ÇİFTÇİ, ÜRETTİĞİNİ SATAMAZ SATTIĞINI ALAMAZ OLDU
“Türkiye’nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.”diyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk…
Peki, herkesten daha çok saygıyı hakkeden köylülerimizin ürettiği ürünlerin üç kuruşa heba edilmesine neden göz yumuluyor?
MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, çiftçinin bitme noktasına geldiğini ve bu durumdan içinin yandığını söyledi. Sayın Vekil, milyonlarca çiftçinin sesi oldu. Bir çiftçi ailenin çocuğu olarak çiftçilerimiz için içimiz yanıyor.
Sağlıkçılar hormonlu gıdalardan uzan durun diye bas bağırdı. Ama organik tarım yapan köylünün ürünlerini çöplere atmasına seyirci kalınırken Batı’nın genlerimizi bozmak için ürettiği her türlü zararlı gıda bizlere cazip gösterilerek satıldı.
Şehirler şöyle güzel böyle güzel dediler. Köylüyü göç ettirdiler şehre. Sonra üretim azaldı kaldık Avrupa’nın eline. Sonra köylere teşvik projeleri kapsamında şehre göç ettirdiğimiz insanları tekrar köylere göç etmeye zorladık.
Batı hayranlığı başımızı fazla döndürmüş olmalıydı ki sanırım köylü köyde mi kalsın şehirde mi kalsın karar da veremedik. Köylü köyüne döndü. Şehirli evinde kaldı.
Köylü gece gündüz demeden üretti… üretti.. Ama satamadı. Sattığını ise marketten alamadı. Nasıl mı?
Domates alındı 1 TL’ye markette manavda satıldı 3 TL’ye. Birileri yine çiftçinin üzerinden adam olurken çiftçinin hayalleri yine kaldı başka bahara..
Sadece domates değil, Karadeniz’de çay ve fındık üreticisi, Karaman’da şeker pancarı üreticisi, Manisa’da, Balıkesir’de domates üretici….Ege’de zeytin üreticisi. Hepsi sesini duyurmaya çalışıyor. Zeytinyağı alındı 15TL’ye satıldı 30 Tl’ye…
Hatta çiftçi organik tarım yaparak ülke sağlığına da katkıda bulunurken kendi sağlığından oldu. Üretti sattı ama bir de borçlu çıktı. Çünkü gelirler gideri karşılamadı. Çiftçi yine soğukta sıcakta çalıştığıyla kaldı.
Yetkililer açıklama yapıyor, “ Tarımda son 10 yılda kaliteyi yükselttik.”
Kalite derken çiftçinin ürettiğini bir alıp üç katına satılması mı yoksa köylüyü konar göçer hale getirmek mi?