Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli açıklamalar…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar’da toplu açılış törenine katıldı. Törende Erdoğan’ın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can da hazır bulundu.
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisinin de Üsküdar’da yaşadığını hatırlatarak, bu nedenle ilçedeki gelişmeleri yakından takip ettiğini söyledi.
Konuşmasında AK Parti belediyeciliğini anlatarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) eleştiren Erdoğan, “20 yıl önceki Üsküdar’ı hatırlayın. Neydi buraların hali? Nerelerden nerelere geldi. Bunun adı AK Parti belediyeciliğidir. Bu CHP belediyeciliğine benzemez. AK Parti belediyeciliğinde hizmet var, orada temizlik var, mimari noktada sanat var. Temizlik dedim işte Ümraniye. Hatırlıyorsunuz o çöplüğün patlamasını. Kim vardı o zaman? CHP’li belediye vardı. 39 vatandaşımız orada öldü. İstanbul bu CHP’ye bunun hesabını nasıl sorduysa, 31 Mart’ta da sormayacak mı? Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Bu CHP’nin bizim insanımıza yaptığı zulmü babalarımızdan çok dinledik. Nüfus cüzdanlarını babalarımız bize gösterirdi. O günleri hatırlayanlar var burada” diye konuştu.
Millet Kıraathaneleri projelerine yönelik eleştirilere yanıt veren Erdoğan, “Dediler ki ‘kumarhane açacak.’ Çünkü bunların meşrebi bu. Çünkü bunlar o kumar kağıtlarıyla o okey masalarındaki tuğlalarla yatıp kalkarlar. Onun için kütüphane nedir, kıraathane nedir bunlar anlamaz. Bak ey CHP, kıraathane okuma evidir. Biz gençlerimizi o kötü alışkanlıklardan çekelim bu millet kıraathanelerinde gelsinler oralardaki kitaplardan alsınlar okusunlar. Ne devlet, ne belediyeler bunu bir lütfu olarak yapmıyor. Bu milletin bize verdiği görevdir. O hizmeti yerine getiriyoruz. Bir lütuf değil. Daha önce Bağlarbaşı’nda da bir Newmekan projesi hayata geçirilmişti. Nakkaştepe Millet Bahçesi 50 bin metrekarelik alanı ile İstanbul’un nadide dinlenme mekanlarından biri olmaya aday. Anne baba çocuklar hep birlikte o millet bahçesinden boğazı seyredecekler. İnşallah şimdi Atatürk Havalimanı’nın olduğu yeri de millet bahçesine çeviriyoruz. Şu andaki kapalı alanları fuar merkezi haline getiriyoruz. Yine uygun bir pisti de yine tekli iniş kalkışa çeviriyoruz” şeklinde konuştu.
“CHP zulmünden her yeri kurtaralım”
Vatandaşlara yerel seçimler için çağrıda bulunan Erdoğan, “Bu seçime Cumhur İttifakı ile giriyoruz İstanbul’da. Şu İstanbul’umuzda her yeri şu CHP zulmünden kurtaralım. Ülkemizin pek çok yerindeki belediyelerde yaptığımız hizmetler, milletimiz tarafından takdirle karşılanmıştır. Yıllarca çöpe, çamura, hava kirliliğine mahkum edilen ilçelerimiz bu kadrolar tarafından hak ettikleri hizmetlere inşallah kavuşturuluyor. Bizim de İBB Başkanı olarak çıktığımız o hizmet yolculuğumuzu cezaevinden demir parmaklıklar ardında sonlandırmak istediler. Onlar bizim milletimiz ile gönül bağımızın hapishane duvarları ile engellenemeyecek karar güçlü olduğunu bilmiyorlardı. AK Parti’yi kurup iktidara yürümeye başladığımızda ne yapacaklarını şaşırdılar. Milletimiz iradesi tüm engelleri, tüm tuzakları aştı. İstanbul’da başlayan siyaset yolculuğumuzu önce Başbakanlık, ardından Cumhurbaşkanlığı ile devam ettirdik. Sadece teslim aldığımız emanetin hakkını vermekle kalmadık, ülkemizin yönetim sistemini değiştirerek tarihimizin en büyük reformlarından birine imza attık” ifadelerini kullandı.
“Bay Kemal PKK’nın Almanya uzantıları ile ne işin var”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyaretini eleştiren Erdoğan, “Bay Kemal Almanya’ya gittin. Yanındaki o hanım neyin nesiydi? O YPG paçavralarıyla Alman Parlamentosu’nda görüntü veren kadınla senin ne işin var? Bunlar PKK’nın Almanya uzantıları, senin onlarla ne işin var? Onlarla ne konuştun anlat bakalım anlat. Çıkmışlar diyorlar utanmadan ‘Almanya’da bunlar seçilmiş olanlar.’ Türkiye’de seçilenler var şimdi onların çoğu cezaevinde. Çünkü onlar bizim Yasin Börü’lerimizi, Güneydoğu Anadolu’daki o saf temiz yavrularımızı öldürenler, ‘dökülün sokağa’ diyenler, bölücü terör örgütünün başına ‘senin anıtını dikeceğiz’ diyenler. Sen bunlarla beraber yol yürüyebilirsin, bizim bunlarla yürüyecek yolumuz yok, biz milletimiz ile yürürüz” açıklamalarında bulundu.
“Bu topraklarda milletin kutsalları ile oynayamayacaksınız”
Konuşmasında Arjantin, Paraguay ve Venezuela ziyaretini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Venezuela’ya gittim. Sosyal demokrat bir lider var. 1 milyon 49 bin çocuğu konservatuvarlarda yetiştiriyorlar. Bizi neyle karşıladılar. İstiklal marşı ile. Venezuela askeri bize İstiklal Marşı’nı okudu. Orada bir yavru elindeki Türk bayrağını düşürdü ve sayın Maduro kalktı o Türk bayrağını yerden aldı çocuğa verdi. Bay Kemal aranızdaki fark bu. PKK’lılar kongrelerinde bir tane Türk bayrağı bile asmadılar. Son zamanlarda artık baktılar altından kalkamıyoruz bir tane bir kenara koymaya çalıştılar. Yemezler, yutmazlar. Bu topraklarda bu milletin değerleri ile, bu milletin kutsalları ile oynayamayacaksınız, oynatmayacağız. Bayraklarımızı indirtmeyeceğiz, ezanlarımızı susturmayacağız, minarelerimizin ezansız bıraktırtmayacağız.”
“Bir savcı çıkmış, yahu sen kimsin?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan TSK’da başörtüsü serbestliğinin iptalini isteyen Danıştay savcısına tepki göstererek, “Türkiye’de ordumuz ve emniyetimiz dahil olmak üzere kamuda ve özel sektörde başı açık, başı örtülü ayrımını kaldırdık. Bugün artık ülkemizde tüm kurumlarda kardeşlerimiz kendi tercihlerine göre nasıl istiyorlarsa öyle giyiniyor. Senin başın niye kapalı, niye açık böyle bir şey sormaya kimsenin hakkı yok. Bir anda bakıyorsunuz bir savcı çıkmış. Yahu sen kimsin? Sen savcı olabilirsin ama her şey yasalarla bir yere oturtulmuşken, anayasada kanunlarda her şey bir yere oturtulmuşken sana ne oluyor da bunlara aykırı bir şekilde bu uygulamanın iptalini isteyebiliyorsun? Bunlar eski Türkiye’den kalma ürünler. Neyse ki Danıştay’ın ilgili dairesi bu girişimi boşa çıkardı. Bu tartışmayı yeniden açmanın kime ne faydası var? Biz bu ülkede ordumuzda başörtülü personel var yok meselesini mi tartışmalıyız yoksa dünyanın en iyi tankını, topunu, uçağını, gemisini, insansız hava araçlarını, tüfeğini, füzesini nasıl üretebiliriz onu mu tartışmalıyız. Biz bu ülkede hala laiklik tartışmasıyla mı vakit geçirmeliyiz, yoksa çocuklarımıza daha güzel bir geleceği nasıl bırakabileceğimizi mi tartışmalıyız.
Biz bu ülkede insanların dini veya etnik kökenlerini mi tartışmalıyız, yoksa bölgemizi yeniden dizayn etmek çabalarına karşı kendi duruşumuzu nasıl göstereceğimizi mi tartışmalıyız. Biz bu ülkede hepsi yalan iftira uydurma ürünü olan iddiaları mı tartışmalıyız, yoksa şehirlerimizi nasıl daha yaşanabilir kılabileceğimizi mi tartışmalıyız. Milletimizi eski Türkiye tartışmaları içine çekmek isteyenlerin hepsi art niyetlidir. ‘Tayyip Erdoğan tökezlesin de Türkiye isterse yere kapaklansın.’ Bu zihniyetle hareket edenlerin hiçbirinin yüreğinde ülke ve millet sevgisi olamaz. Er meydanı olan siyasette, seçimde, sandıkta bizimle başa çıkamayanların, işi ülkenin geleceğine saldırmaya vardırması ancak ihtirasla ve kifayetsizlikle izah edilebilir. Bizimle derdi olanlara sesleniyorum ülke ile milletle uğraşmayı bırakın. İşte önümüzde 31 Mart’ta seçim var. Türkiye’de demokrasi işliyor. Çıkın meydana, anlatın millete” dedi.
‘Avrupa’da yaşananları görüyoruz’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da yaşanan olayları değerlendirerek, “İşte Avurpa’da yaşananları görüyorsunuz. 15 Temmuz’da bunlar bize yapılanlar karşısında sessiz duranlar. Ülkemizin sokaklarını ateşe ve kana boğmaya çalışanlara karşı sessiz kalanlar, görüyorsunuz ne durumdalar” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Üsküdar’da toplu açılış törenine katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransa ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde yaşanan eylemleri değerlendirerek, “Türkiye’ye karşı husumet besleyen herkes, er ya da geç yaptığı ihanetin bedelini ödemiştir, ödeyecektir. İşte Avurpa’da yaşananları görüyorsunuz.
15 Temmuz’da bunlar bize yapılanlar karşısında sessiz duranlar. Ülkemizin sokaklarını ateşe ve kana boğmaya çalışanlara karşı sessiz kalanlar, görüyorsunuz ne durumdalar. Paris başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinin sokakları karışmış durumda. Televizyonlar, gazeteler yanan arabaların, göstericilere en şiddetli şekilde müdahale eden polislerin görüntüleri ile doldu. Bizim polisimizle alay edenler, bizim polisimizin zulmettiğini söyleyenler, kendi polisleri şimdi bak neler yapıyor. Bizim polisimiz insaflı. Biz hak taleplerinin hiçbir zaman şiddet yolu ile dile getirilmesini tasvip etmedik. Her tülü talep demokrasi içinde dile getirilebilir. Bu bakımdan Avrupa sokaklarındaki görüntüleri de endişe ile takip ediyoruz” şeklinde konuştu.
Bağdat Caddesi duvarlarına yazılan “Zulüm 1453’te başladı” yazısını hatırlatan Erdoğan, “Umarım yakında Paris sokaklarındaki duvarlarda ‘Zulüm 1789’da başladı’ yazıları görmeyiz. O vicdansızlar bunları yazdılar. 1453’de zulüm bitti ve gönüllerin fethi başladı. Bizans’ın kızları, kadınları Edirnekapı’dan Fatih girerken ‘başımızda Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz’ dediler” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz hem göstericilerin yol açtığı kaos görüntülerine, hem de onlara uygulanan orantısız şiddete karşıyız. Ancak ortaya çıkan manzara göstermektedir ki Avrupa demokrasi dersinden de, insan hakları dersinden de, özgürlükler dersinden de sınıfta kalmıştır. Siyasi popülizm uğruna mülteci karşıtlığını ve İslam düşmanlığını tahrik edenler, kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir. Üzerine çok titredikleri güvenlik ve refah duvarları mülteciler veya Müslümanlar tarafından değil, kendi vatandaşlarınca sarsılmaya başlamıştır. Bizim yıllarca kendilerini koruyup kollamamaları için ikaz ettiğimiz bölücü terör örgütü yandaşları da şimdi bu kaosun en başta gelen failleri arasındadır. PKK’nın uzantıları orada, DHKP-C orada. Her görüştüğümüzde kendilerine ‘terör bir yılan gibidir eninde sonunda sizi de sokar’ demiştik.
Haklı çıkmaktan mutlu değiliz ama hakikat bu. Tüm Batılı liderlere sesleniyorum. Sizlerden kendi vatandaşlarınıza hak ettikleri gibi demokrasinin kuralları ile, teröristlere ise yine hak ettikleri gibi hukukun yöntemleri ile muamele etmenizi bekliyoruz. Nasıl olsa bunlar Türkiye’den geldi demeyin. Onlara da hak ettiklerini verin. Bunu yaptığınızda Türkiye’yi daha iyi anlayacağınızdan, sizlerle gerçekten iyi dost olacağımızdan şüpheniz olmasın.”