Anılardan “RUHUN ŞAD OLSUN”
Rahmetli Aşık Veysel;
‘’ Uzun ince bir yoldayım,
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece ‘’
Yıllar önce ne güzel söylemiş. Şimdi hepimiz uzun ince bir yolda gidiyoruz. Kaptırmışız kendimizi. Kimimiz gece demeden gündüz demeden direksiyon başında. kimimiz o direksiyonu elde etmek için muhalefet masasında,
Kimimizin uykuları kaçıyor, kaygıdan, endişeden üzüntüden kahroluyoruz, kimimizde gün buğün, yarın önemli değil diyoruz.
Ama nereye,..
Evet bana sorarsanız hiç birimiz şu sıralar nereye gittiğimizi bilmiyoruz..Bizi yönetenlerde bilmiyor, yönetmek için çabalayanlarda bilmiyor..
Değerli okurlarım,
Aşık Veysel demişken bir anımıda paylaşmak isterim… 16 Mart 1964 Sivas Öğretmen okulunda ‘’ÖĞRETMEN OKULLARININ KURULUŞ YILDÖNÜMÜ. Okulca bir proğram hazırlandı. Hasbel kader o proğramda bende görevliyim. Okul yönetimimiz ve proğram organizatörü Edebiyat Öğretmenimiz ŞERMİN hanım proğrama Aşık Veysel’ i de davet etmişlerdi. Proğram akışı içinde sıra Aşık Veysel’ e geldiğinde O’ nun o maharetli usta ellerinden tutmak sahneye çıkarmak bana nasip olmuştu. Bir yıl sonra Şarkışla Kayapınar köyünde stajımızı yaparken bir Pazar günü 4-5 arkadaş yine merhumun ziyaretine giderek sazını sesini bu türküsünü dinlemiştik.. Her anışımda dua ediyorum..Allah Rahmet eylesin..
Ne güzel söylemişti.
‘’Bilmiyorum ne haldayım’’ diye..
Dün iyi çok iyi dediklerimize bugün kötü, çok kötü diyoruz. Çok değil üç beş yıl önce yerden yere vurduklarımızı, en ağır sözlerle eleştirdiklerimizi bugün omuzumuzda taşıyoruz. Dünyanın gıpta ettiği , övgüler dizelediği kahramanlarımızı yerden yere çalıyoruz, hakaretler yağdırıyoruz.. Tarihimizin geçen yıllar asırlar içinde sıkıntılarını başarılarını görmemezlikten geliyoruz. Şu sıralar bizleri bu güzelim ülkemizin insanlarını yönetenler ve yönetmek için çabaladıklarını söyleyenler akşam evlerine döndüklerinde herhalde;
‘’Eh!… Çok şükür bu gün de akşam oldu’’ diyorlardır. Sanırım.
Çok değil on onbeş gün önce tedavimin yapılmaya çalışıldığı Erciyes Üniversitesi Hastanelerinin 9. katında soğuk gecen bir gecenin sabahında pencerenin kenarında olan yatağımdan doğrulup saat sabahın 06.00 da dışarıya bakmıştım. Sanki gök yüzündeki bulutlar yeryüzüne inmiş hastane çevresini , güzel Kayserimizi karanlıklar bürümüştü.. Aradan birkaç saat geçti. Bulutlar dağıldı güneş kendini göstererek etrafı aydınlatmaya başladı. Hastaneye ait otopark üniversiteye ait bazı binalar ve askeri birliğin yeşil alanı …. Arkasında sanki çin setti gibi balkondan balkona atlanabilecek kadar bir birine yakın apartmanlar.. Gözümün önünden güzelim Kayserimizin dünü bugünü film şeridi gibi geçiverdi. Osman Kavuncu, Mehmet Çalık , Hüsamettin Çetinbulut, Niyazi Bahçeçi ve Mehmet Özhaseki’ nin yaptıkları güzellikler ve yanlışları hatırladım..
Eh!.. Ne diyelim..’’ Gidiyoruz gündüz gece..’’
Genede ellerine sağlık dedim.. Kimileri kızsalarda, kimileri bravo diye alkışlasalarda bu şehre, bu ülkeye emek veren hizmet eden hangi makamda olursa olsun devlet malına zarar vermeden, adaletten ayrılmadan insan haklarını bilen tüm insanlara şükran duyuyorum..
Varsın bu şehirde bu ülkede yaşayan insanlarımız ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar deme lüksümüz yok bizlerin. Bizler BEN TÜRKÜM diyebilen bu ülkede yaşayan hepimiz birlik ve beraberlik içinde olursak, el ele vermesini bilirsek , gönül gönüle ermesini, gerektiğinde kol kola girmesini gerçekleştirirsek, ki gerçekleştirmeliyiz işte o zaman gökte bayrağımız dalgalanacak, ezan seslerimiz yankılanacak Kurtuluş Savaşında şahlandığımız gibi , bulutların yeryüzünden yükselip sisin Kayseri üzerinden dağılıp güneşin aydınlattığı gibi bizde liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlığında şağdaş uygar bir millet olarak yolumuza devam edeceğiz.. Atam Ruhun Şad Olsun.Kalın sağlıcakla… Mehmet SARI 04.11.2018
( Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğimin yanında; 1979 da Ankara Çağdaş Eğitim Dergisinde şiir ve mesleki yazılar yazmaya başladı. 2000 den 2005 jadar Yeni Kayseri Gazetesinde, 2005 ten 2017 Kayseri Havadis Gazetesinde. 1993 ten 2.009 a kadar BİZİM İNCESU GAZETESİ ni yayınladı makalelerini yazdı. 2002 de İncesudan Açılan Pencere, 2005 te Dünden Bugüne İncesu (Osman Karababa) ile birlikte , 2006 da Şiirlerle İncesu. Ve İncesudan Sesleniş (Sergül Vural) ile birlikte adlı kitapları yayınlandı.)