KADER VE KADERİN OLUŞMASI-2
Allah, her şeyin hem kaderini, hem de kendini oluşturur. İnanma ve imtihan olmakla ilgili konularda Allah, seçme hakkını insana bıraktığı için insan, medeniyet kurma, medeniyet yıkma, savaş, barış, ıslah ve fesat gibi birbirine zıt işler yapabilir. Mesela: 2/ Bakara 253. “ …Allah’ın seçimiyle olsaydı sonrakiler o açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Ama ayrılığa düştüler, kimi inandı, kimi görmezlik edip kafir oldu. Allah’ın seçimiyle olsaydı birbirleriyle savaşamazlardı. Ama Allah dilediğini yapar.” 6/ Enam 107. “ Allah’ın seçimiyle olsaydı onlardan hiç bir kimse müşrik olmazdı, biz seni onlara bekçi göndermedik, sen onlara vekil de değilsin.” 9/ Tevbe 115. “ Allah bir toplumu yoluna kabul ettikten sonra sakınmaları gereken şeyi açıkça bildirmedikçe onları yoldan çıkmış saymaz. Allah her şeyi, bilir.” Kişi, yaptığının yanlış olduğunu iyice anladıktan sonra menfaatlerini tercihe devam ederse Allah onun yoldan çıkışını onaylar. Bunlardan bir çoğu, sapıklığını gizlemek için dini kendine uydurmaya çalışır. Bazı insanlar aklını kullanarak Allah’ın emirlerini her şeye seçim yapar ve ömür boyu O’na kulluk eder. Bazıları da zorda kalınca kulluk ihtiyacı duyar, sıkıntıları geçtikten sonra menfaatlerini öne alarak Allah’ı yine ikinci sıraya iter. 6/ Enam 91. “ Allah’ın gerçek değerini ölçemediler.” İnsan, bir şeye karar verirse Allah o kişiye önce, onun iyi veya kötü olduğunu ilham eder. 91/ Şems 7- 8. “ Nefse ve onu dengeleyene, yaptığının isyankarlık veya takva olduğunu ilham edene yemin olsun.” İnsanın, karar verdiği şeyin takva mı yoksa isyankarlık mı olduğu kişinin kalbine ilham edildikten sonra o, ya o şeye devam eder ya da vazgeçer. Doğru karar verenin, içi giderek daha da rahatlar, karar yanlışsa üzüntü, vicdan azabı ve bunalımlara kadar varan sıkıntılar olur. 32/ Secde 21. “ Belki vazgeçerler diye büyük azaptan önce onlara kesinlikle belli bir azap tattıracağız.”
Allah hidayete erdireceği kişilerle ilgili şu ölçüleri koymuştur. 13/ Rad 27. “ Allah, kendine yönelenin doğru yola gelişini onaylar.” 3/ Ali İmran 101. “ Kim Allah’a bağlanırsa kesinkes doğru yola iletilir.” Allah, kafirlik, fasıklık, zalimlik, yalancılık, nankörlük ve ayetlerine inanmazlık edenleri, tövbe edinceye kadar yoluna kabul etmez. 2/ Bakara 264. “Allah, kafirler topluluğunu doğru yola getirmez.” Yine 5/ Maide 67- 9/Tövbe 37 gibi. 16/ Nahl 104. “ Allah, ayetlerine inanmayanları doğru yola getirmez.”
Ezelde yani önceden yazılmış bir yazgı yoktur. Bunu iddia edenler, sadece kendi hayalleri dışında bir şeye dayanmazlar. Yazma işi hep devam etiğinden şöyle dememiz emredilmiştir. 7/ Araf 156. “ Rabbimiz, bu dünyada bize iyilik yaz, Ahrette de, biz Sana yöneldik.” Eğer iddia edildiği gibi ezelden bir yazgı olsaydı böyle bir ayet olmazdı. İnsan yapacağı fiilleri ile ilgili bir şeyin olması için önce insanın seçimi sonra, Allah’ın da, kişinin o seçtiği şeyi seçip yaratmasıdır. 53/ Necm 39. “ İnsanın kendine ait bir şeyi yoktur, çaba gösterdiği başka.” Yani kişinin bir çabası yoksa, kendinin sayılacak işi de yoktur.
Allah, Kuran’da kaderi şöyle açıklıyor. Allah’ın tüm varlık ve olaylar için koyduğu ölçüdür, her şey o ölçüye göredir. 54/ Kamer 49. “ Biz her şeyi bir kadere ölçüye göre yaratmışızdır.” İmanın yeri kalptir, kalpte ne olduğunu Allah’tan başkası bilemeyeceği için, bir kimsenin mümin olduğuna, Allah’tan başkası onay veremez. Allah, Peygamberine şöyle demiştir. 28/ Kasas 56. “ Sen beğendiğin kişiyi doğru yolda sayamazsın, ama Allah, doğru yolu seçeni yola gelmiş sayar. Kimin doğru yolda olduğunu en iyi Allah bilir.” Yola gelme, kalpteki imanla olacağı için, Allah’ın elçisi hata edip bir münafığı mümin sayabilirdi. Demek ki, kişi önce doğru yola gelir, sonra Allah onun yola gelmişliğini onaylar. 11/ Hud 45. “ Nuh Rabbine dua edip dedi ki: Ey Rabbim şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vadin ise elbette haktır, Sen hakimler hakimisin.” 11/ Hud 46. “ Allah buyurdu ki: Ey Nuh o asla senin ailenden değildir, çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim.” 16/ Nahl 93. “ Seçimi Allah yapsaydı sizi elbette tek bir topluluk haline getirirdi. Ama, Allah sapıklığı seçenin sapıklığını onaylar, hidayeti seçenin de hidayetini onaylar. Yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız.”
Allah hiç kimseyi şer yola zorlayıp ta sonra onu cehenneme sokmaz. Mesela: Allah ile cehennemlik olmuşlar arasında geçen şu konuşmayı bir düşünelim. Allah şöyle der, 23/ Müminun 105. “ Ayetlerim size okunurken siz ayetlerimi yalanlıyordunuz değil mi? ” Nasıl cevap vermiş olurlar? Bu dünyada yapmaları gereken ameli yapmayanlar, öbür dünyada gerçeği anladıktan sonra, tekrar kurtulmaları için başka bir fırsat isteyecekler ve şöyle diyecekler. 23/ Müminun 106, 107. “ Derler ki: Rabbimiz azgınlığımız bizi alt etti, biz, bir sapıklar topluluğu idik.” 107. “ Rabbimiz bizi buradan tekrar çıkart, eğer bir daha yaptıklarımıza dönersek, o zaman, artık belli ki biz zalimlerden olanlarız.” Allah onların bu isteklerine sanki şöyle bir cevap verir. Dünyada yapılacak amel vardı, hesap yoktu, ama burada ahrette hesap var, amel yok. Allah gözünüzü açıp faydalanmanız için yani amel yapmanız için Peygamberlerin size getirip açıkladığı, ancak bir kere ele geçen bu fırsatı niye kaçırdınız? Ve Allah, şöyle cevap verir. 23/ Müminun 108, 109, 110, 111. “ Kesin sesi, bana karşı konuşmayın artık, alçaldıkça alçalın cehennemde.” 109. “ Çünkü kullarımdan bir zümre, gurup vardı ki onlar, Rabbimiz biz iman ettik, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhametlilerin en hayırlısı ve iyisisin demişlerdi.” 110. “ İşte siz onları alaya alırdınız, sonunda onlar öyle ki bu davranışınız Beni anmayı size unutturdu, siz onlara hep gülüyordunuz.” Allah asi olanlarla yaptığı konuşmanın sonunda, Kurtulanlar için bakın ne buyurmuştur. 111 “ Bugün de ben onları, amellerinin ve sabırlarının karşılığı olarak kurtuluşa ermekle mükafatlandırdım.” Şimdi, soru şu, bu ayetlerde azap veren Allah’tan bir zulüm belirtisi görünüyor mu? Yani bir kimse, Allah’a karşı yalan uydurarak şöyle demeye cüret gösterebildi mi: Allah’ım, benim hakkımda yazdığını yazdın, şimdi ise kaçmaya gücüm yetmeyen bu yazgıdan dolayı beni hesaba mı çekiyorsun mazereti gösterebildi mi? Allah kendilerine sırf azap etmek istiyor diye cehennem için insan yaratmaz.
Şüphesiz ki Allah, insandan kendisine karşı insaf sahibi olmasını, yapması gerekirken terk ettiğini itiraf etmesini, iyi işler yapmaya gücü yeterken, kötü işler yaptığını ikrar etmesini istemektedir. Onun için Allah buyurur ki, 17/ İsra 14. “ …Kitabını oku, bugün hesap için sen kendine yetersin.” İnsan yapacağı işlerde irade sahibi, kendi yaptığı amel olmadan, mecbur ve miskin durumda iken mi bu söz kendisine söylenir, yoksa hür ve serbest iradesini kullandığı zaman mı?