HARAM OLSUN!.. ZIKIM OLSUN..!…
Değerli okurlarım,
Bugün sizlerle bilinen bir konuyu paylaşarak bir anımı yazmak istiyorum. Bazı televizyon kanallarında ,bazı yazılı basında ve internet sitelerinde Kütahya ilimize yapılan hava alanı ile ilgili haberleri duymuş veya okumuşsunuzdur Yap ,işlet, devret usulü ile yaptırılan bu hava alanına devlet garantisi olarak bir yılda 4 100 000 kişi yolcu garantisi verilmiş, bu kadar yolcunun uçuş ücreti Avrupa para birimi EORO üzerinden garantilenmişti. Oysaki bir yılda ancak ve ancak 170 000 yolcu taşınmış geri kalanların parası yaklaşık
21 000 000 Euro devletimizin kasasından işi yapan firmaya ödenmiştir…
Buna benzer örnekleri son yıllarda çokça öğrenir olduk. Tıpkı Köprülerde, tünellerde olduğu gibi..
1980 li yıllarda Rahmetli Turgut ÖZAL başbakan, Necdet CALP muhalefet partisi başkanı. İkisi TRT de tartışıyorlar.. ÖZAL özelleştirmeyi anlatıyor İstanbul Boğaz Köprüsünün işletmesini satmaktan bahsediyor. CALP ise sattırmam diyor.. Bu tartışma günlerce aylarca kamuoyunda konuşuldu. Sonuçta ÖZAL dediğini yaptı. Belki de ilk özelleştirme burada başladı. Yalnız şimdi ki yapılanlardan büyük farkı vardı. Köprü o tarihte satılmadı sadece işletmesi verildi. Şimdiki yıllarda ise ne köprümüz kaldı, ne yolumuz kaldı. Ne de devletin sıkıntılı yıllarında yaptırdığı iş sahası olan fabrikalarımız limanlarımız kaldı..Üstüne üstelik devlet lojmanları, hazine arazileri de satıldı satılıyor..
Yine o yıllardaydı. İlçemiz İncesu da Kaymakam Arif Uludağ vardı.. Çok çalışkan çok atılımcı iyi bir idareci. Kısa dönem belediye başkanlığına da bakmıştı. Bende en yakın okulun müdürüydüm. Bir gün tüm daire amirlerini, okul müdürlerini mahalle ve köy muhtarlarını, sivil toplum örgütlerinin başkanlarını ilçedeki siyasi parti başkanlarını topladı. Bazı konular tartışıldı birkaç önemli karar alındı. Bunlardan bana göre en önemlisi ;
-‘’Hiçbir daire müdürü makam aracı ile görev için de olsa Kayseri ye gitmeyecek gerektiğinde tek bir araçla işi olan müdürlerhep birlikte gidip gelecek. Bu devlet o kadar zengin değil, fakirin fukaranın, hatta ve hatta köyünde yaşayıp şehri bilmeden ölen garibanın bu tüketilen benzinde mazotta hakkı var.’’ demişti.. İkinci bir konuda İlçemizde İncesu Kayseri arasında taşımacılık yapan özel ve belediye otobüslerinde sigara yasağı getirilmişti.. Yine bu kaymakamın İlçenin Furınönü Mahallesinde ki Namık Kemal İlkokuluna ek bina yapılırken kamyonla gelen kereste ve çimentoyu okul müdürü hademelerle birlikte bizzat indirdiğide bir gerçektir.. Bunlara rağmen,
NE YAZIK Kİ;
Bu yöneticiye bazı kendini bilmezler solcu dedi, kominist dedi suçlamaya kalkıştılar . Sayın ULUDAĞ tam bir devlet adamıydı, vatan severdi, Milliyetçiydi.. Ülkesini seviyordu, insanları seviyordu çalışkandı, mahiyetindeki mekanizmayı da çalıştırmasını biliyordu…
Değerli okuyucularım,
Şimdi sizlere soruyorum.. Bu ülkenin sevdalıları Arif Uludağ gibi olanlar mı, yoksa Cumhuriyetimizin tüm birikimlerini yok eden özelleştirme adıyla satan, mevcut arabalarıyla yetinmeyip milyarlar vererek lüks arabalar kiralayan bakanlar, bürokratlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları mı?
Ey!.. Bizleri bu ülkeyi yöneten bazı sevgili saygılı yöneticiler, palavracı siyasetçiler.. Nerede bu yoğurdun bolluğu… Garibanlar sıkıntıyı çekecek, bir kilo soğanın, bir kilo patatesin hesabını yapacak,sözüm onlara bazıları saltanat üstüne saltanat süreceksiziniz. Şahsen ben SAYIN Arif ULUDAĞ gibi yöneticilere şükranlarımı sunuyor, fakirin fukaranın hakkını gasp edenlerede haram olsun zıkım olsun diyorum… Kalın sağlıcakla.