DİNİ KONUDA SORULARI KİME SORACAĞIZ-2

Din  eğiminin,  öğreniminin  merkezi  Kuran  olduğu  için,  yani  dinimizi  sadece  Kuran’dan  öğreneceğiz.  Ya  Kuranı  iyi  okuyup  anlayarak,  kendimiz  konuları  çözeceğiz,  yada  zikir/Kuran  ehlinden  öğreneceğiz.  Burada  zikir  ehli  nedir,  bunun  cevabını  bulmamız  gerekiyor.    Onu da  Kuran  bize  öğretiyor,  mesela  16/Nahl  43, “Senden  önce de,  kendilerine  vahiy  ettiğimiz  kişilerden  başkasını  peygamber  olarak  göndermedik.  EĞER  BİLMİYORSANIZ  ZİKİR    ehline  sorunuz.”  Ayetteki  zikir  ehli  ifadesini,  hiç  sorgulamadan  ve  diğer  açıklayıcı  ayetleri  bir araya  getirmeden,  taklit  yapılarak,  kimisi  geçmiş  alimlerin  görüşünü  zikir  ehli  olarak  ileri  sürmüşler, kimisi de,  ayetteki  zübur  kelimesini  Tevrat  olarak  ileri  sürmüşler, kimileride  tarikat ve şeyhi  olduğunu,  diğer  bir  gurubun da  mezhepleri  ileri  sürmüşlerdir.  İslami  bir  konuyu  biz  Tevrat  denirse,  hahamlardan mı,  alimlerden  denirse,  alimlerden mi,  tarikat  ve  şeyhler  diyenlere  göre,  tarikat  ve  şeyhlerden mi,  veya  mezhepler  diyenlere  göre  mezheplerden mi  öğreneceğiz?   16/Nahl  52, “Göklerde ve  yerde  ne  varsa  Allah’ındır,  din de  yalınız  Allah’ındır.  O  halde  Allah’tan  başkasından mı  korkuyorsunuz?”   Tabi ki  dini sadece ve  sadece Allah’ın  gönderdiği  kitap  olan  Kurandan  öğreneceğiz.  Çünkü  Peygamberimiz de  dini  Kuran’dan  öğrenmiştir.  42/Şura  52,  “İşte  böylece  sana da  emrimizle  Kuranı  vahiy  ettik.  Sen,  kitap  nedir,  iman  nedir  bilmezdin,  fakat  Biz  onu kitabı  kullarımızdan  dilediğimizi  kendisiyle/kitapla  doğru  yola  ulaştırdığımız  bir  nur  kıldık.  Şüphesiz ki,  sen,  doğru  bir  yolu  göstermektesin.”  Demek ki,  dinimizi  öğreneceğimiz  yer  sadece  Allah’ın  kitabı  Kuran’mış.  Kuranın  bir  ismi de  ZİKİR  olduğu  için,  zikir ehli Kuranı  anlayan/bilen ve konuların cevabını  sadece Kuran’dan verendir. Devam eden ayette, 16/Nahl  44, “Apaçık mucizeler  ve  kitaplarla  gönderildiler.  İnsanlara,  kendilerine  indirileni  açıklaman  için  ve  düşünüp  anlasınlar  diye  sana da  bu Zikri/Kuran’ı  indirdik.”  Bakalım,  peygamberimiz  ne  yapmış,  21/Enbiya  45, “De ki:  Ben,  sadece  vahiy  ile  sizi  ikaz  ediyorum.  Fakat,  sağır  olanlar,  ikaz  edildikleri  zaman  bu  çağrıyı duymazlar.”   6/Enam  50, “…Ben,  sadece  bana  vahiy  edilene  uyarım…”  6/Enam  70, “Dinlerini  bir oyuncak  ve bir  eğlence  edinen  ve  dünya hayatının  aldattığı  kimseleri bir tarafa bırak. Kazandıkları sebebiyle, hiçbir nefsin felakete  duçar  olmaması  için,  KURAN  İLE  NASİHAT  ET,  o  nefis  için  Allah’tan  başka,  Allah’ın  yanında  ne  bir  veli  vardır,  ne de  şefaatçi.  O  kişi  bütün  varını  fidye  olarak  verse  yinede  kabul  edilmez…”  6/Enam  106, “Rabbinden  sana  vahyolunana  uy,  Allah’tan  başka  tanrı  yoktur ve  müşriklerden  yüz  çevir.”

Dinde  ihtilaf  olmaz,  Allah’ın  demediğini  demiş  gibi  fetva  verip  görüş  belirtmek,  başta  Allah’a  iftiradır.  Başkalarının  istek  ve  arzularına  göre  fetva  verip,  görüş  belirtmek,  Allah’ın  ve  Peygamberin  sözünün yani  dinin  önüne  geçmek  demektir.  66/Tahrim  1, “Ey  Peygamber,  eşlerinin  rızasını  gözeterek,  Allah’ın sana helal  kıldığı şeyleri  niçin kendine haram ediyorsun…” fetva verme  konusunda  Allah Peygamberine bile müsaade etmiyor,  uyarıyor. Bir mezhebin cemaatin,  tarikatın  veya  alim  ulemanın  görüş  ve  anlayışını  öne  çıkartarak  fetva/görüş  bildirmek,  Allah’ın  emrinin  önüne  geçmek  olur. Mesela şöyle  deniliyor, falan  mezhebe  göre  şöyle,  falan tarikat  görüşüne  göre  şöyle, falan  alim  şöyle  fetva  vermiştir gibi sözler.  Şu,  hatırlatmayı  tekrar yapalım,  fetvayı  sadece  Allah verir, O’nun dışındakiler  sadece  Allah’ın  verdiği  fetvayı  zamana  göre  açıklar.  Allah  fetva  konusunda  sözlerimin  önüne  geçmek diye uyarıyor.  49/Hucurat  1, “Ey  iman  edenler,  Allah’ın  ve  Resulünün  önüne  geçmeyin,  Allah’tan  korkun,  şüphesiz  Allah  işitendir  ve  bilendir.”  Allah,  bu  ayetinde kendisine  karşı başta  peygamberini  ve  sonrada  kullarını  uyarıyor  ve  yine  kendisine  ve  peygamberine  karşı  kullarını  uyararak,  sözümün  önüne  ve  peygamberimin  tebliğ  ettiği  benim  sözümün  önüne  geçmeyin  diye  kullarını  ikaz  ediyor.  Eğer  ikazlara  rağmen  yanlışta  ısrar  edilirse,  o  zaman da  şöyle  uyarıyor.  49/Hucurat  1, “De ki:  Siz dininizi  Allah’a mı  öğretiyorsunuz, halbuki  Allah  göklerde  olanları da  bilir,  yerde  olanları da.  Allah  her  şeyi  hakkıyla  bilendir.”  43/Zuhruf  5, “Siz  haddi  aşan  kimseler  oldunuz  diye,  sizi  Kuran’la  uyarmaktan  vaz mı   geçelim?”    43/Zuhruf  44, “ Doğrusu  Kuran  sana  ve  kavmine bir  öğüttür, ilerde/ahrette  ondan/Kuran’dan sorumlu  tutulacaksınız.”  42/Şura  35,  “Böylece  ayetlerimiz  üzerinde  tartışanlar,  kendilerine  kaçacak  bir  yer  olmadığını  bilsinler.”  31/Lokman  6, “İnsanlardan  öyleleri  var ki,  herhangi  bir  ilmi  delile/Kuran’a  dayanmadan,  Allah  yolundan  saptırmak  ve  sonra da  onunla  alay  etmek  için  boş  HADİS/söz/laf  satın  alırlar.  İşte  onlara  kahredici  bir  azap  vardır.”  40/Mümin  83, “  Peygamberleri  onlara  apaçık  bilgiler  getirince,  onlar  kendilerinde  bulunan  beşeri  bilgiye  güvendiler,  peygamberlerini  alaya  aldılar.  Alaya  aldıkları  şey  kendilerini  boğuverdi.”     25/Furkan  43, “Kötü  duygularını  kendisine  tanrı  edinen  kimseyi  gördün mü,   Resulüm  sen,  onlara  koruyucu  olabilir  misin?”   45/Casiye  6,  “İşte  sana  gerçek  olarak  okuduğumuz  bunlar  Allah’ın  ayetleridir.  Artık  Allah’tan  ve  O’nun  ayetlerinden  sonra  hangi  HADİSE/söze  inanacaklar.”  Allah’ın  uyarısı  ve  ikazı  daha  nasıl  olacak,  Allah  kanunlarına  göre  iş  yapar,  zor  kullanmaz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.