SIRTIMIZDAKİ YÜKLERDEN KURTULMAYA HAZIR MIYIZ?
Değerli okuyucularım bu hafta sizin için çoğumuzun sorunu olan hayatımızı kaliteli bir şekilde yaşamamızı engelleyen dış etkenlerden kendimizi nasıl muhafaza ederiz ile ilgili, farkındalık arttırıcı güzel bir çalışma. Şimdi bu metni okumadan evvel sizi kimsenin görmeyeceği rahat bir yere oturmanız ve cep telefonlarınızı kapatmanızı rica edeceğim. Haydi rastgele!…
Derin nefes alıyoruz…derin nefes alırken vücudumuzu dinlemeye başlıyoruz…Kendimizi kastığımız bölgelerin farkına varıyoruz… Boynumuzun sırtımızın koltuğa değen yerlerin sızısını hissediyoruz. Bacaklarımızı, ayaklarımızı hepsinin aslında ne kadar acı çektiğini farkediyoruz… Şimdi onlara bir iyilik yapıp ayaklarımızın altından başlayarak rahatlatıyoruz… Serbest bırakın onları ve yavaş yavaş diz kapaklarınıza doğru çıkın. Biraz rahatladığınızı farkedeceksiniz… Ve derin nefes alın bu sizin için çok güzel bir deneyim olacak… Bırakın sizi taşıyan bacaklarınız dinlensin… Ve yukarı doğru çıktıkça üzerinizdeki ağırlığı atmaya başlarsınız. Artık daha hafifsiniz. Yukarılara çıktıkça yaşamın esas yükünü oralara bir yerlere yüklediğinizi farkedeceksiniz. Buralar sırtınız ve omuzlarınız. Şimdi sırtınızda koca bir heybenin olduğunu farkedeceksiniz.Amaçıkartamıyorsunuz .Heybeyi çıkartabileceğiniz yalnız bir yer var o da “sıkıntı ormanı “ oraya gidenler farkettikleri yüklerini oraya bırakır ve rahatlarlar. Şimdi hep birlikte o ormana gideceğiz . Yürürken acaba neleri koyduğumuzu düşünebiliriz. Neler var da bu kadar ağır boynumuzu omzumuzu ağrıtacak kadar. Şimdi teker teker bulmaya çalışalım. Güneş tepede sımsıcak yüzünü gösterirken kulağımıza gelen kuş cıvıltıları içimizi rahatlatıyor ve biraz daha farkediyoruz neler olduğunu bu düşüncelerin …Burnumuza gelen çam kokusunu içimize çekerken beynimizin yavaş yavaş durulduğunu , artık herşeyi tam anlamı ile hatırladığımızı hissederiz yürüdüğümüz yerde. Buraya gelmek iyi gelmiştir. Karşımızda yeşilin binbirtonu …Ayağımızı bastığımız yerin nemini hissediyoruz ve berrak çam kokusu bütün vücudumuzu sarıyor…Sonunda sırtımızdaki heybenin çıkartılabildiği yere geldik. En tepeye çıktığımızda bütün çevreyi gözlemleyebildiğimiz yer burası. Yukarıda masmavi gökyüzü , dağların arasından gelen bir nehir ve su şırıltıları. Evet şimdi bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın ve o noktada heybenizin çözüldüğünü farkedin. Sırtınızdan yavaşça indirin çünkü biliyorum çok ağır. Ve yere yavaşça koyun… Ve sırtınıza odaklanın … İçine koyduklarınız her neyse artık orada değiller. Adeta kamburunuzdan kurtuldunuz. Derin bir nefes alın ve bu anın tadını çıkarın . Ama bitmedi şimdi heybenizin ağzını açın ve içine bakın. İçinde irili ufaklı bir çok taş olduğunu göreceksiniz…
Şimdi içinden en büyük olan taşı seçin.O sizi en çok üzen sizin hayatınızı en çok etkileyen taş ve taşa “niye” diye sorun. “Bütün sırt ağrılarımın bütün kalp çarpıntılarımın , kendimi evlere kapatmamın sevdiğim insanlarla kötü olmamın sebebi sensin. Niye bu kadar şeyi yaşamama izin verdin. Hayır , hayır senin suçun yok aslında hayatımı bu kadar mahvetmeme ben izin verdim. Sırtıma seni ben aldım. Ben kendi isteğimle seni besledim, büyüttüm.Evet sen hayatımda belki hep olacaksın fakat seni artık sırtımda taşımayacağım varlığına evet ama benim hayatımı yönetmene hayır . Artık en güzel anlarımı seninle bozmayacağım. Yanımda olabilirsin senden uzaklaşamayabilirim ama senin negatif enerjini vücuduma sokmuyorum. Bunun delili de seni bu uçurumdan aşağı atmak olacak. Ve aşağıdaki nehirin derinliklerinde bir yerde benden uzakta yaşayacaksın hala yanımda olsan da benim gönül gözümde artıksen oradasın ve oradan negatif enerjin bana geçemeyecek. Senin gerçekliğine ve yanımda oluşuna evet ama negatif etkine ve hayatımı yönetişine hayır.”Ve taşı bütün heybetimizle atıyoruz. Attıktan sonra derin bir nefes alıyoruz ve şimdi “oh be “ diyoruz. Şu andan sonra Şu andan sonra artık kendi hayatınızı kendiniz yönetebilirsiniz. Sırtınızdaki boşluğu bir kez daha farkedebilirsiniz. Omuzlarınızın rahatladığını boynunuzun yumuşadığını farkedebilirsiniz. Şimdi aynı şekilde rahatlamanın sevinci ile size daha az etki eden diğer taşları teker teker şu sözleri diyerek atabilirsiniz. “Gerçekliğine evet , yanımda olmana evet ama hayatımı negatif etkilemene hayır. Bundan böyle sana izin vermeyeceğim.“ Heybenizde en küçük çakıl tanesi kalmayana kadar işleminize devam edin. “Gerçekliğine evet bana yaşattığın duygulara hayır. Gerçekliğine evet bana yaşattığın duygulara hayır. Bundan böyle hayatımın tam ortasında da olsanız beni üzmenize izin vermeyeceğim. Hiç bir olay benim kalbimin atışını düzensiz hale getirecek kadar önemli değildir. Önemli olan tek şey Allah’ın bizi taktir etmesi ve ebedi saadet , biliyorum ki bu yaşadıklarım hepsi imtihan ve daha güçlü olup rabbime yöneleceğim, ne kadar fani olduklarını unutmuşum Allahım ilk önce sen affet beni, ben de kendimi affedeyim. Senin yardımın olmadan bu saplantılı düşüncelerden kurtulamam sen ne büyüksün ey Allah’ım sırtımdaki taşları bıraktım ve kalbimi sana açtım sen bana huzur ver yarabbim.Mutluluk sende huzur sende …”
Değerli okuyucularım bu çalışmayı sırtınızdaki yüklerin gerçekten hafiflediğini fark edene kadar yapın . Unutmayın ne yapıyorsanız siz kendi kendinize yapıyorsunuz. Dünya dönüyor zaman akıp gidiyor , sırtınıza yük ettikleriniz hayatlarına devam ediyor siz se sadece onların dünya gemisine binip gittiğini seyrediyorsunuz sahilde , garip bir halde…
“DÜNYAYI DEĞİŞTİREMİYORSANIZ , KENDİ DÜNYANIZI DEĞİŞTİRİN! “
DİLEK ALBAYRAK
SOSYOLOG AİLE DANIŞMANI