Özhaseki’nin avukatı Mehmet Savruk, “Hukuki süreçlerin tamamı tükenmiş, tazminat kararları kesinleşmiştir”

AK Parti Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki’nin avukatı Mehmet Savruk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açılan tazminat davaları ile ilgili olarak, “Hukuki süreçlerin tamamı tükenmiş, tazminat kararları kesinleşmiştir. Anayasa mahkemesi kararı, hukuka ve AİHM yerleşmiş kararlarına aykırı bulunmaktadır” dedi.
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı ve şu anda AK Parti Kayseri Milletvekili olan Mehmet Özhaseki’nin avukatı Mehmet Savruk yaptığı açıklamasında, “Son günlerde, yazılı ve görsel basında, Sayın Mehmet Özhaseki tarafından Kılıçdaroğlu aleyhine açılıp kesinleşen tazminat davaları ile ilgili olarak “ Sucuk Paraları Özhaseki”nin cebinden çıktı” başlığı altında yanıltıcı ve yanlış haberler yer almıştır. Haberde, sayın Özhaseki”nin kesinleşmemiş kararları, kesin kararmış gibi göstererek sucuk Dağıttı” şeklinde bir siyasi Parti İl Başkanının beyanlarına da yer verilmiştir.
Bilindiği gibi, CHP Genel Başkanı, 2010 yılında TBMM Genel Kurulunda ve partisinin grup toplantılarında, basın ve televizyon açıklamalarında Kayseri Büyükşehir Belediyesi hakkında, asılsız isnat ve iftiralarda bulunmuş, Kılıçdaroğlu aleyhine, o zamanki Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki ile birlikte bazı belediye çalışanları ve Daire Başkanları tazminat davaları açmışlardı.
Yapılan yargılamalar sonunda, sayın Belediye Başkanı ve Belediye Çalışanlarının, Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davaları kabul görmüş, Yargıtay” dan da geçerek kesinleşmiştir” ifadesinde bulundu.
Savruk, ” CHP Genel Başkanı, kesinleşen mahkeme ilamları ile hak ihlaline uğradığını, davacıların isimlerini dahi zikretmediğini, şahıslarına saldırı teşkil edecek bir beyanda bulunmadığını ifade ederek, kendisinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğinden bahisle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi birkaç gün önce Resmi Gazetede yayınlanan kararında “ Belediyenin kamusal bir hizmet sunduğunu, Kılıçdaroğlu”nun iddia ettiği konuların da kamusal çıkarlarla ilgili bulunduğunu, davacıların şahıslarını hedef almadığını Kamu görevlilerinin gördükleri işlev nedeniyle kendilerine yönelik eleştirilere , diğer vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiğine işaret etmiştir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi CHP Genel Başkanının incitici ve rahatsız edici bir ifade kullandığını da teslim etmiştir. Ancak siyaset adamlarının, polemik çıkarmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya yönelik siyasi üsluplar kullanabileceğine dikkat çekmiş, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna vararak yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğuna ve başvurucu Genel Başkan lehine 20 bin T.L Manevi tazminatın hazine tarafından ödenmesine karar vermiştir. Olayın özü de budur.” ifadesinde bulunarak açıklamaya şu şekilde devam etti:
“Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru hakkı, 12 eylül 2010 tarihinde yapılan referandum ile kabul edilen ve 1982 Anayasasının 148 ve 149. Maddelerinde yapılan değişiklikle ile hukuk sistemimize girmiş olup, ülke içinde etkin olan tüm hukuki süreçlerin tüketilmesinden sonra, bireyler tarafından başvurulacak istisnai ve ikinci nitelikteki bir yargı yoludur. Bireysel başvuru, kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerini kapsamaz. Kamu gücünün aktif ya da pasif olmasından kaynaklanan hak ihlalleri ile ilgilenir. Yani ek bir temyiz veya istinaf yolu değildir. Kanun yolunda ortaya çıkan her türlü hukuka aykırılığın giderilmesi ile de uğraşmaz. Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması gayesi taşır. Belirtmek gerekir ki, Bireysel Başvuru kurumunun kabul edilmesindeki başlıca amaç, ülkemiz aleyhine AİHM ne yapılan başvuru sayılarının azaltılmasıdır.
Burada önem arz eden nokta, Anayasa Mahkemesi kararı dahi, CHP Genel Başkanının iddia ve isnatlarının doğru olduğunun tespitini yapmamaktadır. Esasen Anayasa Mahkemesinin bu yönde bir görevi ve yetkisi de yoktur. Hatta Mahkeme, Genel Başkanının burada incitici ve rahatsız edici bir dil kullandığını teyit ve tespit etmektedir. Anayasa Mahkemesi kararında vurgulanan tek bir nokta, kamusal hizmet sunan siyaset adamlarının, böylesi ağır, incitici ve rahatsız edici eleştirilere, (eleştiriler doğru olmasa bile) katlanmak ve hoş görü göstermek zorunda olduklarıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi, adı geçen bu kararı ile, hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına ters düşmüştür. AİHM nin yerleşmiş kararlarında bile, ”küçük düşürücü, sövgü, hakaret ve iftira ve benzer nitelikteki ifadeler, düşünce ve ifade özgürlüğünün öznesi olamazlar. Zira bu tür saldırılar fiziksel saldırılardan daha az kötü değildir” şeklinde ifadeler yer almaktadır.
İfade edelim ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu” nun , o zamanki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki”ye karşı iftira suçunu işlediği açık ve net bir olgudur. Zira, asılsız ve haksız iddia ve isnatlar iki kez yargı organlarınca araştırılmış, incelenmiş, en ufak bir suç unsuru olaya rastlanmamış, asılsız suç isnatları, çok ağır, dayanılması gayri kabil İddia ve isnatlar, iki kez takipsizlik kararı ile sonuçlanmıştır. Yani Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı ve belediye çalışanlarının, suçsuzluğu, masumiyeti tescil edilmiş, buna karşılık Kılıçdaroğlu” nun iddia ve isnatlarının haksızlığı, yersizliği ve iyi niyet taşımadığı kesinleşmiştir. Hiçbir mahkeme kararı bu olguyu ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Üzerinde durduğumuz ve konuştuğumuz Anayasa Mahkemesi kararı, CHP Genel Başkanının sarf ettiği sözlerin, manevi tazminatı gerektirip gerektirmediği hususu ile ilgilidir. Yerel mahkemeler ve Yargıtay, Kılıçdaroğlu”nun sözlerinin isnatlarının, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve tazminatı gerektirdiği sonucuna varmasına rağmen, Anayasa mahkemesi, ayrı bir görüş ortaya atmış, Genel Başkanın iddia ve isnatları doğru olmasa, hatta rahatsız edici ve üzücü olsa bile, kamu çıkarı ile ilgili olduğundan, Sayın Belediye Başkanının ve belediye çalışanlarının da, buna hoş görü göstermesi gerektiğinden bahisle tazminata hükmolunmaması sonucuna varmıştır.
Bu açıklamalardan sonra, şu hususların da ortaya konması gerekir ki, evvela, burada hukuki süreçlerin tamamı tükenmiş, tazminat kararları kesinleşmiştir. “Kararlar Kesinleşmeden tahsil edildi” gibi bir ifade tamamen yanlış ve yanıltıcıdır. Anayasa Mahkemesi Kararının mahiyeti, “ mahkeme kararları ile , Kılıçdaroğlu”nun ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir” yönündedir. Saniyen, Anayasa Mahkemesi kararı, CHP Genel Başkanı aleyhine açılan ve aleyhine sonuçlanan bütün davaları kapsamamaktadır. Bir dava hakkında da RED kararı verilmiştir. Karar, sadece Belediye Başkanının açtığı davalar ile ilgili değil, Sayın Mehmet Özhaseki” den ayrı dava açan bir kısım belediye çalışanlarının açtığı davalarla da ilgilidir. Ve Nihayet, başvuru sahibi CHP Genel Başkanına ödenecek tazminat, devlet tarafından karşılanacaktır. Bütün bunların dışında karar, oy çokluğu ile alınmış olup, karara muhalif üyelere ve bize göre, Anayasa mahkemesi kararı, hukuka ve AİHM yerleşmiş kararlarına aykırı bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi kararlar kesinleşmeden tazminatlar tahsil edildi”, “sucuk paraları Özhaseki”nin cebinden çıktı” gibi ifadeler doğru olmayan, yanıltıcı, kasıtlı yorum ve beyanlardan ibarettir.
Kamu oyunun bilgisine saygı ile sunulur.  -iha

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.