Sedef kontrol edilebilen bir hastalık
Herkesin sedefe yakalanabileceğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Abdullah Turasan, aile öyküsü, viral ya da bakteri kaynaklı enfeksiyonlar, yoğun stres ve sigara kullanımının hastalığa yakalanma riskini artırdığına işaret etti. Dr. Abdullah Turasan, uzun süre devam eden bir kronik bir hastalık olan sedefin doğru tedavi yaklaşımı ile kontrol edilebileceğini söyledi.
Kronik bir hastalık olan sedef sıklıkla saçlı deri, dizler, dirseklerde ortaya çıkıyor ve alevlenmeler ile iyilik dönemleri şeklinde devam ediyor. Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenme ve pullanmalar bulunan kızarıklıklar şeklinde kendini gösteriyor. Hastalığın belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye, hatta aynı kişide zaman içinde değişkenlik gösterebiliyor. Alevlenmeye neden olan etkenlere maruz kalmak ise hastalığın seyrini olumsuz etkiliyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Abdullah Turasan, hastalığın nedenine ilişkin yapılan araştırmalarda, bağışıklık sistemindeki bazı anormalliklerin önemli bir etken olarak gösterildiğini söyledi. Sedefin bulaşıcı olduğu düşüncesinin de yaygın ama yanlış bir kanı olduğunu hatırlatan Dr. Abdullah Turasan, hastalığın kesinlikle temasla bulaşma riskinin olmadığına işaret etti.
Ailede sedef varlığı en önemli risk
Herkeste sedef hastalığının gelişebileceğini söyleyen Dr. Abdullah Turasan, enfeksiyonlardan, yoğun strese, sigara kullanmaktan obeziteye kadar birçok faktörün hastalık için risk oluşturabildiğini belirterek şu bilgileri verdi: “Ailede sedef hastasının olması, en önemli risk faktörünü oluşturuyor. Anne ve babasında sedef olan kişinin riski ikiye katlanıyor. Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar da bir diğer etken. Bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin hastalanma eğiliminin daha fazla olduğu biliniyor. Özellikle de tekrarlayan enfeksiyonlar sedefin gelişimini hızlandırıyor. Ayrıca, yoğun stres bağışıklık sistemini etkilediği için riski artıran bir diğer önemli unsuru oluşturuyor. Sedef hastalığına bağlı plaklar cilt kırışıklıkları ve katlanma noktalarında gelişiyor. Bu nedenle de aşırı kilolu olan kişilerin sedefe yakalanma riski artıyor. Bir diğer önemli faktör, sigara kullanımı. Çünkü sigara sadece riski artırmıyor aynı zamanda hastalığın daha şiddetli seyretmesine neden oluyor.”
Duygusal şoklar hastalığı tetikliyor
Duygusal travmalar ve yoğun stres yaratan ortam ya da olaylardan, enfeksiyonlara kadar pek çok faktörün sedef hastalığının ortaya çıkmasında tetikleyici bir rol üstlendiğini belirten Dr. Abdullah Turasan, alevlenmeye neden olabilecek etkenler konusunda şu bilgileri verdi: “Yaşanan ani şoklar, iş değişikliği ya da çok sevilen birinin kaybı gibi yoğun sıkıntı ve üzüntü yaratan durumlar, sevgi eksikliği, gerginlik anne- çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı başlatabiliyor veya alevlendirebiliyor. Bunların yanında, diş çürüğü, bademcik iltihabı, idrar yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar, çarpma ve sürtme, kaşıma gibi zedelemeler ve aşırı alkol ve sigara kullanımı da hastalığı alevlendiriyor.”
Her hastanın tedavi yaklaşımı farklı
Sedef ortaya çıktıktan sonra onunla yaşanması gereken kronik bir hastalık olduğunu hatırlatan Dr. Abdullah Turasan, bu nedenle tedaviyi yönetmekte hastaların önerilen tedaviye uyumunun da son derece önem taşıdığına işaret etti. Aynı zamanda hastalığın ortaya çıkmasına neden olacak tetikleyicilerin de bilinmesi gerektiğini söyleyen Dr. Abdullah Turasan, hastalığın yayılım durumuna göre uygulanacak doğru tedavilerle diğer kronik hastalıklar gibi sedefi de kontrol etmemin mümkün olduğunu belirtti. Tedavi yaklaşımının genel olarak alevlenmeye neden olabilecek, ilaçlar, kaşıma, banyoda liflenme, kese yapma gibi davranışlardan kaçınmayla başladığını anlatan Dr. Abdullah Turasan, kişiden kişiye değişebilen tedavi süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: “Tedavide amaç alevlenmelerin önüne geçmek. Ancak tetikleyiciler kişiye göre değiştiğinden kontrolün sağlanabilmesi için sedefi neyin aktif hale getirdiğini bilmek gerekiyor. Tedavi yöntemi seçiminde ve süresinde hastalığın yaygınlığı, yerleşim yeri, tırnak ve eklem tutulumu gibi pek çok faktör etkili oluyor. Uygun ilaç tedavileri tek başına ya da birlikte kullanılabiliyor. Dirençli ve hastalığın daha yaygın olduğu durumlarda ise ilaç tedavisinin yanında fototerapi yönteminden de yararlanılıyor. Yanıt alınamayan hastalarda biyolojik ajanlar da kullanılabiliyor.” -İHA