BİR KEZ DAHA GÖRDÜK Kİ..
Son dönemde yaşadığımız güncel olaylar çerçevesinde bu hafta ulus devlet, kimlik,kollektif bilinç, toplumsal hafıza kavramlarıyla bezeli bir yazı yazdım. Ulus devlet dünya ülkelerinde ne sürat ve suretle yaratıldı bizim toplumsal kökenlerimiz ve kimliğimizin oluşmasındaki temel faktörler bu paralelde nasıl oluştu birer birer hatırlıyalım.Ulus devlet kavramı Fransız ihtilaliyle başlayan aydınlanma süreciyle ilintili şekilde tüm dünyaya yayılmıştır. İhtilal sonrası baskılar üzerine çeşitli ülkeler kendi kimlik ve milli bilinçleri çerçevesinde kültürel ,simgesel,dinsel bütün varlıklarıyla milliyetçilik akımınında etkisiyle uluslaşma yoluna gitmiştir.Uluslaşma bugün kurulan bir devletin hemen ulus haline gelmesi anlamı taşımaz bu kurulan devletin temelleri toplum hafızasında zaten mevcut olan geçmiş yaşantı, gelenek görenek vs bütün toplumsal hayatı aslında bir amaç çerçevesinde bir araya gelmiş olan topluluğun temeli yani her şey ulus devleti oluşturur ve tarihte bir çok ulus devlet bu şekilde kurulmuştur, bu oluşum devlet mercileriyle,topluma mal olmuş aydın kesimin çabalarıyla, eğitim sisteminde yapılan değişikliklerle topluma aktarılır.Kendi tarihimize baktığımızda da milli kimliğimizin var olan inşasının bugüne tasarlanarak getirildiğini görmek mümkündür Türk Tarih Tezi ile Atatürk Türk toplumunu geçmiş kökenleriyle birlikte ortak paydada buluşturmuş ve esas toplum-devlet ilişkisini bu teze dayandırmıştır buna en güzel örneklerinden biri ise Türk Kara kuvvetlerinin kuruluş tarihinin Osmanlıda da Yeniçeri ocağının kuruluş tarihi sayılması (m.ö 209) olacaktır.
Avrupa ülkelerini sürecin devamında incelediğimizde ise ulus devlet kavramının içinden milliyetçiliğin önemini yitirmeye ve daha çok refah devletine doğru yurttaş odaklı bir devlet -birey ilişkisi görmek mümkün olmuştur daha açacak olursak bireylerin mutluluğunun önemine vurgu yapılmaktadır Avrupa ülkelerinde yani ihtiyaçlar milli kimliğin önüne geçmiştir,oysa Türkiye’de böyle durumlara rastlamayız çünkü bizim toplumumuzda toplumsal kimliklerimiz tam olarak oluşmuştur. Toplumsal kimlik bireyin gözünde öteki, diğerleri şeklinde nitelendirdiği gruplardır. Kültürel olarak sağlam temellere sahip bir toplumda yetişmiş olmamız bizlerde öteki’ne karşı zaman zaman aşırı uçlarda duygular yaşamamıza sebep olabilir tarihsel anlatımlar mit’ler bizleri toplumsal bir olay karşısında hemen tepki verir hale de getirebiliyor zaman zaman işte tam bu süreçte kolektif bilinçten bahsetmekte fayda var oldukça sıcak kanlı insanlardan oluşan toplumumuzda olaylar karşısında birden tepkiler veren insanlara sık sık rastlıyoruz fakat nedense toplumsal hafıza dediğimizde kimse pek konuya girmek istemiyor mesela İstanbul depremi, Maden kazalarında hayatını kaybeden işçiler gibi bir çok kötü hatıra ve olaylar karşısında hemen bastırma unutma, durumun üzerine gitmeme gibi davranışlar sergileyebiliyoruz fakat toplumsal kimliğimiz sağlam şekilde kurulmuş olması toplumda oluşan çatlakları çok kısa sürede kapatıp toparlanmamızı sağlar dolayısıyla Türk Tarih tezi kültürel kimliğimizin sağlam oluşuna sebep olmuştur. En son yaşadığımız Afrin olaylarında ise Türk gençlerinin silahlı kuvvetlere başvurarak askere alınmak istemeli taktire şayan bir davranış olmuştur. Ne mutluluk verici bir hadisedir ki toplumca yaşadığımız bunca olaylar sırasında kenetlenme davranışı sergileyebiliyoruz ve ne mutlu ki bizler bu topraklar doğup büyüyüp aynı kültürü aynı duyguları aynı anda yaşayabiliyoruz ve belki de Dünya ülkeleri içinde en çok toplumsal çalkantı ve sıkıntıları yaşayan ülkelerin arasında olsak dahi her zaman ortak payda da buluşarak hep birlikte sorunların üstesinden gelebiliyoruz. Toplumca genellikle karamsar olsak da her zaman birlik içindeki toplumsal bilincimiz bizleri her zaman ayakta tutacaktır…
PSİKOLOJİK DANIŞMAN SEBİHA ERGÜN #kayseridengepsikolojikdanışmanlık #sebihaergün