HERKES ÜLKÜCÜ KALAMAZ
Ülkücülük bir idealdir, bin fikirdir, bir hedeftir, bir gelecektir, hür doğup hür yaşamaya susayan insanların benimsediği manevi bir değirdir.
Herkes ülkücü olabilir ama herkes ülkücü olarak kalamaz. Ülkücü doğup ülkücü kalmanın ağır bedeli vardır. Bu bedeli ödemeyi göze alanlar ülkücü olur, ülkücü olarak kalır ve ülkücü olarak ölür.
Bu bedeli ödemek istemeyenler, ufukta yanan her ışığın peşinden koşanlar, Makam mevki ve şahsi menfaati millet menfaatinin üstünde görenler ülkücü olabilirler ama ülkücü kalamazlar.
Ülkücünün vasfı da öyle sözle yazıyla tarif edecek bir vasıf değildir. Rahmetli Başbuğumuz Alpaslan Türkeş’de söylediği gibi Ülkücülük dikenli bir yoldur. Bu dikenli yolda sonuna kadar yürümekte cesaret ister.
Ülkücü bulunduğu odanın, yerin rengine giren değil. Girdiği odaya , bulunduğu yere rengini verendir.
Ülkücü hak bildiği yol dikenli de olsa, taşlı da olsa, aşması zorda olsu sonuna kadar dayanır ve yolun sonuna varana kadar hedefinden şaşmaz.
Şahsen ben kendisini ülkücü kabul eden ve ülkücü olmak ve ülkücü kalabilmek için şahsi menfaatini hiçe sayanlardan birisiyim.
“Ben 12 Eylül öncesi Ülkücü idim. Ama biz piyon olarak kullanılmışız. Bunu anlayınca da ülkücülükten vaz geçtim” diyen Büyük Şehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki benim yurt arkadaşım olur. 12 Eylül öncesi Ankara da okurken o zaman ülkücülerin kaldığı ve yönettiği Kayseri Yurdunda beraber kaldık. Hatta sayın Özhaseki bizim yurdun başkanlığını bile yaptı.
Bir çok arkadaşım gibi biz Ülkücü olarak kalıp yolumuza devam ettik. Birileri ise zoru görünce yarı yoldan döndüler ve kendilerine barınacak başka yerler buldular.
Biz Ülkücüler hiçbir zaman piyon olmadık. Milletin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası için bazı fedakarlığa katlanıp hiçbir makam mevki şahsi menfaat gözetmeden inandığımız fikrin ebediyen var olması için mücadele ettik.
Belki bazı şeyler kaybettik ama kazandığımız değerler bunlardan çok daha kıymetlidir.
12 Eylül öncesi belki birileri bizi kendi oyunlarına elet etmek istediler ama biz hiçbir zaman onların oyununa gelmedik, kimsenin piyonu falan da olmadık.
Ülkücü olan insanların hiç birisini de kimse zorla ülkücü etmedi. Hepimiz isteyerek ve bilerek bu fikri benimseyip savunmasını yaptık.
Tarih er yada geç Ülkücülerin dün de bugünde haklı bir dava güttüğüne şahit olacak ve dün ülkücü olup da bugün pişman olduklarını söyleyenlerin nasıl bir yanlış ve yanılgı içine düştüklerini gösterecektir.
Ben şahsen böyle bir y azıyı yazıp Sayan Özhaseki ve onun gibi düşünenlere cevap vermek istemezdim. Fakat cevap vermesi gerekenler sustukları için bu yazıyı yazmak zorunda kaldım. Tüm Ülkücü olanlar ve ülkücü kalanların hislerine tercüman olabilmek için bu yazıyı yazdım.
Bunun içinde siz değerli okuyucularımın affına sığınıyorum. Beni anlayacağınızı ümit ediyorum.
Ülkücünün misyonu bitmiş falan değil. Misyon da fikir de devam ediyor. Dün Ülkücü olan ve ülkücü kalmayı hedefleyen insanlar belki bugün değişik siyasi organizasyonlar içinde yer almış olabilirler, ama Ülkücüleri küçük düşürecek söz söylemeye kimsenin hiçbir hak ve yetkisi yoktur.
Herkesin bunu bilerek hareket etmesi ve konuşması gerekir.
Biz Ülkücüler olarak ne dün giydiği gömleği bugün çıkaranlardanız nede Ülkücülük gömleğini üzerimizden çıkarmaya niyetimiz var.
Ülkücü 12 Eylül öncesi dönemlerde de vardı, Bugün de var yarın da var olacaktır. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın.
Dileriz Sayın Başkana cevap vermesi gerekenler de bir gün çıkıp gereken cevabı verirler de başkalarının cevap vermesine gerek kalmaz.
Ülkücü olmak kolay ama Herkes ülkücü kalamaz
Ülkücülüğün kıymetini
Öyle olmayan bilemez.
Dikensiz gül koklanır mı
Gerçekler hiç saklanır mı
Karanın aslı karadır
Yıkamakla aklanır mı.
Kurtarmak istersen günü
Çabuk unutursun dünü
Kara güne katlanırsan
Bir gün yaparsın düğünü.
Giden gider kalan kalır
Tatlı canı veren alır
Ok yaydan çıktı ise
Bir gün hedefini bulur.
Ağlamak da gülmek demek
Gerçekleri bilmek demek
Bir fidan dikersin ama
Büyütmesi ister emek.
#rifataçıkgöz