“SON NEFES, SON NEFER..”
5 Temmuz 1938… Mustafa Kemal hala hayatta. Türk birlikleri, bu tarihte Hatay’da. Hakkımız olan bir şehri, onların hak ettiği bir yöntemle alıyoruz. Fransızların ilan ettiği sıkı yönetim son buluyor. Ulu Gazimiz hasta, çok hasta. Fakat aylar önce yapılan görüşmelerde Fransızlar onun bu durumunu farketmesin diye güle oynaya gidiyor Hatay’a.
“Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz” diyerek Adana konuşmasında Hatay’ı işaret etmişti Mustafa Kemal. Ege’de İzmir’i, Çanakkale’yi; Doğu’da Urfa’yı, Antep’i vermeyen , İç Anadolu’da Kütahya-Eskişehir’e kadar düşmanı çekip sonrasında İzmir’den denize döken bir kumandan, Hatay’ı size mi bırakacaktı? Böyle mi sanmıştı demir yığınlarıyla Çanakkale Boğazı’na gelen gafil Avrupalılar?
Öyle de oldu nitekim. Belki ömrümden 3 yıl, 5 yıl gitti. Fakat memleketi, toprakları burada bize kaldı. Söylediğini yaptı. ‘Geldikleri gibi gittiler!’ 2019’un ikinci çeyreğini yaşıyoruz. Bunca zamandır ne söylediyse harfiyen yerine gelmedi mi zaten? İnanıyorum, sözlerine güveniyorum. “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak!”
O vakitte aynı sıkıntılar başgösteriyordu. Araplar, Hatay’da sayıca fazlaydı. Bakıyorum günümüz coğrafyasına, Hatay’daki Türk vatandaşlarımızdan daha fazla Arap var neredeyse. Tarihler değişiyor, komutanlar değişiyor fakat kirli emeller daim kalıyor. Üzerimizde oynanan oyunlar, kaynayan bir coğrafya… Mücadelemiz aynı. ‘Son nefes, son nefer…’
Fıtratımız değişmedi. Kanımız aynı delilikte akıyor. Bugün yine Hatay civarında artan Arap sayısı, kaynayan bir coğrafya, fiziki olarak olmasa da bir şekilde savaşa çekilmeye çalışılan bir Türkiye… Söyleyeceklerim bazılarını rahatsız edebilir. Yıllar boyu esareti kabul etmemiş bir milletin evladı olarak gönül rahatlığıyla söylüyorum ki, sizin yazdığını senaryo aynıysa, değişmediyse kirli oyunlarınız “TARİH TEKERRÜRDEN İBARET!”
Biz yeniden Kütahya-Afyon dolaylarında sizi karşılar, İzmir’den uğurlarız. Biz yine sizi Hatay’dan, coğrafyanıza postalarız. Türk askerinin şanlı postalları altında ezilirken kirli düşünceleriniz, bir kaç yüzyıl daha sonraya kalır, yazıp da oynayamadıklarınız!