Tasavvuf ve Tarikatçıların Peygamber Anlayışı-1

Bunda Hz. Peygamber’in insani varlığı garip bir şekilde oratdan kaldırılıyor. Şöyle ki Hz. Peygamber gider, yerini Nur Muhammed, ya da Hakikati Muhammediye denilen soyut bir anlayış alır. Gerçek Muhammed (as), tarihin, zamanın, bilginin, aklın konusu iken maalesef görünmeyen izlenmeyen zamansız, mekânsız, tarihsiz bir anlayışa başvurulmuştur. Böyle bir anlayış, yaşamış bir şahsiyet olan Hz. Peygamber’i bir ışığa dönüştürerek görünen, izlenen, uyulan bir konumdan görünmeyen, izlenmeyen, uyulmayan bir konuma getirilmiştir. Canım, olsun, bu düşüncede de art niyetli değil ki denilirse, bu yaklaşımı Hz. Peygamber’e duyulan sevginin büyüklüğü ile açıklamak mümkün değildir. Hz. Peygamber’i en çok seven sahabenin tavrı da ortada.

Eğer aşırı sevginin ifadesi doğru olsa idi, Hz. İsa’yı tanrı, ya da tanrı’nın oğlu olarak görenleri suçsuz görmek, gerekirdi. Böyle bir bahaneyi savunmayı kökten reddeden, Allah, Kur’an’da buna müsaade etmiyor. Böyle bir sevginin olmayacağını ve Hz. İsa’yı, bu konuma düşürmeyi, şirk sayıyor. Kur’an’ın Allah’a yüklediği, verdiği sıfatı, ne yazık ki, bu tasavvuf ve tarikat anlayışı, Hz. Peygamber’e yükleyip, vermede bir sakınca görmüyor. Kur’an’a göre

“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (24/Nur 35)

Tasavvufa ve tarikata göre “Hz. Muhammedin nur’u her şeyin kendisinden yaratıldığı kaynaktır.” (Elcili El insan 2/30 vd)

Kur’an’a göre “Allah hükümranlık makamının sahibidir ve varlıkları yaratır ve yönetir.” (10/Yunus 3)

Tasavvuf ve tarikata göre “Hz. Peygamber bütün yaratılmışlara hükümrandır.” (El Cili, el insan 2/ 45)

Pek çok kitapta vaazlarda yer bulan övünerek anlatılan “levlake levak lema halaktül eflak” “sen olmasaydın, olmasaydın sen, bu âlemi kesinlikle yaratmazdım ben” (Mustafa Necati Bursalı Alemlere Rahmet say. 12)

Buna birde kutsi hadis denmiş 18. Miladi asırda yaşayan Acluni’nin (hicri ölüm 1162) Keşfül Hafa adlı kitabı referans verilir. Keşfül Hafa’da şu yazılır: Sağani der ki uydurma sözdür. Hz. Peygamberden asırlarca sonra uydurulan bu hadisi Kutsi, hem Allah, hemde, Hz. Peygamber adına söylemiştir. Mustafa İslamoğlu Üç Muhammed sayfa 240

Kur’an’a göre Hz. Muhammed yiyen ve çarşıda gezen dolaşan bir peygamberdir. (17/ isra 93 = 18/Kehf 110 = 41/Fussilet 6)

Tasavvuf ve tarikata göre “Hz. Peygamber beşer kılığına girmiş bir nurdur.” (El Cilli, el insan)

Bu anlayış ne yazıktır ki, Hz. Peygamber’i ulaşılması ve anlaşılması mümkün olmayan bir masal kahramanı gibi anlatmakta, örnek alınmak yerine, sadece kendisine hayran olunan bir tiptir: Bu anlayışı, Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e sorsaydık, hangi anlayışı tercih edelim diye, kesinlikle tasavvuf ve tarikat anlayışının tam aksi bir Peygamber anlayışını, emrederdi. Bakın, böyle bir anlayış, insanı nelerden mahrum eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.