DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK
Din düşmanları, İslam dinini yaşanamaz bir hale getirmek için, yıpratmak için bir çok İslam dışı hurafeler uydurmuşlardır. Bu amaçla, akla hayale sığmayan, kafaları bulandıracak ve Hz. Peygamberin söylemesine imkan olmayan çeşitli söz ve görüşleri peygamber söyledi diye uydurmalar yapmışlardır. Şunu akıl edip düşünmemişler, unutmuşlardır. Halbuki Allah’ın kendilerinden daha iyi düşündüğünü, Allah’ın unutkan olmadığını bilmeleri gerekirdi. Allah’ın açıklamadığı bir dini konuyu, dine sokarak güya dine fayda sağlayacağına inanarak bunları yapılmaktadır. Ama şunu da uydurucular bilmeleri gerekir ki, bu hareketleri, Allah’ı cahil, dini de eksik görmek anlamına geldiğini de düşünmelidirler.
Hz. Peygamberden sonra hangi zamanda rivayet edilip söylenmiş ise, İslam’ın şartının 5 ( beş) olduğu söylenmiş, o günden bu güne de İslam’ı anlatan kitapların çok büyük bir kısmında İslam’ın şartı beş olarak tanıtılmıştır. Birde hadis söylenmiştir. “İslam beş şey üzerine bina edilmiştir; Kelimeyi şahadet, ( Allah’tan başka tanrı olmadığına inanmak) savum, ( oruç tutmak) salat, ( namaz kılmak) hac, ( hac’ca gitmek) zekat, (zenginlerin malından zekat vermeleri) ( Buhari, İman, 1. Müslim, İman 19-23)
Peki, Hz. Peygamber, İslam’ın emirlerini tebliğ edendir, İslam’ın diğer emirlerini söylemeyip, sadece beş tanesini yeterli görmesi mümkün müdür? Yani İslam, Kuran’ın içindekileri emretmiyor mu? İslam’ın adı barıştır. 2/ Bakara 208. “Ey iman edenler! Hepiniz birden barışa giriniz.” İnsanın Allah ile barışık olması, insanın kendi ile barışık olması, diğer insanlarla olan sosyal barış ve dünya insanlığı ile barış, bu İslam’ın olmazsa olmazlarındandır. Bunu görmezlikten gelip, yok saymak mümkün müdür?
Mesela: Allah’a iftira etmek haram değimlidir? Bu İslam’ın emri ve şartı değimlidir? 16/ Nahl 116. “Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, şu helaldir, şu da haramdır demeyin, Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Kuşkusuz, Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.” Dinde helal ve haram koymak, tesadüfi, dile ve akla geldiği gibi gelişi güzel yapılamaz. Bu Allah’a ve Peygambere iftiradır, yalan uydurmadır. Allah Peygambere dinde hüküm vermek için Kuran’a uymasını emretmiştir. Günümüz din alimi ve görevlileri Kuran dışında fetva vermemelidirler. Bu dinin emri değil mi?
Günümüzde çeşitli guruplara ayrılan Müslümanlar da, birbirlerini kandırarak, din de olmayan fetvaları Allah söylemiş gibi demiyorlar mıdır? Kuran da ki şu ayet niçin görmezlikten gelinir. 3/ Ali İmran 78. “ Kitap ehlinden bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye, kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları, kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde, bu Allah katındandır derler. Onlar bile, bile Allah’a iftira ediyorlar.” Allah bu uyarıyla Müslümanların da kitap ehli gibi hataya düşmemeleri gerektiğini açıklamaktadır. Bu İslam’ın emri değimlidir?
Allah’a iftira edenlerin, yalan uydurup fetva verenlerin amacını da Allah açıklıyor. 6/ Enam 144. “ …Yoksa Allah’ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir? Şüphesiz, Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” 10/ Yunus 15. “…Ben bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.” Allah, Peygamberine bunu bu ayetle söyletmektedir. Peygamber de vahye uymak zorunda olduğunu bu ayetle açıklarken, din alimi ve din görevlileri, insanlar da vahye uymak zorunda olmazlar mı? Bu İslam’ın emri şartı değil midir?
Buna göre, din adına verilen yanlış fetvalar toplumların, hatta İslam aleminin mutluluğunu, başarısını, bereketini, erdemini alıp götürmektedir. İlahi vahye az da olsa ters düşmenin yada ondan ayrılmanın neticesi insanın kendisine yaptığı en büyük zulümdür. Ama biz insan olarak, inanmış Müslüman olarak Allah’ın dinine teslim olursak, Allah’ın vahyine uyarsak, Allah’ta bizi elbette bu büyük günahlardan ve sapmalardan koruyacaktır. Şunu hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. Dinin Allah’tan olanıyla, dinin kültürden olanını birbirine katmamak gerektiğini unutmayalım. Dinin kaynağı Allah’tan gelen vahiy yani Kuran’dır. Peygamber ise, Kuran’ın hayatında tatbikini yapmasıdır, Kuran’a ilave eden değildir. Başkalarının sözlerine uymak, onların fetvalarını din zannetmek de Allah’ın ve Peygamberlerinin sözünün önüne geçmektir. Yine dinde ihtilaf olmaz, dinde ihtilaf edenler, Allah tarafından zalim olarak ilan edilmiştir. Yapmamız gereken şöyle olmalıdır.Allah’ın dini ile kültürden oluşan din anlayışını birbirinden ayırıp ona göre konuşmalıyız. Bu İslam’ın şartı değil mi? Müslümanların Kuran’a uymamaları, onun yerine hurafelerden oluşan sözlere uymak başta şeytanı ve din düşmanlarını sevindirmektedir.