MEZHEPLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER-2
Din Kur’an olduğuna göre, dinimizi sadece Kur’an’dan öğrenmeliyiz. Sorunlarımızı Kur’an’ın bütünlüğü içinde düşünerek, konu ile ilgili ayetleri ele alıp çözümü ayetlerde aramalıyız. Kur’an’ın bir yerinde geçen bir konunun Kur’an’ın başka bir yerinde geçen konuyla çelişmeyeceğini unutmamalıyız. Kur’an’da yer almayan bir konunun dinde yeri olmadığı unutulmamalıdır. Kur’an’da yasaklanmayan bir şeyin helal olduğu, bu yapılacak işin ayrıca Kur’an’da aranmasına gerek olmadığı unutulmamalıdır.
– Kur’an’ı anlamak için aklın ve vicdanın en büyük yardımcımız olduğunu düşünmeliyiz. Çoğunluğun kabul ettiği dini değil de, Allah’ın belirlediği dini kabullenmeliyiz. Geleneği, töreyi, atalardan gelen din anlayışını çevrenin baskısını ve aklı, vicdanı baskı altında tutan görüşleri bırakıp, Kur’anla aramıza örülen duvarları yıkıp bizi yaratan Rabbimizin emrine sığınmalıyız. Çünkü Allah şöyle buyuruyor.
“Biz bu kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (16/Nahl 64)
“…Ayrıca bu kitabı da sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (16/Nahl 89)
İşte ayetler, Allah dinin hepsini Kur’an’da toplamıştır. Kur’an Allah’ın dinini eksiksiz bir şekilde, bütününü oluşturur. Allah’ın yanında Peygamber’i din koyucu kabul etmek Kur’an’a göre kabul edilmemiştir. Öyleyse nasıl olur da mezhepleri, tarikatları, şeyhleri, ulemayı din koyan, dini belirleyen unsurlar olarak görmek ve kabul etmek mümkün olur?
“O halde Resul’üm öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.” (88/Gaşiye, 21)
“Onlar üzerine bir zorba ve despot değilsin.” (88/Gaşiye, 22)
Demek ki, Kur’an’dan delillendirilmeyen her şey, dine ilavedir. Allah rahmeti sebebiyle haramları (yasakları) sınırlı tutmuştur. Ancak yapılmaması gerekenleri de haramlaştırmamış ve yasaklamamıştır. Bunları bizim irademize bırakmıştır. Her dini yasak kötüdür, yapılmaması lazımdır. Ama her kötü gördüğümüz şey de dinen yasak değildir. Mesela yasaklanan hırsızlık yapmak, kul ve kamu hakkını yemek kötüdür. Kur’an’da haramdır, yasaktır. Ama sigara içmek kötüdür, isabetli bir davranış değildir, yapmamamız gerekir, fakat dinen haramdır diyemeyiz. Beğenmiyorsak, bunu kullanmayız, dini bir etiket kullanıp da haram diyemeyiz. Üç beyazdan sakının, denir. Şeker, tuz, un. O zaman sağlığa zararlı olan her şey haramdır demek mi gerekir? Kimi hastaya göre et, bulgur, acı zararlıdır, bunlar haramdır prensibi olursa, o zaman din çok zor bir yapıya bürünürdü. Allah ne indirdiğini, neyin helal neyin haram olacağını bildiği için, kolaylık istemiş ve dini kolaylaş-tırmıştır. Yani Allah’ın Kur’an’da açıklamadığı şeylere haram diyemeyiz. Ancak aklımızı kullanarak içmeyebiliriz, yemeyebiliriz, yapmayabiliriz. Yine de Allah’ın Kur’an’da haram olarak açıklamadığı şeyler ne ise, onları da içimiz kabul ediyorsa tiksinmiyorsak, seviyorsak, yiyebiliriz. Şunu da unutmamak zorundayız. Bunlar dini bir etiketle, yani dine göre haram diyemiyorsak, aynı şekilde bunlar dinin tavsiye ettikleridir, sevap diyemeyiz.