AFV, AFFETMEK, BAĞIŞLAMAK.
Kuran’da afv olarak kullanılan, affetmek
ve bağışlamak, bir şeyi elde etmeye
yönelip niyetlenmektir. Yani
fazladan sevabı arttırmak, kötülük ve
çirkinlikten vazgeçip görmemektir. Afv,
Allah’ın Tanrılık niteliklerinden biridir.
Allah’ın güzel isimlerinden biri de AFFÜV
çok bağışlayıcı demektir. Allah,
Gafur günahları bağışlayıcı sıfatıyla birlikte
kullanır. Mesela şu ayetler, 4/ Nisa
43. “….Şüphesiz Allah çok affedici ve
bağışlayıcıdır.” 4/ Nisa 99. “ İşte bunları,
umulur ki Allah affeder, Allah çok affedici
ve bağışlayıcıdır.” Yine 22/ Hac
60. “ İşte böyle, her kim kendisine verilen
eziyetin dengi ile karşılık verir de,
bundan sonra kendisine bir tecavüz ve
zulüm olursa, emin olmalıdır ki, Allah
ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten
Allah çok bağışlayıcı ve affedicidir.”
Affetmek, Allah’ın emri olmakla birlikte,
zulme uğrayan bir kimsenin, buna karşılık
verme hakkını da vermiştir, yani
kötülük edene, ettiği kadarıyla karşılık
vermek, suç ve ceza dengesini korumak
gerektiğini de vermiştir. Burada
hem karşılık veriyor hem de affediyor
bu nasıl olur tezat değil mi denirse, bu
bir ruhsattır, insan bu ikisinden birini
seçebilir. Mesela öldürülen bir insanın
velisi varisleri öldüren insanı isterse öldürür,
ama isterse affeder de olduğu
gibi yine oruçlu bir insan yolcu ise
orucunu isterse yer, sonra tutar, ama
orucunu bozmaz tutarsa orucuna devam
eder, bu bir ruhsattır yani tercihtir
hangisini yaparsa onu yapması
uygundur bu imkanı Allah ona vermiştir.
Allah’ın affı, rahmetinin bir eseri
olarak sürekli işlemektedir. Mesela insan,
yapmadığı kötülükten, o kötülüğü
düşünse ve tasarlasa bile sorumlu
olmuyor, hatta yaptığı kötülüklerin bir
çoğu da affa uğruyor. Mesela: 7/ Araf
95. “ Sonra kötülüğü değiştirip yerine
iyiliği getirdik….” 42/ Şura 30. “ Başınıza
gelen herhangi bir kötülük, musibet
kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.
Bununla birlikte Allah çoğunu
affeder.” 42/ Şura 34. “ Yahut yaptıkları
yüzünden onları helak eder, bir
çoğunu da affeder kurtarır.” 42/ Şura 41.
“Kim zulme uğradıktan sonra hakkını
alırsa, artık onlara yapılacak bir şey
yoktur.” 42/ Şura 43. “ Kim sabreder ve
affederse şüphesiz bu hareketi yapılmaya
değer işlerdendir.” 35/ Fatır 45. “
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları
hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde
hiç bir canlı yaratık bırakmazdı. Ancak
Allah, onları belirtilmiş bir sureye kadar
erteliyor….”
Kuran, kötülüğe aynısıyla, fakat fazlaya
gitmeden karşılık vermeyi emreder.
Bu insana verilmiş bir haktır. Ancak
Allah bu hakkı verdiği insana affı kullanmasını
da tavsiye eder. 42/ Şura 40.
“ Bir kötülüğün cezası, ona denk bir
kötülüktür, kim bağışlar affederse ve
barışı sağlarsa, onun da mükafatı Allah’a
aittir, doğrusu Allah zalimleri sevmez.”
2/ Bakara 178. “ Ey iman edenler
öldürülenler hakkında size kısas farz
kılındı. hüre hür, köleye köle, kadına
kadın öldürülür. Ancak her kimin cezası,
öldürülenin velisi mirasçısı tarafından
bir miktar bağışlanırsa artık taraflar
hakkaniyete uymalı ve öldüren ona gereken
diyeti güzellikle ödemelidir. Bu
söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme
ve rahmettir. Her kim bundan sonra
haddi aşarsa muhakkak onun için elem
verici bir azap vardır.” Haksız aflarla
bir gün hürriyetime kavuşurum ümidiyle
verilen hapis cezaları hiç de caydırıcı
tedbir değildir. Affetme ve diyet
ölü sahiplerine ait bir haktır ve başkası
(devlet) bu cezayı bağışlayamaz. 7/
Araf 199. “ (Resulüm) Sen af yolunu tut,
iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.”