DİNİN KAYNAĞI NEDİR ?-17
Hz. Ömer Irak’a yolculuğa giden arkadaşlarına şöyle demiş: Siz öyle bir ülkeye gidiyorsunuz ki halkı arı uğultusu gibi Kur’an okurlar. Hadislerle onları meşgul etmeyin ve yollarını saptırmayın. (Hanbel Kitabu 1.Lel)
Şeddad, İbni Abbas’a Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı, diye sordu. O da: Sadece Kur’an’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı, cevabını verdi. (Buhari K.Fezailil Kur’an = Müslim K.fazailus sahabe =Ebu Davud K.Fiten= Tirmizi K.fiten)
Hz. Ali minberden şu hutbeyi okudu. “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip o hadisleri yok etsin, zira halkı helak eden olay, âlimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kur’an’ı terk etmeleridir.” (İbni Abdül Berr, Camiul Beyanil İlm)
Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolayı Ebu
Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle ve Kaab-ı Kirede dağlarına sürgün etmekle tehdit etmişlerdir. (Tahzirul Havas 10 Bölüm)
Hz. Ebu Bekir hiçbir şekilde hadis yazılımına müsaade etmemiş yasaklamış ve şu zorlu tavrını ortaya koymuştur.
“Allah’ın kitabı size yeter” demiştir. Hz. Ebu Bekir bakın ne biçimde davranmıştır.
“Ey insanlar! Allah Resulü bu âlemden göçmüştür. Şimdi siz ona mal ederek bazı sözleri rivayet ediyorsunuz. Sizden sonra gelecekler de çok daha fazla kuşku uyandıracak sözler söyleyebilirler. O halde en iyisi Allah Resulü’ne isnat ederek hiçbir söz, hadis söylemeyin. Size bir şey denilince ortada Allah’ın kitabı Kur’an var, onun helal dediği helal, haram dediği haram deyiverin.” (Zehebi Tezkire 1/3)
Şimdi tekrar soruyorum?
Dört büyük sahabiye methiyelerle övgü yağdıranlar uydurulan hadislere uymakla ve savunmakla başta Allah’a ve Kur’an’a, sonra Hz. Peygamber’e sonra da dört büyük sahabiye karşı gelmiş olmuyorlar mı? Niçin Allah, Kur’an, Peygamber, sahabiler dinlenmiyor da, aksi yapılarak adına da sevap ve takva deniyor?
Zaten hadis ilmiyle meşgul olan ve uydurma hadisleri çoğaltan ve yayılması için çalışanlar genellikle Müslüman olmayan çeşitli isimlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Avusturyalı İngiliz Dr. Alais Sprenger (ölümü 1893) sömürgeleştirdikleri Hindistan’da Delhi’de kurulan İslami İlimler Fakültesi Dekanlığı’na kadar yükselmiştir. Yine İngiliz casus Lavrence, Alfred Guilavme, İgnaz Goldziher, Şeyh Ahmet Rıza el Birelvi, Mırza Gulam, Ahmet Rıza Kadiyani ve bazılarıdır.
Luis Massignon’un şu itirafı kadar hiçbir söz bu felaketi açıklayamaz.
Onların her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir doğru şeye inanmıyorlar, derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun hale geldiler. (Edward Said Oryantalizm sayfa 5-7)