KURAN’DA ADI GEÇEN HAYVANLAR.
NEML / KARINCA. Arılar gibi çalışkan hayvan veya böceklerden biri de karıncadır. Hz. Süleyman’ın yaşadığı ve hükümranlığını sürdürdüğü topraklarda bir coğrafi bölgenin karınca adı ile anılması bize Allah tarafından Kuran’da açıklanmaktadır. Rivayetlerde karınca vadisinin Şam yakınlarında bir bölge olduğu belirtilmektedir. Süleyman Peygamberin ordusuna yol verdiği için sure bu isimle anılmıştır. Allah Peygamberi Süleyman (a.s.) a büyük nimetler vermiş, bu arada kuşların ve hayvanların dilini anlama kabiliyetini de lütfetmiştir.
27/ Neml 17. “ Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı, hepsi bir arada Süleyman tarafından düzenli olarak sevk ediliyordu.” 27/ Neml 18. “ Nihayet Karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar, yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin dedi.” 27/ Neml 19. “ Bunun üzerine Süleyman, karıncanın sözüne güldü ve şöyle dedi: Rabbim bana ve ebeveynime lütfettiğin nimetine şükretmeme, hoşnut olacağın hayırlı ve barışçıl bir iş yapmama imkan ver ve rahmetinle beni iyilik ve barışı seven iyi kullarının arasına koy.” Allah, ayette, kral karıncanın topluluğuna korunmaları için uyarı yapmasını Kuran’da aynen aktarıyor. “ Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmadan sizi ezmesinler.” Bu lider karınca, hem Süleyman’ı hem de ordusunu tanıyordu ve onların ne yapacağını da biliyordu.
Ayetten şunu da anlıyoruz ki, hayvanların kendi aralarında iletişim kuran kendilerine has bir dillerinin de olduğudur. Karıncaların bir lideri varmış ve bu lider karınca tehlikeleri sezip, önceden topluluğunu korumak için uyarmasıdır. Buradan şunu da anlıyoruz ki, insan topluluklarının da liderleri tarafından aynen bu şekilde, topluluklarını da çeşitli tehlikelere karşı uyarıp toplumunu koruma altına almalıdır. Allah, insanlarla karınca arasında ki, ilişkiyi yine bir karıncanın ifadesi ile anlamaktayız. Karıncanın konuştuğunu anlayan Süleyman güldü, buradan şunu da anlıyoruz ki, bir zaman gelecek insanlığın hayvanların dilini anlayacak seviyeye ulaşacağını düşünüyoruz. Çevremizdeki hayvanların, böceklerin ve bütün canlıların dilini şu an anlamıyoruz, ama onların yaşama alanlarını bozmadan, yaşayabilecekleri bir alan bırakarak onların haklarına tecavüz etmememizi de anlamalıyız. Güçlünün güçsüzü ezmesinin yanlışlığı her yerde herkese bilinçli olarak öğretilmelidir.
ANKEBUT / ÖRÜMCEK: Örümcek de Allah’ın Kuran’da bizlere bildirdiği bir hayvan veya böcek çeşididir. Örümcek, beslenmesi için ağ örer ve yiyeceği böcekleri ağlarına düşürür ve yem olarak kullanır. Allah, örümcek vasıtasıyla insanlara ders vermektedir. Allah’tan başkasını dost veli, evliya edinerek kendilerine destek ve yardım bekleyenlerin durumunu ayette örümceğin ağına benzetiyor. Örümcek bütün, bütün evsiz değildir, kendine de yuva edinir; fakat örümcek yuvasının çürüklüğünün durumunu gözlerimizle görüp ders almamızı uyararak bizleri uyandırıyor. Yani örümceğin edindiği yuvanın ne kadar zayıf olduğunu, Allah’tan başkasının destek ve himayesine güvenin de tutunmanın da öylesine çürük olduğunu, boş hayal olduğunu açıklıyor. 29/ Ankebut 41. “ Allah’ın yanında evliya dost edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir, halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır, keşke bilselerdi.”