DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK 5
İBADETİ BAŞKASI İÇİN YAPMAK: Müslümanların şirke düşme tehlikesinin bir başka yönü de yapılan ibadetlerin kendileri için değil de, ölmüş anne ve babaları için ibadet yapma ihtiyacı duymalarıdır. Nereden duyulmuş ve niçin yapıldığını sorgulanmadan, yani bu yaptığım Allah’ın dinine uygun mu? Demeden yapılmaktadır, mesela: ölmüşleri için, anne ve babası için veya dedesi yahut kardeşi için oruç tutuyor, hac yapıyor veya kurban kesiyor. Geçen sene anam için yaptım, bu sene de babam için yapacağım deniliyor. Veya bir kurban kendim için, birini de annem veya babam için kesiyorum, veya anne, babamın ruhu için cami yaptırdım deniliyor. Veya ana ve babası veya diğer yakınları için Kuran veya hatim okuyor veya hocaları evine çağırıp hatim veya Kuran okutuyorlar bütün geçmişlerinin ruhu için.
Zevkler ve renkler serbesttir, ama iş din konusuna gelince din Allah’a has kılınmak zorundadır. 39/ Zümer 2. “Resulüm şüphesiz ki Kitap’ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah’a has kılarak ihlas ile kulluk et.” O zaman, din, yani ibadet yalnız Allah’a yapılır. Öyleyse ibadet kime yapılacak bunu da Allah’ın Kitap’ı Kuran’dan öğrenelim.
2/ Bakara 272. “Sadece Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla başkalarına her ne iyilik yaparsanız, bu kendi yararınızadır. Çünkü yapacağınız her iyilik size olduğu gibi geri ödenecek ve size haksızlık da yapılmayacaktır.” Allah, ayette, yapılan ibadetin ve hayrın yalnız o ibadeti yapana olacağını açıklıyor. Ayette “ Başkalarına her ne iyilik yaparsanız kendi yararınızadır.” Buyuruyor. Ayette ana, baba veya diğerleri için, veya ruhları için, canı için, canına değsin gibi herhangi bir açıklama yok sadece o işi, şeyi, yani ibadeti yapan kim ise faydasının yapan kişiye olacağı açıklanmıştır.
Allah rızası için yapılacak ibadetlerin yalnız yapana faydası varmış, onun dışında başkaları için faydası yokmuş bu iyi anlaşılmalı ve hatalarımız Kurana uygun düzeltilmelidir. Yani Fatiha suresinin 4. Ayetindeki “ Yalnız sana ibadet ederiz.” İbadetlerin niyetlerinde de paylaşım yapılamaz. Yani Allah için Kuran okunur, kurban kesilir, hac yapılır. Kuran diri olanları uyarmak için, hayatta olan, ölmemiş olanlar için okunmalıdır ve Kuran’dan öğüt alınmalıdır. 36/ Yasin 70. “ Kuran diri olanları uyarmak için gönderildi.” Biz ibadetimizi Allah için yapıyoruz, sevabı da doğru yaptıysak kendimizedir. Sevap alıp almadığımızı da bilmiyoruz. sevabı, dağıtma yetkisini, bize kim verdi? Melekler, ameli, sevap veya günahı yapanın defterine yazacaklardır.
Allah’ın bir şeyi yapın diye emir vermesi ve o emrin Allah için yapılması yerine getirilmesi ibadet olmaktadır. Kuranı okumak bir ibadettir. Allah şöyle buyuruyor. 73/ Müzzemmil 4. “ Kuran’ı ağır, ağır, tane, tane oku.” 27/ Neml 92. “…Bana Müslümanlardan olmam ve Kuran okumam emredildi…” Sana vahiy edilen Kitabı oku ve namazı kıl…” Bu ayetlerde Allah Kuran okumanın Allah’ın emri ve ibadet olduğunu açıklanmıştır. Mesela, namaz da Kuran okumak, namaz ibadetinin ana unsurudur. Kuran okumak, gerek namazda olsun, gerekse ayrı bağımsız Kuran okunsun bu yapılan ibadet Allah için yapılmaktadır. Kuran ölüler için okunduğunda, Kuran okumayı ölüler için yapmış oluyoruz.
Kuranın şu ilkesini unutmamak gerekir. 2/ Bakara 134, 141 “ Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarınızdan sorguya çekilmeyeceksiniz.” Yani kimse kimsenin yapacağı ameli ve ibadeti ile ne cennete gidebilir, ne de günahları af olur. Herkes yaptığı ameli ve ibadeti karşılığında Allah tarafından af olunur ve cennete gider. Bir insan başka birisi için iman edemeyeceği gibi, başka birisi için ibadette yapamaz. Herkes bu dünyada Kuranını kendi okuyacaktır. Keşke bu yanlışlık işin başında düzeltilip, doğrusu yapılsaydı da, herkes ibadetini kendisi yapsaydı çok iyi olurdu. Şöyle bir yanlış anlama var, nasıl olsa ben öldükten sonra çocuklarım para verip benim arkamdan Kuran okuturlar diyerek, çocukları da biz anne ve babamıza parayla Kuran okuturuz diye bir yanlış uygulama olmaktadır.
Aslında atalarımız bu konuyu çok iyi anlamışlar ve ayeti şöyle atasözü haline getirmişlerdir. _Ne verin elin ile, o gider senin ile _ diyerek atasözü olarak ün kazanmıştır. Ama ne yazıktır ki söylemlerle uygulamalar birbirini tutmamaktadır, tam zıddı yapılmaktadır. Allah bize ana ve babamıza ve diğer Müslümanlara Kurandan dua ayetlerini okuyarak onların affedilmelerini Allah’tan istememizi emretmektedir. Misal. 14/ İbrahim 40, 41. 40.“Ey Rabbim beni ve soyumdan gelecekleri nazmı devamlı kılanlardan eyle, ey Rabbimiz duamı kabul et.” 41.” Ey rabbimiz Amellerin hesap olunacağı gün beni, ana babamı ve müminleri bağışla.” 2/ Bakara 201. “ Onlardan bir kısmı da , Ey Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, ahrette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru derler.” Böyle dua etmemizi bizden ister ve Allah’tan af edilmemizi istememizi açıklar.
Burada şu soru sorulabilir. İyide şimdiye kadar ölmüşlerimize niçin Kuran okundu ve hala okunuyor, bunlar niçin okuyor, okuyanlar bilmiyor mu? Peki, bizde şu soruyu soruyoruz, dini kim gönderir, dinin kurallarını kim koyar, neyin ibadet olduğunu kim belirler, ibadetler nasıl yapılır? Bunların cevabını Allah veriyor. 17/ İsra 24. “ …Rabbim küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et diye dua et.” 46/ Ahkaf 15. “ …Ey Rabbim bana ve ana, babama verdiğin nimetlere şükretmemi bana nasip eyle. Benim için de, zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm ve elbette ki, ben Müslümanlardanım.” Ayetlerden anlıyoruz ki, bir evlat, yaptığı amelin sevabını vermek için değil, ana, babasına rahmet dileyerek, ana, babası yakınları ve bütün Müslümanlar ve hayatta olan çocukları ve kendisi için af edilmeleri için Allah’a dua eder. 63/ Münafıkun 10. “ Her hangi birinize ölüm gelip de, Rabbim, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.” Ayet “ölmeden önce” infakın, yardımın yapılmasını emretmektedir. Ayet, eğer başkaları veya çocukları, ölümünden sonra yapılacak yardımın sevabını ölmüş olan anne ve baba gibi yakınlara gönderilebilseydi, Allah böyle bir ayeti gönderir miydi?
Demek ki herkes, ölmeden önce yapacağı tüm amellerini yapsın ve öldükten sonra çocuklarının kendileri için, hiç bir sevap yapamayacağını ve 50/ Kaf 17. “ İki melek insanın sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadır.” Buyuran Allah’ın bu emrini melekler nasıl değiştirecektir ve başkasının yaptığı sevabı veya günahı ölmüş kişinin defterine nasıl yazacaktır. 74/ Müddessir 38. “ Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir.” 99/ Zilzal 7. “ Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.” Veya 99/ Zilzal 8. “ Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” Şimdi bu ve benzeri ayetler görmezlikten gelinmiş, ama hakkında ayet olmayan, ancak kulaktan duyma sözlerle yapılan işler, amel, ibadet sayılmış ve okunan Kuranın sevabı ölülere verilmesi, ölüler için hac, kurban gibi ibadetlerin yapılması sadece insanları bu dünyada rahatlatmıştır, fakat ahrette ölülere hiç bir yararı olmayacaktır. Müslümanlar, ölmüşleri için Allahtan rahmet ve af dileyebilirler ve dua ederler. Al şu parayı benim için namaz kıl diyemeyeceğimiz gibi, al şu parayı benim için veya ölmüşlerimiz için Kuran oku diyemeyiz. Allah’ın Kuran’ından anladığımız, ameli, sevabı kim yapmışsa getirisi o kişiyedir, aksini yapmak ya avunmak, ya da inattandır.