Hakkaniyet
Küçük yaşlardan itibaren başlarız: ceza ödül sistemine. Evde, misafirlikte, sokakta, otobüste akıllı durursan şana bunu veririm yaramazlık yaparsan döverim ile başlıyoruz, çocuklarımıza. Çocuklarımız sonra okula gidiyor. Eğer ders çalışır geçersen takdir, geçemezsen tasdikname verirler diyoruz. Okulda davranışından onur belgesi aldığı da oluyor, disiplin cezası aldığı da yani böyle böyle küçük yaşta öğreniyoruz. Ne yaparsak sonucunun ne olacağını az çok tahmin edebiliyoruz. Mezun olduktan sonra da böyle, hayata atıldığında da böyle. Ama benim anlamadığım bu spor kulüpleri başka bir zihniyetle yönetiliyor. Harca harcayabildiğini, babanın parasına acı ama kulüp parası ile ithal kuruyemiş al. Kulüplerin hemen hemen hepsi sorumsuz yöneticiler ve keyfi harcamalar yapan düşüncesiz başkanlar yüzünden böyle oluyor. Ama öyle güzel sistemimiz var ki onlara hiçbir şey olmuyor. Burası kamu malı ise oraya gelen hakkaniyetle davranmak zorunda. Davranmazsa sonucuna katlanmak zorunda. Bizim bunu yapmamız lazım. Zarara mı uğrattı? Zararı karşılayacak bu kadar basit. Ama yok bunlar zarara uğratır. Özellikle üç büyük denilen, Erol Bedir’in deyimi ile büyük bütçeli takımlar: takımları zarara uğratıp sonra vergi borcu affı diye ağlayıp yollarına bakıyorlar. Hani hakkaniyet.. Nerede adalet