BİR İNSANI, ALİMİ, DİN BÜYÜĞÜNÜ NASIL RAB EDİNİRİZ? -4
2/Bakara 167, “Kötülere uyanlar şöyle derler ah keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsa da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık. Böylece, Allah, onlara işlerini pişmanlık ve üzüntü olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.” 14/İbrahim 21, “Kıyamet gününde, hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve zayıflar/uyanlar o büyüklük taslayanlara/uyduklarına diyecekler ki, biz sizin tabilerinizdik. Şimdi, siz, Allah’ın azabından herhangi bir şeyi/günahı bizden savabilir misiniz? Onlar/uyulanlar da, diyecekler ki, ne yapalım, Allah bizi hidayete/kurtuluşa erdirseydi biz de sizi doğru yola iletirdik. Şimdi, sızlansak da sabretsek de, birdir/değişmeyecektir. Çünkü, bizim için, sığınılacak bir yer yoktur.” 14/İbrahim 22 Hesap görülüp iş bitirilince, şeytan diyecek ki, şüphesiz Allah size gerçek olanı vaat etti, ben de size vaat ettim, ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu, ben sadece sizi inkara çağırdım, sizde benim davetime hemen koştunuz. O halde, beni kötülemeyin, kendinizi kötüleyin. Ne ben, sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Şüphesiz daha ben, beni Allah’a ortak koşmanızı ret ettim. Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.” Allah daha neyi açıklayacak ayet gayet açık ve net uyarırken, Allah’la ayaklaşıp inat edenler, bu kadar insan yanlış mı diyenler, bakın işte bunlar yanlışmış, birileri insanları şirke, ortak koşmaya ve cehenneme götürüyormuş, niçin kanıyorsunuz, aklınızı çalıştırmıyorsunuz, zararı siz ahrette göreceksiniz.
33/Ahzab 67, “Ey Rabbimiz, biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da, onlar bizi yolan saptırdılar derler.” 33/Ahzab 68, “Rabimiz onlara/bizi saptıranlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanetle rahmetinden kov.” Uyulanlarla uyanlar, ahrette birbirlerine düşüp itiraz edecekler ve bakın neler olacakmış. 34/Sebe 32, “Büyüklük taslayanlar/uyulanlar, zayıf sayılanlara/uyanlara kıyamet gününde şöyle diyecekler, size hidayet geldikten sonra, sizi doğru yoldan biz mi çevirdik? Esas suçu siz yapıyordunuz.” 34/Sebe 33, “Zayıf sayılanlar/uyanlar da büyüklük taslayanlara/uyulanlara, hayır gece, gündüz işiniz tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah’ı inkar etmemizi, Allah’a ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz derler. Artık azabı gördüklerinde, için, için yanarlar, Bizde o inkar edenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar.” Daha çok ayetler var.
Bazı menfaat peşinde giden insanlar, çevresindeki insanları mideden, şehvetten, zihin ve gönülden teslim alıp, akıllarını kiralayarak, kendilerine kul etme kurnazlığını yapıyorlar. Bir, menfaat yeri, kurmuşlar ve insanları o menfaat yerine zorlamaktadırlar. O menfaat yerine gelenleri cennetlik ilan edip, menfaat yerine gelmeyenleri ise asi ilan etmektedirler. O menfaat yerlerinde insanların iradeleri, akılları, sorgulamaları, İslam dışı anlatımları ile ellerinden alınmaktadır. Buna verilecek pek çok misal var tabiî ki hepsini burada belgelemek mümkün değil, meraklıları tarikatları anlatan bütün kitaplara baktıklarında görüp okuyabilirler. Bir tanesinden kısa bir alıntı vererek bilgilendirelim.
“…Darda kalan sufiler, yetiş ya gavs diye gavsa sığınırlar, gavs, yardım isteyene yardım elini uzatır. Abdulkadir Geylani en büyük gavs unvanına sahiptir… Bunlardan başka, sayıları bir rivayette sekiz, bir rivayette kırk olan nüceba ile sayıları on yada üç yüz olan nükeba denilen ve insanların iç dünyalarından haberdar olan şahsiyetler vardır. genel olarak gayb erenleri diye anılan bu hak dostlarının makamı boş kalmaz, ölenin yerine kendisinden sonraki yükseltilir.” (Hasan Kamil Yılmaz, Altınoluk Aralık, 1995 sayısından nakil) isteyenler bu sayıyı bulur ve daha ne şirk sözlerle karşılaşırlar görürler. Şimdi, soru şu, Sığınılan ve yardım istenilen varlık, Fatiha suresi 4. Ayete göre, “Yalnız sana kulluk eder, YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ/BEKLERİZ” Allah için elinizi vicdanınıza koyup düşünün bu ayete ve daha pek çok ayete ters düşmüyor mu ve böyle inanmak Allah’ın vasfını, sıfatını insanlara vermek değil de nedir? İnsanın iç dünyalarını insanlar nasıl bilebilirler bu gayb değil mi? gaybı sadece Allah bilmez mi? yetiş ya gavs, yetiş ya şeyh, yetiş ya kutup ve benzerleri. Peki bu yetki ve gücü kim kullanır, sadece Allah, bu gibi düşünce ve anlatımlar ayetlere terstir. Şimdi bir soru da sizin için soralım? BU adamlar Kuran’daki bu ayetleri bilmiyorlar mı? Bunun bir cevabı var, bizim elimizdeki Kuranla onların elindeki Kuran aynı değil mi? Biz aynı Kuran olduğunu iddia ediyoruz ve diyoruz ki, ya kasıtlı okumuyorlar ve okutmuyorlar, yada bilmiyorlar. Biz bildiklerine inanıyoruz ve şunu tekrarlıyoruz, bu gibi düşüncelerin ve projelerin arkasında İslam düşmanları var ve parasal kaynakları da onlar tarafından sağlanmaktadır. İslam’ın yasakladığı hiç bir şey meşru olmaz ve gösterilemez. Bu bütün insanlığa İslam’ın duyurusudur.