Hz. Peygamber’imizin Sünneti ve Hadisi(13)
Enbiya 107: “Resulüm biz seni ancak âlemlere Rahmet olarak gönderdik.”
Ahzab 21: “Andolsun ki Resülullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”
Hz. Peygamber’in Şikâyeti
Furkan 30: “Peygamber der ki Ey Rabbim, kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terk ettiler.”
Enam 66: “Kur’an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki ben size vekil ve kefil değilim.
Sonuç şudur. Allah’ın Kur’an’dasıfatları, görevleri, yetkileri ve ahlakı anlatılan Peygamber lazım. Yoksa birilerinin anlattığı, içi hurafelerle ve hikâyelerle dolu olan, Kur’an’da anlatılan Peygamber modeline uymayan, Peygamber hayatı bize lazım değildir. Hz. Peygamber’in bütün gücüyle mücadele verdiği modelde Kur’an’da anlatılan Peygamber modelidir. Kur’an dışında anlatılanlar sadece hikâyedir.
Hidayet ve Islah
Yüce Allah’ımız insanı yaratırken hür irade vermiş, insana seçme ve seçmeme iradesi kararını vermiş, dileyenin dilediği kararı verip, hür iradesiyle istediği yolu seçme imkânı olduğunu kitabımız Kur’an’da açıklanmıştır.
Kur’an’ımız inanan insanların inanıp doğru yola ulaşmalarını sağlayan ilahi mesajdır. Bu, Allah’ımızın insanlar arasına hiçbir ayrım yapmadan, insanların hepsini açıkladığı doğru yola, daveti anlamına gelir. Kur’an’a uydukları takdirde tüm insanların hidayete erecekleri açıklanmıştır.
Allah’ımız bir insanın hidayete ermesi, doğru yolu bulması için Kur’an, Peygamber gönderdiğini açıklıyor. İnsanların akıl nimetiyle özgürce karar vermesini istiyor. Allah’ımızın Kitabımız Kur’an’ı insanlar ikna olsunlar diye her türlü misali verip, açık seçik her şeyi insan aklına uygun açıklaması iyi yolu, sapık yolu ayırıp şuna karar verirsen iyi, şuna karar verirsen kötü diye uyarması, insanın bu sonuca göre, ya hidayete ermesi ve ıslah olması veya kendi isteğiyle sorumluluğu özgür iradesiyle ortaya koyup hidayete ulaşamaması kendi elindedir.
Şöyle yanlış dua veya istek yapılıyor: “Allah hidayet versin, Allah ıslah etsin.” deniyor. Bu dua ve istek Kur’an’a ters ve aykırıdır. Eğer kişiye Allah hidayet verip, insan iradesi olmadan kurtarsa idi, hidayete kavuşanın veya sapıklığı seçenin hiçbir suçu ve sorumluluğu olmazdı. İnsan iradesi, özgürlüğü olmadan seçmediği bir şeyden ne diye sorumlu olsun?
Bakın şimdi, Allah, kullarından bir kısmına iman verecek, bir kısmına iman – hidayet vermeyecek; bir kısmını kurtarıp, bir kısmını da sapıklığa atacak. Sonra da kurtardığını mükâfatlandırıp cennete koyacak, bir kısmını da sapık oldular diye cezalandırıp cehenneme atacak. Böyle bir düşünceden Allah’a sığınırız. Bunu akıl sahibi insan kabul edemez.
Eğer seçici ve belirleyici Allah’ımız ise ne diye hür iradesini kullanmayan, seçip seçmemede kararı olmayanları cehenneme göndersin? Yani hidayete erenler veya hidayete eremeyenlerin hür iradeleri olmadığı için, bunda bir payları yoktur.
Beynimize yazdıkları, inandırdıkları, Allah hidayet versin, Allah ıslah etsin gibi dua ve istek doğru değil. Bunu da doğru değil deyince, biz kötü niyetle demiyoruz, Allah Hidayet versin diyoruz diyorlar. İşi Allah’ımıza bırakıp sorumluluğu atmış oluyorlar. İşte yanlış olan budur. Bu da bir avuntudur. Çünkü ayetler buna müsaade etmiyor. Bu ayetler yanlış anlaşılıyor.
Enam. 39 “Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.” Veya
Nahl. 37. “Resulüm Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların yardımcı-ları da yoktur.”
Yunus. 100. “Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O akıllarını kullanmayanları murdar inkârcı kılar.”
Bu örnek ayetler gibi daha çok ayet var. Ayetlere bakarsak Allah’ımız ayetleri yalanlayanların, akıllarını kullanmayanların, düşünüp öğüt almayanların yanlışta ısrar edenlerin hidayete eremeyeceklerini açıklıyor. Tercihlerini kötüye kullandıkları, hür iradeleriyle karar verdikleri için sapıttıklarını bildiriyor.
Biraz sonraki ayetlerde hidayeti seçenlerin kurtulacağı görülecek: Onun için hidayeti de sapıklığı da Ben yaratırım. Seçme ve karar verme hakkını da yine size Ben verdim. Fakat vereceğiniz karara karışmam diyor.