Bilinçaltı Uzmanı MUSTAFA TÜRKMEN yazdı .. BOLLUK BEREKET İÇİN!

 

Hepimizin hayatı yoğun bir mücadeleyle geçiyor.
Vermiş olduğumuz bunca emek bazen bizleri istediğimiz
sonuçlara ulaştırırken bazı zamanlar da
ise sonuç hüsran olabiliyor. Daha çok kazanabilmek
için kendimizden de vazgeçebiliyoruz. Maddeye
olan düşkünlüğümüz duygu ve düşünce
yapımıza zarar vermeye başladı ve sonucunda
tatminsiz, doyumsuz ve şükürsüz insanlara dönüştük.
Sahip olduklarımızdan ziyade ulaşamadıklarımıza
odaklanarak “ mutlu olamıyorum”
diyerek serzenişlerde bulunmaya başladık. Kendi
işimizle ve elimizdekilerle bolluk içerisinde yaşadığımızı
unutarak başkalarının kazandıklarıyla
daha fazla uğraşarak enerjimizi boş yere tükettik.
Paraya endeksli ve sadece menfaatlerimize göre
yaşam seçmeye başladıkça huzursuzluk, yaşamdan
zevk alamama gibi sorunlar da beraberinde
gelmeye başladı.
Oysa, bolluk ve bereket bir bilinçtir, yaşam tarzıdır
ve kabullenmedir. Paradan ibaret değildir,
para bolluk bereket inancının bir sonucudur ve
miktarının taksimi insanoğluna ait değildir. Paranın
çokluğu ya da azlığı bolluğun ölçütü değildir
ve bu yanlış düşünce kalıpları yüzünden mutsuzluğumuz
da katlanmaya devam ediyor. Elbette ki
para bir ihtiyaçtır, yaşamak için gereçtir fakat tek
başına bizleri refaha taşımaya yetmez. Hayat
amacı sadece para biriktirmek olan kişilerin birçoğu
hedeflerine ulaştıkça mutsuzluğu da artmaya
başlıyor. Her ne kadar hedefine ulaşmış
olsa da birçok sorunun üstesinden maddeyle gelemeyeceğini
anlıyor. Maneviyattan uzaklaşıyor
ve huzursuz, güvensiz ve duygularını yitirmiş
mekanik insanlara dönüşüyor.
Birçoğumuzun hayalidir zengin olmak, refah
içinde yaşamak ve çok kazanmak. Refah için, yaşama
sevinci için yeterli midir çok kazanmak?
Çok para sahibi olup da huzuru olmayan, ailesiyle
paylaşamayan, sağlığı yerinde olmayan, evladından
hayır görmeyen, kazancının bereketini
yitiren… insanları düşünün. Seçimlerimiz oldukça
önemlidir, nasıl yaşamak istediğimiz ve
yaşam amaçlarımız için kendi özdeğerlerimizi
ihmal edemeyiz. Düşündüğümüz de her insanın
hayatın da fazla ve az olanlar mevcuttur. Rahmetli
Sabancı’ nın sözlerini hatırlatmak isterim;
oğlum bir sefer bana baba desin bütün servetimi
harcamaya hazırım! Maddi anlamda neyi eksikti
Sakıp Bey’ in? Herşeyi fazlasıyla satın alabilecek
imkânı vardı ama evladıydı onun imtihanı. O
mutluluğu elde etmeye paranın gücü maalesef
yetmiyordu. O keyfi hiç tadamadan dünya hayatından
göçtü. Yaşam sadece çok paradan ibaret
olsaydı insanların işleri daha kolay olabilirdi
belki.
Aslında hepimiz bolluk ve bereket içerisinde yaşıyoruz.
Sahip olduğumuz zenginliklerin farkında
değiliz. Ailemiz, işimiz, oturduğumuz
evler, araçlarımız ve imkânlarımız. Şükretmek
için onlarca nedenimiz var ama farkında değiliz.
Bize sunulan, ikram edilen sonsuz rızkı görmezden
gelebiliyoruz. Hırslarımıza ve nefsimize
yenik düşerek dünya hayatına ne amaçla gönderildiğimizi
unutabiliyoruz. Çoğu zaman bir yanılgı
içerisindeyiz, sadece verdiğinde
şükrediyoruz sanki pazarlık edercesine. En
büyük noksanlığımız olan nefsimiz, egomuz yüzünden
memnun olamıyoruz belki de. Memnuniyetsizliğimiz
hayatımıza ve tutumlarımıza da
yansıyor. Yine şikâyet etmeye başlıyoruz, bu sefer
de yalnız kalıyoruz. İnsanları kendimizden uzaklaştırıyoruz.
İyi bir arkadaş çevresi ve dostlarımız
da bizim zenginliğimiz. İnsanın tahammül edemediği
durumlardan biriside yalnızlıktır. İçimiz
de ki aidiyet duygusu sayesinde tek başına kalmak
en ciddi sorunların başında gelir. Yalnız ve
mutsuz, zengin ama garip, etrafın da ki onlarca
insanın arasında tek başına olmak hiç kimsenin
tercihi değildir. Şuan da düşünmeye başlayalım,
dünya da ki bütün her şey bizler için ve onca günahımıza
ve hatalarımıza rağmen sonsuz nimetlere
sahibiz. Her şartta ve durum da her türlü olanağa
sahip olabiliyoruz. Kimi zaman çok kimi
zaman az kazanabiliyoruz. Biz elimizden gelenin
en iyisini yapmak durumundayız takdir ve taksim
rızık verene ait. Azalınca kendimizi harap etmektense
veya çoğalınca kibirlenmek yerine
bunları bize kimin verdiğini unutmamamız gerekir.
Şükür, bolluk ve bereketin temelini ve devamını
sağlar ama her şartta ve durumda
şükretmek.
Aldığımız her nefes, sağlığımız, maddi olanaklarımız,
ailemiz hepsi bizlere birer emanet. Biz
hiçbir şeyin sahibi değiliz ancak emanetçileriyiz
ve kıymetini de bilmeliyiz. Bolluk, kalbin de ki
sonsuz sevgi ve merhamet sayesinde oluşur. Kazancın
bereketi, şükür ve idrak ile artar. Sahip olduğumuz
bütün güzellikler bizlere sunulmuş en
güzel ikramlardır. Bunlara gönülden inandıkça
aslında ne kadar zengin olduğumuzun farkına
varacağız. Maddi olanaklarımız çok veya az olabilir
ama yaşama sevincimiz, huzurumuz ve afiyetimiz
yerinde ise bizler bolluk ve bereket
içerisinde yaşıyoruz demektir. Bu güzellikleri
daha da artırabilmek için şöyle şükredebiliriz:
Rabbim, bizlere vermiş olduğun bu mükemmel
hayatı bolluk ve bereket içerisinde sevgiyle yaşıyoruz.
Yaşamımız boyunca ihtiyacımız olan
bütün nimetleri bizlere verdin ve vermeye
devam ediyorsun. İstediğimiz her şeye senin sayende
kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Bizlere helal ve
hayrolanı nasip et. Rızkımızın kefili sensin ve
buna bütün kalbimizle inanıyoruz, şükürler
olsun.
Bolluk ve bereket içinde, huzur ve mutluluklar
diliyorum…

mustafa

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.