DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK 2
Kuran’ın akla ve düşünceye verdiği önemi görmezlikten gelerek ve İslam’ın temellerinden biri olanı söylememek peygambere hakaret ve iftira değil de nedir? Peygamber Allah’ın emri olan Kuran’da ki, 4/ Nisa 82. “ Hala Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.” Yine 47/ Muhammed 24. “ Onlar Kuran’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? Bu ve benzeri ayetleri ne yapacağız? Veya 5/ Maide 63. “ Din adamları ve alimleri onları günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! Yaptıkları işler ne kötüdür.” Aklı olmayana dinin emri farz değildir, aklı olmayan ibadet yapabilir mi? Aklı kullanmak, düşünmek ibadetlerden önde gelmektedir. İnsan aklı olmayınca hiç bir şeyi uygun yapamaz. O zaman sormak gerekir, Peygamber İslam’ın şartlarından aklı çıkartır mı? Veya aklı devreden çıkartırsak o zaman İslam ve din diye bir şey kalır mı? 67/ Mülk 10. “ Ve: Şayet kulak verip veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli cehennemin mahkumları arasında olmazdık..” veya 25/ Furkan 44. “ Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsunuz? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” Demek ki Allah, önce aklı yaratıyor, ardında kabul etmeleri için, peygamberleri vasıtasıyla vahyi onlara gönderiyor. 2/ Bakara 197. “ Ey akıl sahipleri Benden emirlerime muhalefetten sakının.” 10/ Yunus 100. “…Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yağar.” Akıl güneşi zihin kirliliği içinde kaybolunca çözümsüzlük, tefrika ve çatışmalar devreye girecektir, zihin kirliliği, nefis kirliliğine, ferdin kirliliğine ve de toplumun inanç kirliliğine yol açacaktır. 39/ Zümer 18. Sözleri dinleyip en güzeline uyanları müjdele. İşte Allah’ın doğru yola ulaştırdığı bunlardır. Gerçek akıl sahipleri de bunlardır.”
Sözleri, düşünceleri dinleyip en güzelini bulmak, aklın işidir. Aklını kullananlar, güzeli çirkinden ayırdıkları gibi, güzelle en güzeli olanı ayırmakta akılla yapılır. Aklını kullanmamak, insanı cehenneme götüreceği ayette açıklanırken, bu dünyada sıkıntılarla karşılaşacağı ve ahrette ise cehenneme atılacağı belirtiliyor. Aklını kullanmayanlar sonunda başkalarına muhtaç olurlar, itilip kakılacak duruma düşerler. Çünkü insanı ayakta yürüten ve doğru yola sevk edende akılla olmaktadır. İnsan Kuran’la aklı karşı karşıya getirmek yerine, Kuran’a uymak daha akla uygundur.
İslam’ın ilk emirlerinden olan oku emri niçin İslam’ın şartlarından sayılmamıştır bu da dikkat çekicidir. Doğru bilgiyi, hakkı, adaleti, emaneti, sevgiyi veya diğer emir ve yasakları bir insan okumadan nasıl öğrenip bilecektir. 96/ Alak 1,2. “ Yaratan Rabbinin adıyla oku. Allah insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.” 96/ Alak 3, 4, 5. “ Oku insana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” Allah bu benzeri ayetlerle okumayı isteyip ve öğrenmeyi istemektedir. Okumak, bilgi edinmek, hakkı, doğruyu öğrenmek ve öğretmek ibadettir. İbadet olan bir emir nasılsa İslam’ın şartı olarak gösterilmemiştir. Üstelik bir de bunu Peygambere iftira ederek, hurafelerine alet etmişlerdir.
Allah, ileriyi görmek isteyen insanlara, Müslümanlara, alimlere, yönetici olan siyasilere, eğimcilere adeta seslenerek, bu ayetin emrine uymalarını ve ders almalarını haykırmaktadır. Oluşturdukları İslam kültürünün kalesinden taşlar sökerek o kültürü yıkmaya çalışan iç ve diş düşmanlara fırsat verilmemesini emretmektedir. İnsanlar özelde de Müslümanların bunun farkına vararak bu cahilliğin, bu kirlenmenin, bu kültür erozyonunun, siyasal ve sosyal kirlenmeyi görmeli, fark etmeli anlamalıdır. 2/ Bakara 31. ” Allah, Ademi yaratınca ona isimleri öğretti.” Yani isimleri öğretmesi, kitabını, Kuranı, dünyayı, kendi yaratılışını ve çevreyi okuyup tanıması gerektiğini bildirmektedir.