“Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır!”
15 Temmuz 2016… Türkiye Cumhuriyeti yakın tarihinin en kara gecesi. Havanın karalığını Ankara’da darbeci jetlerin sesi, İstanbul’da ise köprüyü kapatan tankların top sesleri yırtıyor. Bir millet, iradesine yapılan bu haince saldırıyı tek vücut olarak kınıyor…
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ekranda beliriyor. Canlı yayından tüm Türkiye’yi belki de yıllardır uyuduğu gaflet uykusundan uyandırıp sokaklara çağırdı. Yıllarca ülkenin damarlarındaki kanı masum yüzleriyle ve ‘hizmet’ adı altında sömüren kan emicilere karşı ilk uyanıştı bu…
Türk insanı ihtiyaç halinde nasıl tek yumruk olacağını gösterdi. Yıllar önce Çanakkale’de dedelerimiz, yüz yıllar önce Malazgirt’te atalarımızın öğrettiği gibi, fıtratın değiştiği ama kan’ın aynı kaldığını tüm dünyaya gösterircesine… Çiğnediler bedenlerimizi, mermiler yağdı vücutlarımıza ama çiğnetmedik gururumuzu. Vatanın her karış toprağının değerini öğrenmiştik nasıl olsa.
Ömer Halisler, Ahmetler, Mehmetler… Yitip giden canların ardından milyonlarla uğurladık al bayrağa sarılı tabutları. Çok çocuk anne-babasız, çok anne-baba çocuksuz kaldı. Ama şükürler olsun kalmadık vatansız! İndirmedik yıllar önce göklere çektiğimiz bayrağı. Susturmadık yüz yıllardır bu coğrafyada okunan ezanları…
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü geliyor kulaklarıma: “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır!”
Her söylediği harfiyen çıkmaya devam ediyor bu topraklarda. Çanakkale’den yıllar sonra, yine milletin kendi iradesi kurtardı bu toprakları.
Rahmet olsun hepsine. Mekanları cennet olsun. Olsun ki, bıraktıkları bu vatanın cennet olduğunu her seferinde hatırlayalım. Saygıyla, duayla, minnetle sadece 15 Temmuz’da değil, her gün analım…