O ZAMANLARDAN BU ‘SAMANLARA’ -BAYRAMLAR-

Annemin Bayram Anıları;

“Eski bayramların telaşı günler öncesinden başlardı. Temizlikler yapılır, tatlılar hazırlanır, sarmalar sarılır, börekler, dolmalar yapılırdı. Komşular birbirine yardım eder bütün hazırlık bir arada yapılırdı.  Mahallemizdeki bakkaldan kolonya doldurturduk. Şekerler, çikolatalar, lokumlar alınırdı. Kıyafet almaya giderdik, küçük büyük herkese kıyafet alınırdı. Çünkü bayramlar özeldi bizim için, çok önemliydi o zamanlar. Sadece okullar açılırken ve bayramlarda kıyafet alınırdı. Bayramda alınan kıyafetler daha güzel daha şık olurdu, özenirdik. Onları asla bayramdan önce giymezdik. Kıyafetleri giyebilmek için sabırsızlanır, başucumuzda bekletir dik. Bayram sabahları erkenden kalkardık. Sabah uyandığımızda bayram sevincini yaşar mutlu olurduk aynı zamanda da kıyafetlerimizi giyeceğimiz için heyecanlanırdık. Genellikle bayram öncesi yazılıp yollanan kartpostalların cevapları gelmiş olurdu. Gelen bayram tebriklerini, mektupları ve kart postalları bütün aile heyecanla okurduk. Bayram sabahları bütün bir aile bir arada bayram yemeği yerdik. Yemek faslının ardından öncelikle aile içinde bayramlaşırdık, daha sonra evin büyükleri ziyarete gelenleri karşılamak ve evi boş bırakmamak için evde kalırken küçükler de ziyaretler için evden ayrılırdı. Önce akrabaları, sonra komşuları ve arkadaşları gezer ziyaret ederdik. Büyüklerimizin mutlaka ellerini öperdik onlar da bizlere hediye olarak mendil verirdi. Yaşımıza, akrabalık derecemize göre mendilin içine harçlık koyulurdu. Heyecanla bayram boyunca el öpmelere devam ederken bir taraftan da mahalleye gelen elle döndürülen salıncaklara binerdik, kapının önünde bekleyen dondurmacıdan dondurma alırdık, mahalle bakkalımızdan çatapat, kızkaçıran, mantar tabancası gibi oyuncaklar alır oyunlar oynardık. Bayramı bayram gibi yapardık.”

 

Benim Yaşadığım Bayramlar;

Bayrama sayılı günler kala başlardı telaş. Temizlik bir yandan, tatlılar yaprak sarmaları bir yandan hazırlıklar sürerken genellikler arife günü giderdik alışverişe. Kıyafet annemin zamanı kadar değerli olmasa da bayram kıyafetinin yeri ayrıydı. Kıyafetler, bayram şekerleri, lokumlar, kolonya ve ayriyeten çocuk şekeri en geç arife günü alınmış olurdu. Babam bayrama namazı için kalktığında ben de kalkıp bir an önce hazırlanırdım heyecanla. Gece yatarken başlayan o his artarak kaplardı içimi. Babam namazdan geldikten sonra aile büyüğümüzün evinde toplanır bayram yemeğimizi yerdik. Yemeğin hemen ardından tıpkı annemin anısındaki gibi aile içi bayramlaşmamız olurdu. Ailenin en büyüğü en başa geçer, onun elini öpen sıradaki büyük onun yanına geçer, bu döngünün en sonunda ise ailenin en küçüğü yer alırdı. Benim zamanımda mendil yoktu ama harçlık geleneği devam ediyordu. Yaşlı ziyaretleri ile başladığımız gezmeyi ailenin en yakınında uzun oturma ile son verirdik. Her zaman en sona en sevdiğimiz aileyi bırakıp geceyi onlarda sonlandırırdık. Aile bağları kuvvetliydi, herkes ziyaret edilir küçük büyük demeden herkesin evine gidilirdi. Sevgi, saygı ve bağlar kuvvetli, bayram anlamını yitirmemişti.

 

Şimdiki Bayramlar;

Sevgi, saygı, aile bağları ve akrabalığın sorgulandı tatsız bir devirdeyiz artık. Böylesine tatsız bir devirde bayramlardan tat beklemeyi bırakın kutlanacak bayram da kalmadı. Anlamını yitiren bayramlar sırf başında ‘RAMAZAN-KURBAN’ ibareleri olduğu için yapılan zoraki aktiviteler haline geldi. Neden bu hale geldik dönüp sorgulamanın vakti geldi de geçiyor.

İşte o zamanlardan bu zamana saman gibi tatsız oldu bayramlar…

Daha da tatsızlaşmadan bayramların bayram olduğu devirleri yeniden yaşamak dileği ile, herkesin BAYRAM’INI kutlar, büyüklerimin elinden, küçüklerimin gözlerinden öperim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.