donuyor sevgiler, üşüyor hasretler.
Derdime kar yağıyor… Uğulduyor kulağım. Yine sırtlanıyorum yaşlı dünyayı. Dünyaya kar yağıyor. Derdim bitmiyor karla, soğuyor yalnızca.
Aşkıma kar yağıyor… Nerede başlayıp bittiğini bile kestiremiyorum. İnce bir sızı, soğuk bir bıçak gibi etime batıyor kar kristalleri.
Öfkeme kar yağıyor… Bitmiyor öfkem, tükenmiyor. Her tane değiyor, eriyor, lapa lapa karlara en çok öfkem direniyor.
Çocukluğuma kar yağıyor, çocukluğumdan beri kar yağıyor… Bayram, seyran, ölüm, düğün dinlemiyor kar. Ölünün de, dirinin de üzerine yağıyor, ayrım yapmıyor.
Sevgime kar yağıyor… Kırgınlıklarım da soğuk zaten. Cemreler tümden göğe çekilmiş. Yüreğime kar yağıyor, yine üşüyorum.
Gençliğime kar yağıyor… Küçük düşlerime, mütevazı hayallerime, hep sınırlı planlarıma, ve istikbalime kar yağıyor.
Korkularıma kar yağıyor… Karanlığımı ağartıyor biraz, iyi oluyor. Öcülerime, ecinnilerime, iğnecilerime kar yağıyor.
Umutlarıma kar yağıyor… Filizlenmişti uçları, şimdi dondular. Ümit sarmaşıklarım yerlerde sürünüyor, kurudular.
Tutkularıma kar yağıyor… İsteklerim bitiyor, sürmüyor. Fanilik gözüme batıyor. Kefen kefen yağıyor bu kez kar.
Saçlarıma kar yağıyor… Üzülüyor, titriyor saçlarım, geleceği görerek. Bir anda bembeyaz olacak sanıyorum saçlarım, ben de korkuyorum.
Güvendiğim dağlara kar yağıyor… Erciyes’e, Alidağı’na, Hasandağı’na kar yağıyor. Köy yollarını tıkıyor kar, yağıyor, yağıyor.
Üstümüze kar yağıyor… Bir tek denizleri örtemiyor kar. Kayseri’de deniz yok. Her tarafı örtüyor kar. Doğum gibi, ölüm gibi, eşit davranıyor kar. Yağıyor, örtüyor.
Usul usul, uslu uslu yağıyor kar… Gökler bembeyaz, ufkumuz bembeyaz, hepimizi kandırıyor kar. Bir ses duyup duymadığımızı bile anlayamayacak kadar sessiz, sepsessiz yağıyor.
Ellerime kar yağıyor… Şemsiyemi tutamıyorum. Ellerimi ısıtamıyorum. Otobüs beklerken mosmor kesiliyorum, titriyorum.
Kulaklarıma kar yağıyor… Kıpkırmızı kulaklarım. Nicedir duymadığım, özlenen seslerin kırmızılığı…
Ayaklarımın altına kar yağıyor… Botlarım kesmiyor soğuğu. Toprak ne acımasız. Hani magması bunun? Hani toprağın, kayaların altındaki sonsuz sıcaklık?
Sokaktaki hayvanların, köpeklerin, kedilerin üstüne kar yağıyor… Titreyerek hayatta kalıyor onlar. Onun bunun artığıyla sürdürüyorlar yaşamlarını.
Yakacağı olanın da, olmayanın da evinin çatısına yağıyor kar… Kömür, odun, kalorifer, doğalgaz… Kış budur işte; kış, kardır.
İlk kez elele dolaşılan yerlere kar yağıyor… Parklara, bahçelere, çamurlu yollara. Anılara kar yağıyor. Ağaçlar, olanları hiç görmemiş gibi yağıyor.
Aşıkların ayrıldığı yerlere de yağıyor kar… Aynalardan bir tek kar yansıyor. Camın soğukluğu, karın soğukluğuna karışıyor.
Bu yazı bitiyor, kar hala yağıyor… Hiç durmayacakmış gibi yağıyor. Sanki yerden göğe doğru yağıyor.
Sessizce kar yağıyor…