ADEM (AS) VE ŞEYTAN
Allah Adam (as) ile Şeytan arasındaki farkı bize ayırt edip çözüp anlamamızı istiyor. Yani diyor ki. Adem (as) bir hataya düştü ama hatasını anladı, pişman olup bana sığındı. Kendinin aciz ve muhtaç olduğunu gördü, bende affettim. Siz de Adem gibi tevbe edin ama Şeytan’ın yaptığı gibi ısrar edip ayak diremeyin diyor. Şeytan ne yaptı? şunu yaptı. Allah Adem’e secde edin dedi. Melekler secde ederken Şeytan gurura kapılıp, ben ateşten yaratıldım, ben Adem’den üstünüm dedi.
Çözüp anlayacağımız ve uyacağımız yol şudur. Alah Adem’e yemeyin dediğini yiyip ama yaptığının yanlış olduğunu Allah’ın emrine karşı geldiğini fark edince, hemen hatasından dönüp ısrar etmeden tövbe ederek af olunması için Allah’a güvenip, sığınıp teslim oludu. Ama şeytan Adem’e secde et diyen Allah’a sığınmıyor, yaptığının doğru olduğunu ısrarla savunuyor. Ve ben hata yapmadım, sanada muhtaç değilim anlayışı ile Allah’a güvenmiyor, büyüklük taslıyor.
Bizlerde kul olarak, insan olarak Adem’i örnek alıp hatalarımızdan Allah’a güvenip sığınalım. Şeytan gibi hatamızda ısrara etmeyelim ve bizi yaratan Allah’a teslim olalım, bu da bir ibadettir. Yani Allah’a muhtaç olduğunu, kendini yaratan Allah’a, zatında, sıfatında, hükümlerinde, ibadet ve emirlerinde karşı gelmeyerek teslim olup sığınalım.
İnsanın dünyaya gönderilişinin, Allah’a kul olduğunun farkına varmasını, başıboş, her istediğini yapan, her şeyi kendi isteğine göre yapan olamayacağı, bunlardan yani Allah’ın yapın ve yapmayın emrine uyup uymamada, sınanıp imtihan olunacağını, delillere bakılıp (Peygamber, Kur’an, akıl) bunlarla çözüleceğini ve doğruyu bulacağımızı bize Allah emrediyor.
Allah bakalım yarattığım kullar bana mı teslim olacaklar, yoksa beni dinlemeyip, yarattığım Şeytan’a mı teslim olup uyacaklar diye, işte sizi böylece sınayıp imtihan edeceğim diyor.
“Hani biz meleklere ve cinlere Adem’e secde edin demiştik iblis (şeytan) hariç hepsi secde ettiler. Şeytan yüz çevirdi ve büyüklük tasladı. Böylece kâfirlerden oldu.” (2/Bakara 34)
“Biz ey Adem! sen ve eşin (Havva) beraberce Cennet’e yerleşin; orada kolaylıkla isteğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yiyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın, eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zâlimlerden olursunuz dedik”. (2/Bakara 35)
“Şeytan onların ayaklarını kaydırıp (kandırdı) haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları cennetten onları çıkarttı. Bunun üzerine bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana kadar yaşamak vardır dedik.” (2/Bakara 36)
Bu durum devam ederken, Adem Rabbinden bir takım kelimeler (ilham emir) aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır. (2/Bakara 37)
“Dedik ki, hepiniz cennetten inin! eğer Allah tan size bir hidayet gelirde her kim hidayetime tabi olursa onlar için her hangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmeyecekler.” (2/Bakara 38)
“Ama inkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliktir onlar cehennem de ebedi kalacaklardır.” (2/Bakara 39)
“Ve sana yakın (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (15 Hicr 99)
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (51/Zariyat 56)
“Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.” (51/Zariyat 57)
“Şüphesiz rızık veren güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” (51/Zariyat 58)
“Ki, onlar daldıkları batıl için de oyalanıp duran-lardır.” (52/Tür 12)
“O Allah ki, hanginizin daha güzel davranacağını (kulluk yapacağını) sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. Allah mutlak galiptir ve bağışlayacıdır.” (67/Mülk 2)
İnsan kendisini yaratan Allah’ın dünya hayatında uygun bir ömür geçirip, sınanma da imtihanı başarmakla görevlidir. İnsana düşen bu imtihan dan kurtuluş yolundan çıkmadan, ölçü ve sınırı aşmadan Adem (as) gibi kurtulmalıdır. Aksi halde Şeytan’a teslim olarak, Allah’ın iradesine kafa tutmak ve büyüklük taslamakla suçlanıp yargılanacaktır.
“Sonradan nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık onların yerine sizi getirdik.” (10/Yunus 14)
Bakın bu imtihanı kaybedersek Allah korusun şöyle bir manzara ile karşılaşacağımız Kur’an’da açıklanıyor.