BİR İNSANI ALİMİ DİN BÜYÜĞÜNÜ NASIL RAB EDİNİRİZ
5/Maide 63, “Din adamları ve alimleri onları/insanları günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten men etselerdi ya. İşledikleri fiiller ne kötüdür.” 3/Ali İmran 187, “Allah, kendilerine kitap verilenlerden, Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, Onu gizlemeyeceksiniz diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, Onu az bir dünyalığa değiştiler, yaptıkları alış veriş ne kadar kötüdür.”
Bu konuya bir misalde hadisten verelim. Rivayete göre, “Adiyy b. Hatim boynunda altından bir haç bulunduğu halde Peygamberimizin huzuruna varır. Peygamberimiz buda ne oluyor ey Adiyy, şu putu üzerinden at dedi ve 9/Tövbe 31, “Yahudiler Allah’ın yanında bilginlerini/alimlerini hahamlarını, Hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesihi/İsa’yı rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emir olundu, Allah’tan başka tanrı yoktur, Allah bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” Ayetini okurken dinledim ve bende Peygambere dedim ki, onlar bunlara ibadet etmiyorlardı dedim. Peygamber buyurdu ki, Allah’ın haram kıldığına helal derler, sizde onların dediğini yapar mıydınız bede evet dedim işte bu anlara ibadettir ve şirk, ortak koşmak budur buyurdu.” (Tirmizi Tefsir 9, 10) “ Onlar size istediklerini helal, istediklerini haram diyorlar ve sizlerde onlara uyuyordunuz dedi bende evet dedim. İşte bunu yapınca onları rab edinmiş oluyorsunuz dedi.” (Zemahşeri, Keşşaf II, 185, 186) olay budur.
10/Yunus 15, “Onlara/insanlara ayetlerimiz açık, açık okunduğu zaman öldükten sonra bize kavuşmayı beklemeyenler, ya bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştiremem benim için olacak şey değildir. Ben bana vahiy olunandan başkasına uymam, çükü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.” Kuranın geldiği devirde kendi kafalarına göre din isteyenler veya Allah’ın hükümlerinin kendi arzu ve heveslerine göre değiştirilmesini isteyenler olmuştu. Zamanımızda da, Allah’ın, Kuran’ındaki hükümlerini beğenmeyen, hükümsüz sayan, ayetlerden haberi olmayan ve şu mezhebe göre bunun hükmü şudur, alan alim, falan ulema bunu şöyle açıklamış, şu tarikatın ve cemaatin bu konuda görüşü şudur demek bu ayetlere aykırıdır. Peygamberler ve Peygamberimizde dahil bu ve benzeri ayetlere göre hiç kimsenin Kuran hükümlerini değiştirme ve Allah’ın vahyi dışında görüş belirtme hakkı ve yetkisi yoktur. Hep böyle söylüyorlar, sen ne diyorsun, onlar ne diyor, hanginize inanalım diye sorulabilir cevabını bu ve benzeri ayetlerde bulacağız ve doğruyu eğriyi buradan ölçeceğiz Ayette Peygamberimizin kendisine vahiy edilene uyması görevi varken bize ayrı bir din mi emrediliyor hayır, bize de aynı Vahye/Kuran’a uymamız isteniyor. Şimdi sünnet, sünnet diye bağırıp çağıranlar, işte Peygamberimizin sünneti, neymiş Peygamberimiz Kuran’a uymak zorundaymış, Peygamberimiz uyunca/yapınca sünnetmiş, peki ya bize ne oluyor, biz niçin Kuran’a ve sünnete uymuyoruz. Nerede uydurma sözler tavırlar varsa onlara uyuyoruz ve uymamızı istiyorlar ve zorluyorlar. Yapmazsan kınıyorlar, dinsiz diyorlar, baskı yapıyorlar, elerindeki siyasi kuvveti güç olarak kullanıyorlar.
Birilerinin dostluğunu, takdirini kazanmak ve yaranmak için Allah’ın vahyine bakmadan şu mezhebe,alime,tarikata, cemaate göre fetva verip konuşanlar, ahrette pişman olacaklar ama iş, işten geçmiş olacak, zararını kötü bir şekilde ödeyeceklerdir.