Peygamber’in yetkisi ve sınırı (6)
(Buhari Enbiya 19.) Yine
Hz. Yunus’u korumak için, “ Kimseye,
ben Yunus b. Metta’dan daha hayırlıyım
demek yaraşmaz buyurmuştur.”
(Buhari. Enbiya 35.) Şimdi, asıl sünnet
bu değil mi? Yani bu sünnet, sarık sarmaktan,
sakal bırakmaktan, koku sürmekten
daha aşağı bir sünnet mi?
Resul’lerin hepsi kurumsal peygamberlik
açısından aynı değere sahiptirler.
Bu açıdan Peygamberler arasında fark
görmek, doğru olmadığı gibi Allah’ı
rencide etmektir. 4/ Nisa 152. “Allah’a
ve peygamberlerine iman eden ve elçilerinden
hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara
gelince işte Allah onlara bir
gün mükafatlarını verecektir. Allah çok
bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” Allah
Kuran’da her Resulün, içinde yaşadığı
toplumun diliyle vahiy alıp mesajı
ilettiğine, bununda bir yaradılış kanunu
olduğuna dikkatimizi çekmiştir. 14
/ İbrahim 4. “ Allah’ın emirlerini insanlara
iyice açıklasın diye her peygamberini
kendi kavminin diliyle gönderdik
Artık Allah dileyip isteyeni saptırır,
dileyip isteyeni de doğru yola iletir.
Çünkü Allah güç ve hikmet sahibidir.”
Ayet’ten anlaşıldığına göre, peygamberler
tarafından da kullanılmış olsa,
hiç bir dil kutsal dil veya cennet dili
değildir. Allah katında bütün
diller aynıdır.
Allah 6/ Enam 83, 84, 85, 86 ıncı ayetler
de 18 peygamberin isimlerini sayarak
Peygamber’imizin O peygamberlerin
yoluna uymasını emreder. 6/ Enam 90.
“İşte, o peygamberler, Allah’ın hidayet
ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna
uy.” Bunca ayetleri görmeyenler,
Kuran dışı görüşlerini meşrulaştırmak
için, Kuran’ın zıddı ve çelişen sözlerinin
arkasına düşüp, ona sahip çıkıyorlar
da, Allah’ın emri Kuran Ayetlerine
sahip çıkmıyorlar. Bunu fark edemeyen
Müslümanlar da ne yazıktır ki, bu tuzağa
düşüyorlar. Bunları açıklamak Peygamberi
küçültmek anlamına gelmez.
Peygamberi, Peygamberlik makamına
uygun görmek anlamına gelir. Çünkü
Allah Peygamberini böyle uygun makama
laik görmüştür. Bize düşen de Allah’ın
emrine uymaktır. Diğer görüşler
delil değil sadece zan ve söylentidir.
… TEVHİD VE HZ.
PEYGAMBER.
Günümüzün yanlış anlayışlarından biri
de, tevhit kelimesine yani kelimeyi şahadete
Hz. Peygamberin Allah’ın kulu
ve Resulü cümlesini eklemeyin deniliyor.
Sadece La ilahe illallah deyin yeterlidir,
Muhammedurresulullah demeyin
diyorlar. Bu doğru değildir, çünkü biz
değil, bunu Allah Kuran’da açıklamıştır.
48/ Fetih 29. “ ( Muhammedurrasulullah)
Muhammed Allahın elçisidir…”
buyurarak Allah ile Muhammed ismini
yan yana Allah koymuştur. Yani Allah
ismi ile Peygamber ismi yan yana gelmesi
sakıncalı değildir. Kelimeyi şahadette,
Hz, Peygamberin Allahın kulu ve
Resulü olduğunu bilerek söylüyoruz.
Peygamberi kul ve resullük makamında
tutuyor ve Allah’a eş koşmamış oluyoruz,
yani bütün insanlığa Peygamber,
tanrı, ilah, rab değildir sadece Allah’ın
kulu ve Resulüdür diye hatırlatıp
haykırıyoruz. Böylece, Yahudilerin ve
Hıristiyanların, gerek peygamberlerini,
gerekse din adamlarını tanrılaştırmalarının
hatalı olduğunu söylemiş oluyoruz.
9/ Tövbe 30. “ Yahudiler, Üzeyir Allah’ın
oğludur dediler. Hıristiyanlar da, Mesih
İsa, Allah’ın oğludur dediler. Bu onların
ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir.
Sözlerini daha önce kafir olmuş kimselerin
sözlerine benzetiyorlar. Allah
onları kahretsin, nasılda haktan batıla
döndürülüyorlar.” 57/Hadid 27. “ Sonra
bunların izinden ardı ardına peygamberlerimizi
gönderdik. Meryem oğlu
İsa’yı da arkalarından gönderdik, O’na
İncili verdik, O’na uyanların kalplerine
şefkat ve merhamet vermiştik.