OH..!.. NE GÜZEL…
Değerli Okurlarım,
Birkaç gün önce bir arkadaşımız Facebook’tan
bir bilgi paylaşmış. Özetle
şöyle diyordu…
‘’ Eskiden mahallemizde sevgi saygı
vardı, kapımız kilit bilmez komşu
komşuya güvenirdi. Düğünlerde cenazelerde
birlikte hareket edilirdi. Devlet
kapısına nadir gidilir ,gidildiği zamanlarda
da itibar görülürdü, 7-8 bin nüfuslu
ilçemizde bir hükümet tebibi olur,
acil hastaların evine doktor giderdi
v.b… ‘’
Evet güzel…
Doktor dedi de geçen hafta Erciyes
Tıp Fakültesi Hastaneleri polikliniğinde
yaşadıklarım aklıma geldi.. Bir yakınımı
doktora götürmüştüm. .. Ultrasona gönderdiler.
Orada görevli 2019 un Mayıs
ayına sıra verebiliriz dedi.. Daha önce
olamaz mı diye ısrarcı olduk…Tabi ki
nafile.. Aynı gün bir de cildiye bölümüne
gitmemiz gerekiyordu.. O bölümün
sekreterliğine vardık.. Elimizdeki belgeyi
göstererek sıra istedik..
–Bugün sıra yok Sıra alabilmek için
sabah saat beşte geleceksiniz. Bina
girişindeki güvenlikten numara alacaksınız,
saat sekizde buraya gelip sıranızı
alacaksınız ..dedi.. Ben aynı soruyu
Ona da sordum.. Bu işin başka şekli
yok mu diye.. Aldığım cevap tabiî ki
aynı..HAYIR…
Değerli okurlarım ,
Sağlıkta hani çağ atlamıştık… Sen
ben o biz yoktu.. vatandaşlarımızın
hepsi aynı şekilde ve sıkıntı çekmeden
tedavileri oluyordu.. Burada şunu da
söylememde çok fayda var. Bir ay kadar
önce şahsen ben Endoktrin bölümünde
yatarak bir hafta tedavi gördüm.. Benim
izlenimlerime göre o bölümün hocaları
ve tüm çalışanları yatan hastalara çok
ilgi gösteriyorlar servis pırıl pırıl..Ancak
birkaç gün önce yaşadıklarımla bizzat
benim tedavimi kıyasladığımda arada
çok çok fark olduğunu da bizzat yaşadım..
Olmamalı. Sabahın beşinde hasta
gelecek, güvenlikten sıra alacak, sekizde
servis açılacak, tekrar aldığı
sıraya göre kayıt yaptıracak, ondan
sonrada muayene olacak.. Bu mu çağ
atlamak… Bumu sağlıkta devrim yarattık
diye övünmek… Sayın yetkililer
Lütfen orada çalışanlara imkan veriniz.
Gerekiyorsa personeli çoğaltınız, doktoru
çoğaltınız ki sağlıkta çağ atladık
diyebilesiniz.
Bir başka hususu da yine sizlerle
paylaşmak istiyorum.. İki ay kadar olmuştu.
Millet hastanesinin açılışından
sanırım bir ay sonralarıydı.. Bağda
çalışırken ayağıma bir demir düştü.
Ayak parmağımdan biri kırılınca oraya
gittim.. Görünümü mükemmel bir yapı
olmuş.. Emeği geçenlerin eline sağlık..
O gün doktorun kapısında sıra beklerken
orada da izdihama şahit oldum. Üç
tane bayan saat onda randevularının
olduğunu belirterek doktorla tartıştılar.
Doktor randevu listesinde adlarının olmadığını
belirterek muayeneye kabul
etmedi.. Tartışma büyümeden bir başkası
bayanları alıp gitti… Bu mu çağ atlamak..
İçinizden birileri bunlar münferit
olaylar diyebilir… Ama bunlar ve benzerleri
eminim ki her gün bir yerlerde
yaşanan vakalardır.
OH..!.. NE GÜZEL…
Değerli okurlarım,
‘’Sinek pis değil ama mide bulandırır
‘’derler. Bir başka atasözümüzde ‘’
Lafla peynir gemisi yürümüyor’’ diyerek
gerçeklerin görülmesini ister.
Oh!.. Ne güzel memleket.. Her şey güllük
gülistanlık.. Ölme kardeşim kim dedi
sana hastalan öl diye.. herhalde bizleri
yöneten zihniyet kimsenin hastalanmasını
istemiyor, sağlıklı yaşasınlar diyor..
Çünki bir muayene için saat sabahın beşinde
sıra alman gerekiyor yada bir ultrason
çektirmen için beş altı ay beklemen
gerekiyor… Evet kayıt kuyruğu, reçete
kuyruğu vardı bir zamanlar ama beş,
ay altı ay yada sabahın beşinde sıraya
girme bekleme diye bir şeyler yoktu. 30
senedir, kalp hastası ve diyabet hastası
olarak bu kurumları iyi bildiğim için açıkçası
çok hayıflandım. Çok ÜZÜLDÜM:
Türkiyemizin bu haline, lafazanların laf
ebeliğine…Saygılarımla .Hoşça kalın.
#mehmetsarı