BAĞIMSIZLIK, SADECE TÜRK MİLLETİ’NİN KARAKTERİDİR
Çocukluktan itibaren kahramanlık destanlarıyla büyümüş insanlarız. Yaşımız kaç olursa olsun, daima Türk Milleti’nin kahramanlık öyküleri, savaş destanları, Türk Komutanların yüksek askeri dehasını bize anlattılar. Yeri geldi Alparslan olduk, yeri geldi Metehan, bazen Fatih gibi hissettik kendimizi, bazen Mustafa Kemal… Savaşmayı, yurdumuzu korumayı masallardan değil ecdadımızdan öğrendik. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da… Küçücük bir çocuken bile, bizler yaşındakilerin cepheye gidişlerini işittik. Bildik ve sahip çıktık her karışı şehit kanıyla sulanmış bu cennet vatana.
Bir gün biri çıksa ve içimizden birine dese ki: “Ülkenizde savaş olacak ve sizler terk edip gideceksiniz.” Sanırım hepimiz ağız dolusu güleriz. Bu toprakları bırakacak bir vatan evladı dahi olduğunu sanmıyorum. Ne de güzel diyor ya eskiler: “Savaş, Türk’ün düğünüdür!” Güle oynaya gideriz herhalde cephelere. Bir de sanırım altın kafese konulup ille de vatanım diyen o bülbül, bizim ırkımızı temsilen söylenmiş gibi düşünüyorum.
Şimdi kaynayan bu coğrafyayı ve savaştan kaçan kocaman adamları gördükçe içim parçalanıyor. Çok kızıyorum, beni yanlış anlamayın acıyamıyorum onlara. Toprakları böylesine zaptedilmişken kendilerini sahillerde nargile içen insanlar olarak yaşamaya layık görüyorlarsa ben onların bu topraklarda yaşaması fikrine şiddetle karşıyım. Bugün ülke toprağına, bizim ‘namus’ diye nitelendirdiğimiz değere sahip çıkmayanın burada işi ne?
Hepsi güçlü, kuvvetli insanlar. Yani en azından öyle gözüküyorlar. Bazen bakıyorum kavga ediyorlar. Ellerinde satır, sopa. Bellerinde bıçak. Madem böylesine savunabilecek durumdasınız kendinizi, neden gidip ülkenizin bağımsızlığı için bu mücadelenin içinde olmuyorsunuz? Biz Türk Milleti olarak kendi topraklarımızdan başka bir yerde yaşayamayız. Hele ki o ülkenin insanları bizi böylesine istemez gözlerle bakarken… Bazen düşünüyorum da Suriyeli insanları altın kafese koysak “ille de Türkiye” diyecekler gibime geliyor.
Açık söylemek gerekirse yıllar boyu ataların mücadele verdiği bu topraklarda Türkçe’den başka diller işitmek benim kanıma dokunuyor. Arapça bir şeyler konuşup gülebiliyorlarsa, bağımsızları için şehadete de koşabilirler.