Anemi birçok hastalığın habercisi olabilir
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Zahide Karaca, aneminin basit bir beslenme yetersizliğinden kaynaklanabileceği gibi kanser gibi ölümcül bir hastalığın da ilk işareti olabileceğine dikkat çekerek, gerekli tedavi ve takiplerin yapılabilmesi için hasta tarafından da ciddiye alınması gerektiği uyarısında bulundu.
Anemi, yani bilinen adıyla kansızlık toplumda en sık görülen kan hastalıklarının başında geliyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’ini etkileyen bu sorun kırmızı kandaki oksijen taşıyan hemoglobin proteininin farklı nedenlerle azalması sonucu ortaya çıkıyor. Kendini sürekli yorgun hissettiğini söyleyen bir kişi için çevresinin de ilk aklına gelen durum şüphesiz anemi, yaygın kullanılan ismiyle kansızlık oluyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Zahide Karaca, onlarca sebebi olmasına karşın ülkemizde en sık demir eksikliğine bağlı aneminin görüldüğünü ifade ederek, “Aslında bu durum, kan miktarındaki azalmadan değil, kanımıza kırmızı rengini de veren alyuvarlarımızın içindeki oksijen taşıyan hemoglobin proteininin miktarının azalmasından kaynaklanıyor. Bununla birlikte, nedeni ne olursa olsun mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Aksi taktirde vücut, ‘hipoksi’ denilen oksijen yetersizliği sorunu yaşıyor ve dokuların ihtiyacı olan oksijen gidemediği için bütün organlar zorlanıyor. Hemoglobin yapımında gerekli 3 besinsel faktör bulunuyor. Bunlar, demir, B 12 vitamini ve folik asit. Bu üçünden birinin olmaması durumunda hemoglobin yapılamıyor. Ancak bu değerler tamamen normalken de kansızlık oluşabiliyor. Kan yapım organı olan kemik iliğinin yeterli çalışmaması ya da hatalı üretim yapması, kanın damar içinde parçalanması ya da bir yerden kan kaybı sonucu anemi ortaya çıkabiliyor. En sık görülen demir eksikliği anemisi özellikle doğurganlık çağındaki kadınları etkiliyor. Lohusalık ve hamilelik döneminde de sık rastlanıyor. Bununla birlikte yetersiz, tek yönlü beslenme gibi beslenmede yapılan bazı yanlışlar da risk oluşturabiliyor. Örneğin besinlerle alınan C vitamini demir emilimini artırırken, kalsiyum ve aşırı çay tüketimi emilimin azalmasına neden oluyor. Dolayısıyla demir ihtiyacını giderecek kadar dengeli beslenen bir hastada bile beslenmeyle ilişkili bu tarz yanlışlar nedeniyle demir emilimi engellenmiş olabiliyor” diye konuştu.
En çok merak edilen noktalardan birinin ise kanser ve anemi arasında bir ilişki olup olmadığını belirten Uzman Dr. Karaca; “Hastanın fizik muayenesinde hekim tarafından lenfadenopati, karaciğer ve dalak büyümesi gibi bazı bulgular tespit edilmesi halinde, hastada ateş, gece terlemesi, kilo kaybı gibi eşlik eden başka şikayetler varsa kanserden şüphelenip araştırılması gerekir. Ayrıca, erişkin erkek hasta ya da menopoza girmiş kadınlar gibi kansızlık olması beklenmeyen hasta grubunda da kansızlık saptanması bu konuda şüphe uyandırabiliyor” dedi.
“En sık belirtisi halsizlik ve çabuk yorulmadır”
Aneminin ne kadar hızlı geliştiyse o kadar çok bulgu verdiğini söyleyen Uzman Dr. Zahide Karaca, “Özel gruplarının dışında her türlü anemide ortak bulgular görülüyor. En sık belirtisi halsizlik ve çabuk yorulmadır. Kansızlık derinleştikçe nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi, baş ağrıları, bayılma ve şok gibi daha ciddi bulgular gelişebilir. Bununla birlikte, demir eksikliğinde saç dökülmesi, tırnaklarda kolay kırılma yapısal değişiklikler, dudak kenarlarında çatlaklar görülebilirken, B 12 eksikliğine bağlı kansızlıkta el ayak parmaklarında uyuşma ve karıncalanma hissi, uyuşukluk, unutkanlık olabiliyor” ifadelerini kullandı.
Hastalığın mutlaka tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Uzman Dr. Karaca sözlerini şöyle bitirdi:
“Hastalık tedavi edilmezse vücut, ‘hipoksi’ denilen oksijen yetersizliği sorununu yaşıyor ve dokulara gitmesi gereken oksijen gidemediği için bütün organlar zorlanmaya başlıyor. Demir eksikliğine bağlı anemi uzun sürdüğünde, iş yükünün artmasına bağlı olarak kalpte büyüme ve kalp yetmezliği gelişebiliyor. Bununla birlikte akciğerler de zorlandığı için nefes darlığı da gelişebiliyor. Ayrıca, dokular ihtiyaç duydukları oksijeni alamadıkları için tüm iç organlar ve kaslar yoruluyor. Hastanın ayrıntılı fizik muayenesi, bulgular ve şikayetler eşliğinde yapılan kan sayımı (CBC) değerlendirmesi ile kolayca tanı konması mümkün olabiliyor. Tedavide genellikle ağızdan alınan demir takviyesi ya da diğer vitaminlerin takviyesi yeterli. Fakat derin kansızlık varsa, hastanın şikayetleri çok yoğun ve kansızlığa bağlı vücutta bazı bulgular ortaya çıkmaya başlamışsa ya da ağızdan alınan takviye ile yeterli cevap alınamıyorsa damardan tedavi de verilebilir.”