İLAHINIZ BİR TEK ALLAH’TIR(2)
Bu ayetler boşuna ve süs olsun diye
gönderilmemiş ve Kuran’da sayfaları
çoğaltsın diye yer almıyor, insanları
uyarmak için vardır. bu iki ayette orijinalinde
ğulüv haksız yere haddi aşmak
ve sapanlara uymak olarak geçer.Allah’a
kul olmamak şöyledir, yani ayetlerine
uymamak ve teslim olmamak Allah’tan
başka kullara kul olmaktır, niçin kulların
sözüne, mezheplerin sözüne tarikatların,
şeyhlerin, alim ulemanın sözlerine uyuluyor
ya sorunda bura da. 45/ Casiye 6 “
İşte sana gerçek olarak okuduğumuz
açıkladığımız bunlar Allah’ın ayetleridir.
Artık Allah’ın ve Onun ayetlerinden
sonra hangi hadise söze uyup inanacaklar.”
77/ Murselat 50 “ Onlar artık
bundan Kurandan sonra hangi hadise
söze inanacaklar.” 43/ Zuhruf 21 “ Yoksa
bundan önce onlara bir kitap verdik
de ona mı tutunuyor ve uyuyorlar.” 43/
Zuhruf 22 “Hayır sadece biz babalarımızı
bir din üzerinde bulduk, biz de onların
izinden gidiyoruz derler.” Bir rivayete
göre Peygamberimiz şöyle demiş “ Şunu
da bilin ki, ibadet edenlerden şirretliğe,
doymazlığa sapanlar da olacaktır.”
(Şatibi El Itısam 1/75,76) Ebudderda da
şöyle demiş rivayete göre, “Allah’a ibadeti
başınıza belaya çevirmeyin.” Der.
Din adına hüküm ve fetva verme/belirleme/
koyma yetkisi sadece Allah’a aittir.
Allah bu yetkisini Kuran’la belirlemiş
ve insanlığa açık, çelişmesiz, kesin ve
detaylı bir kitap olarak gönderip açıklamıştır.
Bu durumda dinin tek sahibi,
koyucusu, göndericisi, detaylı açıklayıcısı
yalnız ve yalnız Allah’tır. Allah’ın
gönderdiği dinin çerçevesini de Kuran
belirler, Kuranda yer almayan konular
din değildir. 5/ Maide 101, “ Ey iman
edenler, açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek
olan şeyleri/konuları sormayın.
Eğer Kuran indirilirken onları sorarsanız
size açıklanır açıklanmadığına göre
Allah onları din yazmamış ve onları
affetmiştir. Siz sorup ta başınıza iş açmayın,
Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci
değildir.” Ayette, Allah dinini açıklamış
ve detaylandırmıştır, din yazmadığı
işleri/konuları haşa, unuttuğu için
değil, kolaylık istediği ve affettiği için
bazı konuları din yapmamıştır. O zaman
insanlığa düşen, Allah’ın belirlediği din
ile yetinmektir. Bunun dışında din koyucu
ve din edinmek, Allah’a şirk koşmak
anlamına gelir. Mesela Kuran’da
bir konu yok, onu Peygamber hadisiyle
belirler/koyar demek, insanı şirke sürükler,
peygamber burada sadece Allah’ın
gönderdiği dini tebliğ edendir. Çünkü
din tamamlanmıştır, mesela 5/ Maide 3,
“ …Bu gün size dininizi ikmal ettim/
gönderdim, üzerinize nimetimi/dinimi
tamamladım ve sizin için din olarak
İslam’ı beğendim…” 6/Enam 115, “Rabbinin
sözü, doğruluk ve adalet bakımından
tamamlanmıştır, O’nun sözlerini
değiştirecek hiç kimse yoktur, Allah
işitendir ve bilendir.” Ne yazıktır ki,
din düşmanları tarafından değiştirilen
ve hurafelere boğulan dinimiz sonraki
devirlerde, mezhepler, tarikatlar, cemaatler
ve daha bir çok şeyler devreye konularak
daha da derinleştirilmiş ve karmaşık,
anlaşılmayan hurafeye çevrilmiş
ve şu mezhebe göre şöyle, şu tarikata
göre şöyle, şu cemaate göre böyle, şu
alim şöyle demiş denilerek, Allah’ın arı
duru dini bir çok görüşle karma bir
din haline getirilmiş ve şirke düşülerek
doğru olan Allah’ın yolundan sapılmıştır.
Ne yazıktır ki, bu karma din, din
diye tanıtılıp anlatılıyor, mahalle baskısı
denir ya, çeşitli güçler ve kuvvetler kullanılarak
doğru olan arı duru Allah’ın
dini kapatılıp üstü örtülüyor.