ŞİRK NASIL KOŞULUR?

Din  dilinde  şirk,  Allah’a  yalnız  tek  olan  Rabbimize,  yaratıcımıza  zatında sayı  olarak  veyahut  tasarrufunda  yani  yapacağı  işlerde  ortak  tanımak  veya  bazı  iş  ve  fiilleri  icra  ederken,  Allah dışındaki bazı kişilerin veya nesnelerin rızasını  Allah’a  yaklaşmak  için  aracı  konulmasıdır.  Allah’ı  inkar  etmeden,  hem  Allah’a  inanıp,  gücünü,  kuvvetini  yapacağı  tüm  işleri  Allah’a  ait  olduğunu  bilip,  ancak  Allah’a  ulaşmak  ve  yaklaşmak  için,  Allah’ın sıfatlarını ve fiillerini  veli,  evliya,  yatır, şeyh,  alim,  ulema,  sultan, efendi ve bunun gibilerini Allah’ın  sıfat ve fiillerini bunlarda da olduğunu kabul etmektir.Yani Allah’tan beklenmesi  gereken  affetmek,  bağışlamak,  bilmek,  dinde  tek  yetki  sahibi  olmak, duaları  yalnız  Allaha  yapılmasını,  yalnız  Allah’tan  yardım  dilenmesi  gibi, Allah’a  ait  olan  fiilleri  başkalarından da  beklemektir.  Mesela bir şey yapılırken, bir amel,  bir  dini  görev  yapılırken,  hemen  birilerini  araya  koyarak  yani,  yatırların,  türbelerin,  şeyhlerin,  velilerin, evliyaların  türbelerine  giderek oralarda  Allah’a  dua  ederken,  bunların  yüzü suyu  hürmetine,  hatırına  şu işimizi,  şu  duamızı  kabul  et denmiyor mu?  Veya  namazların sonunda, camilerde veya evlerimizde  dua  ederken,  velilerin,  evliyaların,  yatırların,  mübarek  günlerin,  ayların  şunların bunların hürmetine, hatırına duamızı kabul et diye dua etmiyor muyuz.

Tarih  boyunca  hemen  hiç  kimse  Allah’a  ortak  koşacağım  diyerek  ortak  koşmamıştır.  Eğer açık, açık bunu yapsa idiler, birçokları  bunun  farkına  varırlardı.  Şu  şekilde de  şirk  koşulmuş,  Mekkeliler  Melekleri  Allah’ın  kızları  saymışlar,  Yahudiler,  Üzeyir’i,  Hıristiyanlar da İsa (a.s.)ları  Allah’ın  oğlu  yaparlarken  Allah  için  ve  Allah’a  yaklaşmak  için, onları yakınlık, aracı  olarak  inanıyorlardı.  Emeviler  ve  Abbasiler  dönemi,  İslam  anlayışı  yozlaştırılmış  hurafe  bilgiler  kitaplarda  yer  almıştır.  Sebepleri  sıffın  savaşları  ve  İslam’dan  öç  alınması,  Arapların  örf  adetlerini  din  diye  aktarmaları,  sıffın  savaşlarında sahabelerin  büyük  bir  kısmının  ölmüş olmalarıdır. Onun  için geriden gelenler İslam’ı  Kurandan  değil,  duyumlardan  öğrenmişler  ve  yazmışlardır.  Aynı  olay  Çanakkale  savaşında da  olmuş, okuma  yazma  bilenlerin  şehit  olup,  okuma  yazma  azalmasının  olduğu  gibi.  Güya  Müslümanların  hayatlarını  garantiye  alan birtakım kurtarıcıları oldukça fazladır.Yani,her yüzyılda  geleceğine inanılan  Mehdi,  İsa (a.s.) geleceğine,  üçler,  yediler, kırklar,  abdallar,  kutuplar,  veliler,  şeyhler,  keramet  sahipleri  seyyidler,  Hızırlar  ve sairler. Ama  bu  kurtarıcılar  nedense  bir türlü gelmiyorlar, oysa bu günlerde ne kadar ihtiyaç var.   #KEMALYAVUZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.