MEZHEP VE MEZHEPLER(10)
Din adamlarını rableştirip ilahlaştırmanın örneğini yine Kur’an’da Allah’ımız cevaplıyor.
“Rasulüm! De ki: Ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz. Allah’dan başkasına tapınmayalım; Allah’a hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; şahit olun ki biz Müslümanlarız! deyiniz.” (3/Ali-İmran, 44)
“Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur, dediler, Hristiyanlar da Mesih İsa Allah’ın oğludur, dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir.” (9/Tevbe 30)
“Yahudiler Allah’ı bırakıp bilginlerini (haham-larını) Hristiyanlarda rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i, İsa’yı rabler edindiler. Hâlbuki onlara, ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu.” (9/Tevbe 31)
Yine din adamlarını ilahlaştırmanın nasıl olacağı Hz. Peygamber’imize sorulunca şu cevabı vermiştir:
“Din adamlarının serbest bıraktıklarını helal, haram dediklerini haram görmek onları rableştir-mektir.” (Tirmizi Tefsürül Kur’an, 9)
“Kim Yahudi ve Hristiyanların yaptığı gibi benim mezarımı mabetleştirirse Allah onlara lanet etsin.” (Buhari, Cenaiz 62/ Müslim Mesacid 19)
Yüzlerce, binlerce kişinin mezarlarını mabetleş-tirenler bu ayet ve hadisler karşısında neyin savunmasını yapıp mazeret üretecekler acaba?
Kur’an’ın örf, adet ve geleneği ilahlaştırmayı, putperestliğin alameti saydığını söylüyorum ve sizleri de bu konuyu düşünmeye davet ediyorum. Bunları ilahlaştırmak, Kur’an’ın kabul etmediği bir şirk rezilliğidir. Bunu söyleyince şunu diyorlar; örfe, âdete atamızdan duyduğu-muz, hocamızdan işittiğimiz ve kitaplarda (mişna ve zübürler, diyor Kur’an) yazılana karşı çıkıyor diye bağırıyorlar. Daima toplumu Müslümanları yalana ve şirke teslim olmaya davet ediyorlar. Kitaplarda yazıyor diye atamız böyle yapmış diye, bizim örfümüz bu, geleneğimiz bu demek, Kur’an’ı dışlamak olur. Bir de dönerler, utanmadan hadis olamayan sözleri, hadisleri inkâr ediyor diye yalan söylerler.
Bir yandan milletten sakladılar, bir yandan sünnetten örften, gelenekten, ata dede inançlarından ticaret yaptılar. Hicretin dokuzuncu yılı, putperestlerin şölen yaptıkları ağaçlar gibi bize de bir ağaç belirle, biz de o ağacın altında kurban keselim, şölen yapalım, bez bağlayalım, kutsayalım, Allah’dan duamıza onları aracı (onların yüzü suyu hürmetine) yapıp, bizi bağışlamasını isteyelim diye, istekte bulunurlar o zamanın Müslümanları.
Hz. Peygamber: “Ya Rabbi, sana sığınırım, diye ellerini açar ve ben bunlara böyle mi öğrettim bunca sene?” der. Ve siz, diyor: “Benii İsrail’in Musa (as) dan yedek ilah istedikleri gibi benden yedek ilah mı istiyorsunuz? Ben size bunları mı öğrettim? İşte zatu envat bu, der”. Zatu Envat demek, umut bağlanan, onun yüzü suyu hürmetine dilekte bulunulan şeylerdir. Kutsanan herşeydir. Hz. Peygamber, Kur’an’a uyarak bu isteğe karşı çıkmıştır, ama gezin şu Anadolu’yu bakın ne çeşit Zatu Envat’lar bulacaksınız. Bunlarla kimler, hangi ticari işler yapıyorlar?
Bir olay daha: Resulullah, Bey’atı Rıdvan’da oturmuş,
bir ağaca sırtını dayayarak yaslanmış gölgelikte istirahat edip, dinlenmiş. Zamanla insanlar, o ağacı kutsallaştır-mışlar, bir işleri olacağı zaman o ağacın yanına gelip, duada dilekte bulunuyorlar. Hz. Peygamber o ağaca yaslandı diye, o ağacı kutsallaştırıyorlar. Hz. Ömer (r.a), ağacı kutsallaş-tırıyorlar diye, kökünden söktürerek kestiriyor. Şimdi köylerde, şehirlerde bir işi olacağı zaman türbelere gidip, kurban kesenler, dilekte bulunanlar, onların yüzü suyu hürmetine şu işimize yardım et, diyenler, günahımızı bağışla diyenlerden, camilerde sakalı şerifleri dizilip öpenlere, yatırları tavaf edip, etrafında öperek dolaşanlara, istihareye yatıp, medet bekleyenlere; cübbesinden, ayaklarını ve edep yerlerini öptürenlere kadar daha neler nelerle karşılaşacaksınız.
Amcası Ebu Talib’den kelime-i şahadet getirmesini istediği zaman, Hz. Peygamber’i (as) uyaran şu Kur’an vahyi Allah’ın emrine bakalım.
“Rasulüm, sen sevdiğini hidayete kavuşturamazsın, bilakis Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecekleri en iyi Allah bilir.” (28/Kasas 56)
“Allah ile birlikte başka bir ilaha (aracıya) yalvarma. Allah’dan başka tanrı yoktur. Allah’ın zatın-dan başka her şey yok olacaktır. Hüküm Allah’ındır.