AKIL

Bazı  insanlarla  karşılaşıyorum,  şöyle  diyorlar,  her  şey  akılla  anlaşılır mı  diye  itiraz  yönünde  iddia  ediyorlar.   Peki  her şey  Akılla  anlaşılmazsa  ne  ile  anlaşılır.   Akıl,  Kurandan  anladığımıza  göre,  insana  verilen  anlama,  ölçme,  tartma,  karşılaştırma,  düşünüp  doğru  karar  verme  gibi  anlamlar  ifade  eder. Yani  farklı  iki  şeyi  birbirinden  ayırmak,  doğru  bir  şey  için bağlantı  kurmak,  çeşitli  olayları  düşünüp  değerlendirip  ondan  sonuç  çıkartmaktır.  Onun  için  Allah,  22/  Hac  46.  “ Yer  yüzünde  hiç  dolaşmadılar mı?  Eğer  dolaşsalardı  elbette  düşünecek  kalpleri  ve  işitecek  kulakları  olurdu.  Ama  gerçek  şu ki,  gözler  kör  olmaz,  ancak  göğüsler  içindeki  kalpler  kör  olur.”  Ayette  anlama  ve  düşünme  merkezi  olarak  kalp  gösterilmektedir.  Onun  için  sevinç  ve  üzüntülerimiz  sonucu,  duyu  organlarımızın  yardımıyla  olayı  anlıyor  ve  ona  göre  tepkimizi  ortaya  koyup  onaylıyoruz.  Akıl  etmek,  iyiyi  kötüden,  hayır’ı  şerden,  gerçeği  bulup  ayırmaktır.  Karanlıkları  aydınlığa,  zulmü  adalete,  bağnazlığı  medeniyete,  cehaleti  ilim  ve  bilime,  düşmanlığı  kardeşliğe,    çaresizliği  çareye,  çileyi  mutluluğa,  zorlukları  kolaylığa  ve  düşünceye  dönüştürüp  ortaya  getiren  akıl  olmuştur.  Yeter  ki  aklı  serbest  bırakıp,  birilerine  teslim  etme  yerine,  Kuran’ı,  dünyayı,  çevremizi,  kendimizi  anlamaya  yönelelim,  bakalım  akıl  o  zaman  düşünerek  Allah’a  doğru  kulluğu  nasıl  yerine  getiriyor  görelim.  Aklı   Allah,  Kuran,  Kainat   ve  çevreyi  anlamak  yerine,  akılla  her  şey  anlaşılmaz  diyerek  Allah’a  yaklaşmanın  bir  anlamı  ve  faydası  yoktur.  Allah  yüzlerce  ayette  olayları  ve  konuları  anlatıp  akıl etmiyor musunuz  diye  defalarca  uyarmasına  rağmen,  akıl  edip  düşünmüyoruz.  İnsanı  hayvanlardan  ayıran  bir  değer  olduğunu  düşünemeyecek  kadar,  akla  önem  verilmiyor.  Bir  rivayete  göre  şöyle  bir  hadis  nakledilir.  “ Allah,  akıldan  daha  değerli  bir  şey  yaratmamıştır.”  (İmam  Gazzali ,1,  86  Tirmizi) Demek ki,  akıl,  anlayan,  gaye  edinen,  çare  arayan,  düşünen,  gönle  ve  kalbe  akıp  basireti  oluşturan,  işin  sonunu  iyiye  çeviren,  kötüyü  dondurup  güzele  açılan,  fertleri  ve  toplum  olarak  insanlığı  doğrularla  buluşturan  büyük  bir  güçtür.  Yani  dinden  eğitime,  siyasetten  ekonomiye,  sanattan  hayata  kaliteyi  yakalayıp,  Allah’ın  verdiği  aklı  kullanmayı  hem  yapmalıyız  hem de  çevremize  akıllarını  kullanmalarını öğretmeliyiz.  Yani  ölü  ile  diri  ne  ise  aklını  kullananla  kullanmayanın  farkı  da  odur.

Her  şey  akılla  anlaşılmaz  diyenler  neye  dayanıyor  acaba,  aklı  olmayanlar  başta  dinden  sorumlu  olmazlar,  aklı  olmayana  zihinsel  engelli  denir,  onların  yaptıkları  hiç  bir  şeyden  sorumlu  tutamazsınız.  Onun  için  aklı  devreden  çıkartanlar,  İslam  alemini  yerlerde  süründürmektedirler.  Allah   bakın  ne  buyuruyor.   10/ Yunus  100. “… Aklını  kullanmayanları  murdar  kılar,  üstüne  pislik  yağdırır.”  Allah’ın  insana  verdiği  en  büyük  değer  olan  aklı  kullanmasını  bilmeyenler  fert  ve  toplumlar  her  yönüyle  kirlenmektedirler.

2/ Bakara  171. “ Allah’ın  indirdiği  çağrıya  kulak  vermeyen  kafirlerin  durumu,  sadece  çobanın  bağırıp  çağırmasını  işiten  hayvanların  durumuna  benzer.  Çünkü onlar sağır, dilsiz ve kördürler, bundan dolayı da akıllarını kullanamazlar.  hayvanlar  niçin  aklını  kullanamazlar,  Allah,  hayvanları  aklını  kullanmakla  görevlendirmemiştir,  Allah,  insanları  aklını  kullanmakla  görevlendirmiştir.  5/ Maide  58. “ Namaza  çağırdığınız  zaman  onu  alay  ve  eğlence  konusu  yaparlar.  Bu  davranışlar,  onların  düşünemeyen  bir  toplum  olmalarındandır.”  Ayette,  ibadete  saygı  göstermek  aklın  gereğidir.  Bu  saygıyı  göstermemek,  alaya  alıp  eğlence  edinmek de  akılsızlığın,  aklı  kullanmamanın  sonucudur.

8/ Enfal  22. “ Şüphesiz, Allah katında canlıların en  kötüsü,  aklını  kullanamayan  sağırlar  ve  dilsizlerdir.”  Yine  10/ Yunus  42. “ Onlardan  seni  dinleyenler de  vardır.  Fakat  sağırlara,  hele  bir de  akıllarını  kullanmıyorlarsa,  sen mi  işittireceksin?”  16/ Nahl  67. “ Hurma  ve  üzüm  gibi  meyvelerden  hem  içki,  hem de  güzel  gıdalar  edinirsiniz.  İşte  bunlarda da  aklını  kullanan  kimseler  için  büyük  bir  ibret  vardır.”      20/ Taha  128.  “Yurtlarında  dolaştıkları  nice  nesilleri  helak  etmiş  olmamız,  onları  doğru  yola  iletmedi mi?  Şüphesiz  bunda  akıl  sahipleri  için  dersler  vardır.”   Allah’ın  verdiği  akıl  güneşi  bu  zihin  körlüğü  ve  kirliliği  içinde  kaybedilince,  çözümsüzlük,  tefrika  ve  çatışmalar  devreye  girecektir.  Şimdi  aklını  çalıştırmayan  İslam  aleminin  durumuna  bir  bakalım  ne  haldeler.  Ellerinde ki  yer altı  ve  yer  üstü  enerjilerini  dahi  kullanamıyor,  hatta  onlardan  gelen  paraları  dahi  ülkelerinde  değerlendiremiyorlar.  Daha da  vahimi,  Mezhep  kavgaları  yüzünden  birbirini  boğazlıyor,  öldürüyor,  vatanları  yaşanamaz  bir  halde  başka  milletler  tarafından  yapılan  silahların  deneme  yeri  olmuş  ve  yakılıp  yıkılmaktadır.  Bu  pislik  değil de  nedir,  akıl  kullanılmazsa  bu  pislik  artarak  devam  edecek  ve  yurtlarından  göçler  devam  edip  huzursuzluklar  çoğalarak  artacaktır.  Akılla  ilgili  pek  çok  ayet  bizi  uyarıyor  ama  anlayanlar  kimdir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.