Peygamber’in yetkisi ve sınırı
Kuran hak olduğu halde
kavmin O’nu Kuran’ı yalanladı. De ki:
Ben size vekil, kefil değilim.” Yine 6/
Enam 104, 107. 10/ Yunus 108. Ve 11/
Hud 12. “ İyi bil ki, sen ancak bir uyarıcısın.
Allah ise her şeye vekil ve kefildir.”
Gibi. 6/ Enam 106. “Rabbinden
sana vahyolunana uy.” 21/
Enbiya 45. “De ki: Ben, sadece, vahiy
ile sizi ikaz ediyorum. 29/
Ankebut 50. “ De ki: Mucizeler ayetler,
ancak Allah’ın yetkisindedir. Ben ise
ancak, sadece açık bir uyarıcıyım.” 46/
Ahkaf 9. “ De ki: Ben peygamber’lerin
ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını
da bilmem. Ben sadece bana vahiy
edilene uyarım. Ben sadece apaçık bir
uyarıcıyım.” Ayrıca yine peygamber’ler
Allah’ın vereceği karara ve hazinelerine
de ortak ve sahip değildir. 11/ Hud 31.
“ Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır
demiyorum, gaybı da bilmem.
Ben bir Meleğim de demiyorum.” Yine,
6/ Enam 50 ve 10/ Yunus 49 gibi. Peygamber
ve peygamber’ler insanlığın en
güzel, problem çözücüleridir. 4/ Nisa
59. “ Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz
Allah’a ve ahrete gerçekten
inanıyorsanız o konuyu Allah’a ve Resul’e
götürün bu hem hayırlı, hem de
netice de daha Peygamberin Allah’tan
getirdiği vahyedir. Vahye yani Kuran’a
uymak, peygambere uymaktır, peygambere
uymakta, Allah’a ve vahye, Yani
Kuran’a uymaktır.
41/ Fussilet 10. “ Ayrılığa düştüğünüz
her hangi bir konuda hüküm vermek,
Sadece Allah’a aittir. İşte, bu Allah, benim
Rabbim’dir. O’na dayandım ve
O’na yönelirim.” 6/ Enam 57 ve 114 gibi.
Bu Ayetlere göre anlaşılmalıdır. Çünkü
Ayetler, birbiriyle çelişmezler. Burada
dikkat edilmesi gereken bir nokta da
şudur. Kuran sünneti de, kapsar, peygamberimizin
en güçlü sünneti Kuran’dır
ve Allah’ın Kitabı Kuran’ı bize
tebliğidir.
Resule, Elçiye, Nebiye ve Peygambere
uyup, itaat ne demektir.
3/ Ali İmran 132. “ Allah’a ve elçisine itaat
edin ki, merhamet olunasınız.” 4/ Nisa
80. Elçiye itaat eden Allah’a itaat etmiş
olur. Biz Peygamber’imize niçin uyarız?
Peygamber Allah’ın elçisidir. Allah’ın
mesajını, vahiy’i getiren kişidir. Vahiy’e
uymak, hem vahiy’i gönderen Allah’a
ve de vahiy’i getiren elçiye uymuş olur.
Hz. Muhammed’e elçi denmesinin sebebi,
kendisinin olmayan, Allah’ın vahiy’ini
getirip insanlığa tebliğidir. İtaat edilmesi
istenen kişi, Peygamber’dir. Peygamber
kendisi namına değil, Allah namına konuşmaktadır.
Vahiy’i, Allah’tan alıp, insanlara
tebliğ edeceği için elçiye itaat,
O’nu gönderene yani, Allah’a itaattir.
Kuran her insana ayrı, ayrı vahiy edilmedi
ki, insanlık Kuran’ı Peygamber’imizden
öğrendi. Eğer, Allah Kuran ile
hüküm koydu, Peygamber de, hadislerle
ilave hüküm koyar denilirse o zaman
iki tane din koyucu olur ve o zaman,
Allah ve Peygamber ortak yapımı bir
din olmuş olur. 6/ Enam 114. “ Allah size
kitabı detaylandırmış ve açıklatıcı bir
şekilde indirmişken, Allah’ın dışında
başka bir hüküm koyucu mu arayayım.”
Yine 66 / Tahrim 1. “Ey Peygamber!
Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın
sana helal kıldığını sen niçin kendine
haram ediyorsun.” 5/ Maide 67. “Ey elçi,
Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer
yapmayacak olursan Allah’ın elçiliğini
ve Kuran’ı tebliğ etmemiş olursun.” 21/
Enbiya 45. “De ki: Ben sizi yalnızca vahiy
ile korkutuyorum.”
Peygamber’imizin daha önce imanı bilmediği
doğru bir yolda olmadığı ayetlerle
açıklanıyor. 93/ Duha 7. “ Seni sapmış
bulup da doğru bir yola iletmedi mi?”
Yine 42/ Şura 52. “ İşte böylece sana da
emrimizden bir ruh vahiy ettik. Sen Kitap
nedir, İman nedir bilmezdin.” Peygamberin,
imanı bilmediği dönem nasıl
olur da, insanlara din diye takdim edilip