İNSANLARI MEMNUN EDEMİYOR MUSUNUZ?

Herhangi bir kişinin doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamını düşünün. Yıllar boyu önüne çıkan engeller, fırsatlar, olumsuzluklar ve güzellikler. Yaşamı bütün olarak değerlendirdiğimiz de bir kişinin hayatta her şey ile karşılaştığını, güzel ya da kötü zamanlarının olduğunu görebiliyoruz. Kötü bir olay yaşadıkların da veya güzel haberler aldıkların da neler hissettiklerini fark edebiliriz veya hayal edebiliriz. Doğal olarak kişi zor anlar yaşadığın da karamsarlığa kapılabilir, morali ve motivasyonu azalabilir ve birçok duygusal sorun da yaşayabilir. Asıl sorun ise insanların hedeflerine ulaştıkların da, istediklerini elde ettiklerin de o anların keyfini çıkarması gerekirken hâlâ memnun olamadıklarını görürüz. Yıllar boyu bir isteği vardır, hayallerine ulaşmıştır ama elde ettikten bir süre sonra yine bir bezginlik, şikâyet, memnuniyetsiz olur. Burada kast edilen mutluluk değildir, memnun olamama, hep şikâyet ve tatminsizliktir.

Her insanın hedefleri, amaçları ve hayalleri vardır, ulaşmak istedikleri konumlar ve mevkiler olması oldukça doğaldır. Bunlara ulaşabilmek için yıllarca mücadele eder, iyi veya kötü olan her yolu deneyebilir, önüne çıkan engelleri aşmak için kendi sağlığından dahi vazgeçer. Mücadele ve azimle birlikte onu istediği sonuca götürür artık istediği yerdedir, hedefine ulaşmıştır. Bu başarının tadını çıkartarak, moralini artırmak için kendisini ödüllendirerek yaşama aynı enerjiyle devam edebilmesi gerekirken doyumsuzluk, tatminsizlik ve memnun olamadığını hissederiz. Neyi elde ederse etsin hiçbir şartta memnun olamaz, nefsi daha fazlasını ister, kendisini başkasıyla kıyaslamaya başlar, hırsla gözü kararmaya başladığın da ise elindekilerini de yitirmeye başlar. Sonuç hüsrandır, bu tatminsizlik, şükürsüzlük insanı en olmadık yerlere doğru bir anda sürükleyebilir. Maddi ve manevi birçok sorun ardı ardına gelebilir, kendi hatalarını görmezden geldikçe sürekli başkalarını suçlayarak kurban rolünden çıkamaz, özünü kaybeder, değerlerini unutur.

Yaşamış olduğumuz dünya  hatta bütün evren; mükemmel bir uyum, çok büyük bir ilim ve tahmin bile edemediğimiz düzen içerisin de hareket etmektedir. Bu mükemmel sistemin en değerli varlığı ise insandır. Yüce Allah, yaratmış olduğu diğer bütün varlıkları ve bu harika sistemi insanın hizmetine sunmuştur, her bir ayrıntı bizler için en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştür. Dünyanın dahi bir nokta kadar kaldığı bu büyük kâinatı keşfetmek için asırlardır mücadele eden insanoğlu çok ciddi yol kat edememiştir. Bizim akılımızın dahi ermediği, bilemediğimiz, ilmimizin yetmediği bu servet bizler için var edilmişken kişi olarak hâlâ tatmin olmuyoruz, kazandıklarımızla memnun olamıyoruz, doymuyoruz. Daha da yetmiyor halimizden sürekli olarak şikâyet ediyoruz ve rızkımızın azaldığını zannediyoruz.

Sürekli olarak, hiç usanmadan ve bıkmadan, her şartta ve durumda hediye aldığınız birisini düşünün. Aklınıza her geldiğin de veya gözünüze takılan herhangi şeyi ona aldığınız birisi ama aldığınız hiçbir hediyeyi beğenmiyor, küçümsüyor, mutlaka bir sorun buluyor ve hiçbir durumda memnun olmuyor. Sürekli bir şikâyet ve tatminsizlik halinde olan bir kişiye hâlâ hediye vermeye devam eder misiniz? Onu eskisi gibi düşünmeye ve aynı ilgiyi devam ettirmeye gücünüz yeter mi? Yoksa! Şunu mu düşünürsünüz? “Ona değer veriyorum, sürekli gönlünü hoş tutmaya çalışıyorum fakat memnun edemiyorum.” Belli bir süre sonra sizde usanırsınız, ona yaptığınız ikramları azaltmaya başlarsınız, eskisi gibi ilgilenmek istemezsiniz. Bizler de tıpkı bu durumdayız, Allah’ın bizlere sunmuş olduğu sonsuz nimetleri, rızıkları, ikramları ve güzellikleri görmezden gelerek hep şikâyet halindeyiz. İnsanların gücünün ve aklının yetmeyeceği birçok hayaline ulaşması dahi memnun olmasına yetmiyor. Sürekli memnuniyetsizlik insanların önüne başka setler çıkarmaya başlıyor, önüne aşamayacağı duvarlar örülüyor ve başkalarının yüzünden bu durumda olduğunu iddia ediyor.

Bu hızlı hayat temposun da ilerlerken bazen yolumuzu kaybedebiliyoruz, yaşam o kadar inişli çıkışlı ki önümüzü göremeyebiliyoruz. Bizde kendimizi farkında olmadan kaptırıp gidiyoruz ama nereye? Böyle durumlarda zamanı geldiğin de mola verebiliriz, biraz durup nereye doğru gittiğimizi, yolumuzun doğru olup olmadığını kontrol ederek ilerlemek bize oldukça ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Yaşadığımız her anda bizim için sunulan güzellikleri ve nimetleri görebilmeliyiz. Biz insanların ne kadar değerli olduğumuzu hissedebilmeliyiz. Elimizdekiler için, kazandıklarımızla tatmin olarak hayatımızdan memnun olabilmeliyiz. Bizim memnuniyetimiz arttıkça, daha çok şükrettikçe ruhumuzun ne kadar rahatladığını hissedeceğiz. Bununla da kalmayacak bize verilen değerin çok daha fazla arttığını göreceğiz. Başka bir gözle kendimizi incelediğimiz de nelere sahip olduğumuzu ve şükretmek için çok fazla nedenimiz olduğunu rahatlıkla fark edebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.