ZİKRİ YANLIŞ ANLIYORUZ-5

Depremi ele alalım:  Dünyadaki fayların kırılıp çeşitli gazların çıkması ile oluşan yarıkların sağa, sola, ileri, geri oynaması sonucu sarsıntı oluyor. Bu sarsıntı zamanla 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2 gibi ölçme sonucu biliniyor. Şiddet çoğaldıkça sarsıntı ve depremin derecesi de çoğalıyor.

Başta Japonya, A. B. D, A. B. gibi ülkeler olmak üzere bazı devletlerde 9 şiddetinde olan depreme ve sarsıntıya dayanacak yol, bina, işyeri yapılıyor. Zarar çok az oluyor, ölüm ya hiç olmuyor veya çok az oluyor.

Türkiye ve benzeri ülkelerde 9 şiddetine dayanacak şekilde yol, ev, işyeri, okul, hastane gibi yerler yapılmıyor. Sonuçta ölüm olayı ve maddi hasar çok oluyor. Biz de diyoruz ki, “Ne yapalım takdiri ilahi. Allah böyle emretmiş.” deyip suçu Allah’a atıyoruz, sorumluluğu Allah’a yüklüyoruz.

Gerçekler acaba böyle mi?  Allah’ımız Kur’an’da ne diyor, bizim sorumluluğumuz yok mu suçlu kim?  Şimdi de ayetleri açıklayalım.

Ali İmran. 182. “Bu dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır, yoksa Allah kullarına zulüm etmez.”

Enfal. 51. “İşte bu ellerinizle yaptığınız yüzünden-dir, yoksa Allah kullarına zulmedici değildir.”

Nisa. 79. “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir.”

Bu ayetler bize İslam’ın hayır ve şer, kaza ve kader mevzularındaki inanç ve düşüncesine ışık tutar, yol gösterir. İnsanlar umumiyetle elde ettikleri başarı ve iyi neticeleri kendilerine, felaket, kötülük ve başarısızlıkları da yükleyecekleri birisini ararlar, kendilerini kınamak ve sorumlu tutmaktan kaçarlar.

Allah’ımız hiçbir kimse için doğrudan doğruya felaket ve kötülüğe rıza göstermez. Kul, işlediği her günah ve suçu bizzat kendi irade ve isteği ile yapar. Allah’da kulun isteği ve iradesi sonucu o işi, kul kötülüğü veya iyiliği hangisini talep ediyorsa o yönde yaratır ve kul bundan dolayı sorumlu olur. Kul ister yapar, Allah’ta yaratır verir.