ZATÜ ENVAT (DİLEK AĞACI) -2-
54/ Kamer 17, 22, 32, 40. “Ant olsun ki, Biz
Kuran’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık,
ondan öğüt alan yok mu?” diyor.
Yine 4/ Nisa 82 – 24/ Nur 1, 61- 38/
Sad 29- 47/ Muhammed 24 gibi ayetler.
Şöyle bir hadis rivayet edilir. Peygamber,
“Allah, tazim/ hürmet, amacıyla, kabirleri
ziyaret edenlere, kabirler üzerinde secde
gah oluşturup namaz kılanlara, kabirler
üzerinde ışıklar, mumlar yakanlara lanet
olsun. Buyurmuştur.” ( Tirmizi Cenaiz. )
Mehmet Akif Ersoy, ne güzel söylemiştir.
Nebiye aitmiş gibi binlerce yalan uydurdun,
Yıktın da dini mübini yeni bir din uydurdun.
Gerçeği anlayanlara Allah’ın, yardımı ve
selamı üzerlerine olsun.
Hz. Peygamberimizden ve İslam tarihinden
şu olayı da nakledelim ki, konu biraz
daha iyi anlaşılsın. Hz. Peygamber Beyatı
Rıdvan’da oturmuş, bir ağaca da sırtını
dayayarak yaslanmış ve gölgelikte istirahat
edip dinlenmiş. Zamanla insanlar, bazı
konularda Peygamberin ölümünden sonra
Kuran çizgisinden saparak yanlış yollara
yönelmişler ve Peygamberin sırtını dayadığı
o ağacı kutsallaştırmışlar ve bir iş
yapacakları zaman, o ağacın yanına gelip
dilekte bulunmaya başlamışlar, o ağacın
Peygamberin yaslanmasıyla kutsallaştığına
inanarak, o ağacın yüzü suyu hürmetine
Allah onların dua ve isteklerini
kabul edecek olduğuna inanarak, ağacın
altına toplanıyorlardı. Hz. Ömer, o ağacı
kutsallaştırıyorlar ve o ağacın yanına gelip,
toplanıyorlar diye, o ağacı kökünden
söktürüyor. Alın size Kuran kaynaklı, Peygamber
kaynaklı, Hadis ve Sünnet kaynaklı
bir davranış. Şehirler de, kasabalar
da ve köylerde hayırlı bir iş yapacakları
zaman, düğün, sünnet, işyeri ve fabrika
açılışları için o yere en yakın yerdeki, türbelere
ve yatırların mezarlarına gidilip, o
işin hayırlı olması için, o yatırların yüzü
suyu hürmetine ve aracılığı ile, diğer Veli,
Evliyanın hatırına dualarının kabul olunacağına
inanılarak, o türbelerin yanında
kurbanlar kesiliyor. Yine Camiler de, Peygamberin
sakalı şerifi diye tavaf ettiriliyor.
Allah’ın ayetleri, Peygamberin tavrı ortada,
Peygamberin yanında yetişen sahabenin
tavrı ortada yapılan yanlışlıklar da ortada.