HER ŞEYİ KAYGI MI EDİYORSUNUZ?
Genel olarak düşündüğümüz de insanların yaşamı boyunca kaygılanması gereken onlarca neden vardır. Bunun temelin de ise ne yaşayacağımızı bilmediğimiz belirsizlik vardır. Bu belirsizlik durumu insanların duygu ve düşüncelerini olumsuz yönde fazlasıyla etkilemektedir. Ne olacağını, neyle karşılaşacağını bilememek insanları huzursuz eder ve zihnimiz de ki sorunlar gittikçe artmaya başlar. Gelecek kaygısı, sınav kaygısı, maddi kaygılar, çocuklarımız için endişe, ilişkilerde yaşanan kaygılar gibi birçok durum bizleri rahatsız eder. Hepsinin de kaynağın da belirsizlik ve bilememe var çünkü gelecekte ne olacağını bilemiyoruz ve merak ediyoruz.
Aslında kaygının aşırılığını sağlayan yaşayacağımız olaylardan ziyade zihnimiz de ki düşüncelerdir. Endişe, kaygı, korku gibi duygular, olumsuz düşünceler yüzünden artmaya ve kontrolden çıkmaya başlar. Düşüncelerimiz ve konuşmalarımız olumsuzlaştıkça karamsarlık başlar ve korkularımız arttıkça etkisinden kurtulamaz hâle geliriz. Her olaya, her fikre karşı düşünce tarzımız ne ise zihnimiz de bizi oraya doğru yönlendirir. Ufacık bir endişe bile sanki bizi kuyunun içerisine çekiyormuş gibi hissetmemize sebep olabilir. Dolaysıyla düşünce yapımız da yapacağımız değişikler bizim kaygılarımızı da olması gereken seviyeye getirecektir. Burada kaygıyı tamamen yok etmekten bahsetmiyoruz çünkü ölçüsünde yaşanan kaygı insana enerji verir ve mücadele gücünü artırır. Aşırıya giden ve kontrol edemediğimiz her duygu bizler için sorun kaynağı olabilmekte. Duygularımızı olması gerektiği yaşayabilmenin olmazsa olmazı olumlu ve pozitif düşünebilmektir. Yaşama, olaylara ve insanlara karşı yaklaşım tarzımız daha olumlu oldukça, karamsarlıktan kurtulabiliriz ve kaygılarımızın da giderek daha azaldığını fark ederiz. Etrafımız da ki pozitif kişilerle sorunlarımızı paylaşabilmek, problemlere karşı birlikte hareket edebilmek bizleri rahatlatacak ve çözüme kolayca ulaşmamızı sağlayacaktır. Enerjimizi daha da yükselterek bizi etkisine alan olumsuz duygularımızı kontrol altına almamızı da sağlayacaktır. Yaşamımız da ki olumsuz düşünen insanların çokluğu ise bizi sıkıntılı bir sürece doğru sürükleyebilir. Biz istemesek de onlar gibi olmaya başlayarak zihnimiz de büyüttüğümüz bütün negatif olgular kaygılarımızın da artmasına neden olacaktır. O yüzden sizin pozitif enerjiniz, olumlu düşünebilmeniz, yaşama daha sıkı sarılabilmeniz, neşeli ve sevecen tavırlarınız bu durumu düzeltmekte en büyük yardımcınız olacaktır. Başkalarının ne düşündüğünden ziyade sizin ne hissettiğiniz daha önemlidir, iç motivasyonunuz ve güçlü iradeniz sayesinde kaygılar azalmaya başlayacaktır.
Kaygıları seviyesinde yaşamanın en önemli şartlarından birisi de kendine olan güvendir. Özgüven kaybı yaşayan birçok kişi kaygılarını da kontrol edemez, olaylardan çabuk etkilenir, kırılgandır ve çabuk vazgeçebilir. Yaşanan olumsuzluklar, başarısızlıklar veya huzursuzluklar kendine güveni zedeler. Geçmişte yaşadığımız bütün olumsuzlukları birer deneyim olarak kabul ederek, önümüze çıkabilecek her engeli aşabileceğimize kendimizi inandırdığımız da özgüvenimiz daha da artacaktır. Kendisine güvenen insanların kaygıları daha ölçülüdür, kontrolü altındadır, ne ile karşılaşırsa karşılaşsın onunda üstesinden gelebileceğine inanır.
Bütün hazırlıklarını ve çalışmalarını yapmıştır, çıkabilecek sorunları düşünmüş ve tedbirlerini almıştır, tevekkül etmiştir ve sonuç istediği gibiyse mükemmeldir, değilse onun için bir deneyimdir, hayat dersidir. Kendimize inandığımız da, güvendiğimiz de kaygılarımızın artık bizi rahatsız etmediğini fark edeceğiz, daha sağlıklı düşünebileceğiz ve başarıya giden yolda huzurla ve mutlulukla ilerleyeceğiz. Yapmış olduğumuz planlar, programlar ve göstermiş olduğumuz kararlılık sayesinde attığımız her adım daha da sağlamlaştıracaktır. Güçlenen irademiz, kendimize olan güvenimizi de artırarak olumsuz duygu ve düşüncelerin bizleri himayesine almasına engel olacaktır.
Olumsuz ve bizleri karamsarlığa sürükleyen birçok duyguyu kontrol edebilmenin diğer bir yolu da derin, sakin ve doğru nefeslerdir. Doğru ve derin alınan nefesler yaşamış olduğumuz bütün kaygıları ve endişeleri dengeleyecektir ve bizi rahatsız edemeyecektir. Alışmış olduğumuz nefesler kısa, ağızdan ve çok hızlı olduğu için bu bizim yaşamımızı da etkiliyor. Tıpkı aldığımız nefesler gibi aceleci, sabırsız ve yüzeysel bir yaşam sürdürmeye başlıyoruz. Bu panik yapımız kendimize olan güveni azaltıyor, sabırlı olamıyoruz ve kendimizi kontrol edemediğimizi görüyoruz. Burundan ve derin alınan nefesler sayesinde zihnimiz daha sakin, dingin ve huzurlu olur. Sakin ve huzurlu zihin daha sağlıklı ve olumlu düşünür dolaysıyla bütün olumsuz duygularımızı rahatlıkla kontrol etmemizi sağlar. Mükemmeliyetçiliğin vermiş olduğu aşırı kaygı, korku gibi bizi huzursuz eden duygularımız daha seviyeli hale gelir hatta bize olumlu yönde enerji katar. Daha iyi odaklanmamızı sağlar, konsantrasyonumuz ve iç motivasyonumuz artar, kendimizi fark etmemizi sağlar.
Hedefleri, istekleri ve arzuları için bütün hazırlıklarını yapan, yaşamın akışına kendisini bırakarak tevekkül sahibi olan kişilerin kaygıları çok daha azdır. Yaşayabileceği her sonuca hazırdır ve herhangi bir olumsuzluk dünyanın sonu değildir. Yaşamı boyunca önüne onlarca fırsat çıkacağının farkındadır, hiçbir şey için geç kalmadığına inanır. Ne yaşarsak yaşayalım sonuçta bizim hayrımıza olduğuna inanarak kalbimizi ferah tuttuğumuz da endişe ve kaygılarımız bizlere olumlu enerji katarak güçlendirecek ve rahatlatacaktır.