BİR İNSANI NASIL RAB EDİNİRİZ? – 9 –

 

 

 

 

 

 

33/Ahzab 67, “Ey Rabbimiz, biz
reislerimize ve büyüklerimize uyduk
da, onlar bizi yolan saptırdılar derler.”
33/Ahzab 68, “Rabimiz onlara/
bizi saptıranlara iki kat azap ver ve
onları büyük bir lanetle rahmetinden
kov.” Uyulanlarla uyanlar, ahrette
birbirlerine düşüp itiraz edecekler
ve bakın neler olacakmış. 34/Sebe
32, “Büyüklük taslayanlar/uyulanlar,
zayıf sayılanlara/uyanlara kıyamet
gününde şöyle diyecekler, size hidayet
geldikten sonra, sizi doğru
yoldan biz mi çevirdik? Esas suçu
siz yapıyordunuz.” 34/Sebe 33, “Zayıf
sayılanlar/uyanlar da büyüklük
taslayanlara/uyulanlara, hayır gece,
gündüz işiniz tuzak kurmaktı. Çünkü
siz daima Allah’ı inkar etmemizi,
Allah’a ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz
derler. Artık azabı gördüklerinde,
için, için yanarlar, Bizde
o inkar edenlerin boyunlarına demir
halkalar takarız. Onlar ancak
yapmakta oldukları günahları yüzünden
cezalandırılırlar.” Daha çok
ayetler var.
Bazı menfaat peşinde giden insanlar,
çevresindeki insanları mideden,
şehvetten, zihin ve gönülden
teslim alıp, akıllarını kiralayarak,
kendilerine kul etme kurnazlığını
yapıyorlar. Bir, menfaat yeri, kurmuşlar
ve insanları o menfaat yerine
zorlamaktadırlar. O menfaat
yerine gelenleri cennetlik ilan edip,
menfaat yerine gelmeyenleri ise asi
ilan etmektedirler. O menfaat yerlerinde
insanların iradeleri, akılları,
sorgulamaları, İslam dışı anlatımları
ile ellerinden alınmaktadır. Buna
verilecek pek çok misal var tabiî ki
hepsini burada belgelemek mümkün
değil, meraklıları tarikatları anlatan
bütün kitaplara baktıklarında görüp
okuyabilirler. Bir tanesinden kısa bir
alıntı vererek bilgilendirelim.
“…Darda kalan sufiler, yetiş ya
gavs diye gavsa sığınırlar, gavs,
yardım isteyene yardım elini uzatır.
Abdulkadir Geylani en büyük
gavs unvanına sahiptir… Bunlardan
başka, sayıları bir rivayette sekiz,
bir rivayette kırk olan nüceba ile
sayıları on yada üç yüz olan nükeba
denilen ve insanların iç dünyalarından
haberdar olan şahsiyetler vardır.
genel olarak gayb erenleri diye
anılan bu hak dostlarının makamı
boş kalmaz, ölenin yerine kendisinden
sonraki yükseltilir.” (Hasan Kamil
Yılmaz, Altınoluk Aralık, 1995
sayısından nakil) isteyenler bu sayıyı
bulur ve daha ne şirk sözlerle
karşılaşırlar görürler. Şimdi, soru şu,
Sığınılan ve yardım istenilen varlık,
Fatiha suresi 4. Ayete göre, “Yalnız
sana kulluk eder, YALNIZ SENDEN
YARDIM DİLERİZ/BEKLERİZ” Allah
için elinizi vicdanınıza koyup düşünün
bu ayete ve daha pek çok
ayete ters düşmüyor mu ve böyle
inanmak Allah’ın vasfını, sıfatını insanlara
vermek değil de nedir? İnsanın
iç dünyalarını insanlar nasıl
bilebilirler bu gayb değil mi? gaybı
sadece Allah bilmez mi? yetiş ya
gavs, yetiş ya şeyh, yetiş ya kutup
ve benzerleri. Peki bu yetki ve
gücü kim kullanır, sadece Allah, bu
gibi düşünce ve anlatımlar ayetlere
terstir. Şimdi bir soru da sizin için
soralım? BU adamlar Kuran’daki bu
ayetleri bilmiyorlar mı? Bunun bir
cevabı var, bizim elimizdeki Kuranla
onların elindeki Kuran aynı değil
mi? Biz aynı Kuran olduğunu iddia
ediyoruz ve diyoruz ki, ya kasıtlı
okumuyorlar ve okutmuyorlar, yada
bilmiyorlar. Biz bildiklerine inanıyoruz
ve şunu tekrarlıyoruz, bu gibi
düşüncelerin ve projelerin arkasında
İslam düşmanları var ve parasal
kaynakları da onlar tarafından
sağlanmaktadır. İslam’ın yasakladığı
hiç bir şey meşru olmaz ve gösterilemez.
Bu bütün insanlığa İslam’ın
duyurusudur.

#kemalyavuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.