Sedat Kılınç:”Merkez Bankasının uyguladığı faiz düşüşü yeterli değil bu dönemde cesur olmalıyız”
Türkiye Merkez Bankası’nın 25 Temmuz’da gerçekleştirdiği toplantıda, yapılan faiz indiriminin inşaat sektöründeki etkisini değerlendiren Sedat Kılınç İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kılınç, “Merkez Bankasının uyguladığı faiz düşüşü yeterli değil. Bu dönemde cesur olmalıyız ” ifadelerini kullandı.
Türkiye Merkez Bankasının uyguladığı düşüş oranının beklenilenin altında olduğunu söyleyen Sedat Kılınç, konut sektörü durma noktasına geldiği için, radikal bir kararla en az 700 baz puanlık faiz indiriminin sektörü hareketlendireceği kanaatinde olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıl faizlerden kaynaklı ülke ekonomisinin çok kan kaybettiğine değinen Kılınç, merkez bankasının bir sonraki toplantısında faiz düşürmeye devam edeceklerini beklediğini belirtti. Faiz oranlarının yüksek olmasından kaynaklı olarak, Türkiye genelinde konut satışının neredeyse yüzde 50 küçüldüğünü, konut kredi faiz oranlarının yüzde 1’in altına düşmesi gerektiğini söyleyen Sedat Kılınç İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kılınç, “Faiz oranlarının düşüşünü Merkez Bankasının yaptığı toplantıdan önce reel sektör temsilcileri ve piyasalar bekliyordu. Bizim beklentimiz 500 ile 700 baz puan arasındaydı. Eğer 700 baz puan bir düşüş gerçekleşseydi, inşaat sektörü bugün ciddi anlamda hareketlenecekti. 425 baz puanlık bir düşüşte tabi ki piyasalara bir etki sağlayacak ama halen politika faizleri 19,75 seviyesinde. Bu faizle şu anda, dünyada en yüksek faiz oranına sahip ülkelerden biriyiz ve Avrupa’da da birinciyiz. Bu faizlerle yatırım yapılmayacağını belirten Sedat Kılınç, ayrıca Cumhurbaşkanımızın da bu konuda faizlerin çok yüksek olmasıyla ilgili birçok açıklaması ve merkez bankasının faiz politikasına yönelik ciddi eleştirileri de olmuştu bu konuda sayın Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Merkez Bankasının son yaptığı toplantıda, biz biraz daha yüksek bir düşüş bekliyorduk. Çünkü piyasalar son bir yılda çok fazla kan kaybetti. İnşaat sektörünün özeline baktığımızda neredeyse yüzde 50’ye yakın bir küçülme oldu ve birçok sektörde de bu oranda küçülmeler oldu. Bu ekonomimizi de etkileyecek ve yıl sonunda gerçekleşecek olan büyüme rakamında belki de eksileri göreceğiz. Yani büyüme değil küçülme görebiliriz. Umarım merkez bankası bir sonra ki toplantısında bu hususu dikkate alarak hareket eder ve tekrar faiz indirimi gerçekleştirir. Bunun için zaman kaybetmeden ve uzun vadeye bırakmadan faiz indirimini bekliyoruz. Yapılacak faiz indiriminin döviz kurunun artışına sebep olacağını da düşünmüyoruz. Olsa bile dövizde belki 3-4 centlik bir artış olabilir. Bunun üzerinde bir artış olacağını ön görmüyorduk nitekim o şekilde oldu. Dünkü faiz düşüşüne baktığımızda, dövizde de bir değişiklik olmadı. Bu yüzden bir an önce ekonominin sürdürebilirliğini sağlamak için, reel sektördeki iş adamlarının yatırımlara tekrar devam edebilmesi için ve ülkemizin büyümesine katkı sağlayabilmemiz için faizlerde ciddi anlamda bir düşüş olması gerekiyor. 700 baz puanlık bir düşüş ve konut kredisi aylık faizlerinin 1 oranına düşmesiyle, tüketici direkt satın almaya geçiyor ki geçmişte bunun örneklerini yaşadık. Dünya faiz oranlarına baktığımızda, konut kredisi aylık faiz oranı 1 bile yüksek. Ama ülkemizde en azından bu oranda tüketici satın alma eğilimi gösteriyor. Bu sebeple faiz düşüşünün doğru olduğunu ama yeterli olmadığını düşünüyoruz. Piyasaların beklentisinin acil bir şekilde faizlerin insanların yatırım yapabilecekleri seviyeye indirilmesi yönünde ve bu da 700 baz puanlık bir düşüşle mümkündü. Beklentimizin altında oldu ama ilerleyen dönemde Merkez Bankasının bir sonraki toplantısında bu açığın telafi edileceğini düşünüyoruz” dedi.
Sedat Kılınç, bir dönem kredi faizlerde neredeyse yüzde 40 ları gördüğümüzü ve bu dönemde ekonominin ciddi bir kan kaybı yaşadığını belirterek sözlerine şu şekilde devam etti: “Daha önce de söylemiştik, dediğimiz gibi 700 baz puanlık bir düşüş birçok sektörü ciddi anlamda harekete geçirecek ve tekrar yatırımların hızlanacağı ortamı hazırlayan bir düşüş olurdu. Bunun dışında politika faizleri, yüzde 16’lara düştüğü takdirde ve konut kredisinde bahsettiğimiz faiz oranı yüzde 1 ‘lere düştüğü takdirde, inşaat sektöründe ciddi bir hareketlilik yaşanır. Yıllarca bu sektörün içinde bulunan bir temsilci olarak bunu görüyoruz. Son 1 yılı kaybetti ülkemiz ve herkesin bildiği gibi geçen yıl dövizdeki artış, faiz faktörüyle durdurulmaya çalışıldı.Bu da ülkemize çok ciddi anlamda kan kaybettirdi. Faiz indiriminin elzem olduğunu bütün ekonomi çevrelerinden duyuyoruz. Önümüzdeki toplantıdaki düşüşün, ülkemiz ekonomisinin tekrar büyümeye geçebilmesi için ve birçok alanda yatırımların yapılabilmesi için artık mecburiyet olduğunu düşünüyorum”
‘Üretim devam etmezse yakında vatandaşların konut ihtiyaçlarına cevap verilemeyebilir’
Ülkede stok fazlası olduğunu fakat Anadolu’da böyle bir fazlalığın olmadığı söyleyen Kılınç, faiz oranlarının yüksekliğinden dolayı alıcı bulamayan sektörün üretime geçemediğini ve vatandaşların isteklerine cevap veremediğini söyleyerek şu ifadelerde bulundu: “İnsanların kiralık ev bulamamasında geçen yıl yaşadığımız döviz artışları ve enflasyondaki artışlarla beraber inşaat sektöründe maliyetin yükselmesi, birçok sektör temsilcisini yatırım noktasında durdurdu. Bunun etkisiyle de üretim yok ve üretim olmayınca da doğal olarak bir konut açığı oluşuyor. Türkiye geneline baktığımızda bir konut fazlası görünüyor ama Anadolu üzerinde böyle bir fazlalık yok. Önümüzdeki dönemde de bu yatırımlar bu şekilde durduğu takdirde, konut ihtiyacı ciddi anlamda ülkemizin gündemine oturacak. İhtiyacı karşılayacak konut yok önümüzdeki süreç içerisinde çünkü şu anda imalat yeterli seviyede değil. Kiralık daire bulunmamasının sebebi de buna dayanıyor. Bu faiz oranlarında tüketici konut almadığı için, üretim yapılamıyor. İhtiyaç var ama bu ihtiyacı karşılayabilmek için de bir finansman ihtiyacı var. Bunun da geçmişte olduğu gibi bir kısmını bankadan konut kredisi olarak karşılıyordu tüketici. Bu süreçte faiz oranları 2’leri görmüştü ve 1,50’lere kadar geriledi. Bu seviye de yeterli değil çünkü tüketicinin harekete geçmesi için psikolojik sınır yüzde 1’in altı. Bu oranın altına geçince, tüketici de harekete geçiyor. O yüzden bizim faizle ilgili ısrarımız İnşaat sektörü lokomotif bir sektör ve 300’e yakın farkı sektörleri de etkiliyor. O yüzden önü açıldığı takdirde, sanayi imalatına kadar birçok sektöre katkı sağlıyor. Sadece faiz oranları değil, bankaların elini rahatlatabilmesi için ve reel sektörün finans ihtiyacına cevap verebilmesi için, zorunlu karşılık oranlarında da düşüş olması gerektiğini düşünüyorum”