BAKARA SURESİ -5
Allah’ın dininin tebliğcisi ve temsilcisinin Kuran’a aykırı söz ve davranış beklemek mümkün mü elbette mümkün olmaz. Cevabını yine Allah, Kuran da veriyor, 69/Hakka 44 “ Eğer o peygamber Bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, 69/Hakka 45 “ Elbette onu kıskıvrak yakalardık, 69/Hakka 46 “ Sonra onun can damarını kopartırdık onu yaşatmazdık, 69/Hakka 47 “ Hiçbiriniz de buna mani de olamazdınız.” Yine bakın, Allah, Kuran da ne uyarıyı yapıyor, 6/Enam 50 “ De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum, ben kayıp’ı da bilmem. Size, ben meleğimde demiyorum, BEN SADECE BANA VAİY OLUNANA UYARIM, de ki: kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? “ 10/Yunus 15 “ Onlara ayetlerimiz açık, açık okunduğu zaman, ölünce Bize kavuşmayı beklemeyenler, ya bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir dediler. De ki: O’nu kendiliğimden değiştirmek, benim için olacak şey değildir. BEN BANA VAHİY OLUNANDAN BAŞKASINA UYMAM, çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.”
6/Enam 57 “ De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile/vahye dayanıyorum, siz ise onu/vahyi yalanlıyorsunuz, çabucak gelmesini istediğiniz azap benim yanımda değildir. HÜKÜM, DİN KOYMAK SADECE ALLAH’A aittir, Allah hakkı anlatır ve O, doğru hüküm/din koyanların en hayırlısıdır.” 2/Bakara 213 “ İnsanlar bir tek ümmet/görüş idi, sonra ayrılığa düştüler, Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Nebileri/peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarında ki kıskançlıktan dolayı dinde ayrılığı/anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine, Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah, dileyeni ve isteyeni doğru yola iletir.” 10 /Yunus 49 “De ki: Ben, kendime bile, Allah’ın dediğinden başka ne bir zarar, ne de bir menfaat verme gücüne sahibim…” 7/Araf 188 “ De ki: Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben kaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” Alın, Allah’ın, peygambere verdiği yetkiyi görün ve kararı siz verin. Ya Allah’ın emrine teslim olunacak, ya da nefsimizin ve Allah dışında yaratılmışların sözüne ve davranışına uyacağız.
Ciddi olarak araştırdığım zaman, başta ilmihal kitapları olmak üzere, diğer yazılmış eserleri imkanım neticesinde incelediğimde, şu anda hayatımızda yaşanılan ve İslam diye anlatılan konuları, Kuran’a ve sağlam hadislere götürüp ölçtüğümde, anlatılanların büyük bir kısmının yanlış olduğunu tespit edebiliyorum. Bu yanlışlıkları, yazmayı ve anlatmayı çözebildiğim kadarıyla kendime görev biliyor ve başkalarına aktarmaya çalışıyorum. Araştırmalarımda, mezhepler arasında ki, farzlarda hiç bir değişiklik yoktur, değişiklik sünnet denilerek yapılmaktadır. Önceki yazılarda, peygamberimizin hakkındaki ayetleri Kuran’dan naklettim, peygamberimizin böyle anlatılanlarla hiç bir alakası yoktur. Öyle bir peygamber anlatılıyor ki, bir mezhebe göre şöyle demiş, diğer mezhebe göre başka demiş, normal bir insan konuşurken bir şöyle, bir böyle konuşsa hemen itiraz edilip ayıplanıyor, peki Allah’ın peygamber olarak gönderdiği Nebi, mezheplere göre değişik söz söylemiş deniliyor, bir sözüyle diğer söylediği çelişiyor, bunu bir Müslüman’ın sohbetlerde ve vaazlarda anlatması, diğer dinleyen ve okuyan insanların da kabul etmesi doğru ve mümkün değildir. Zaten mezhep imamı olarak kabul edilen dört mezhep imamının görüşlerini aktaracağım, bunlar söylenildiği gibi biz mezhep kurduk dememişler ve bizim görüşlerimiz yüzde, yüz doğru dememişlerdir.