GELDİ YİNE RUZ-İ HIZIR
Hıdrellezin geldiğinden anlıyoruz ki ‘Hızır Günleri’ ile birlikte yaz gelmiş bulunmakta. Çocukken en sevdiğim günlerden biriydi Hıdrellez günü. Önceden de bahsettiğim Konya’ya has bir gelenek olan ‘Şivlilik’le ortak nokta olarak önceki akşamında ateş yakılıp üzerinden atlanmasını örnek gösterebiliriz. Bu tarz ritüeller benzer günlerin vazgeçilmezidir. Başka şehirlerde nasıl kutlanıyor bilmiyorum ama ben yine kendi memleketim Konya’dan örnek vererek anlatacağım Hıdrellezi. Zira Konyalılar doyasıya yaşıyorlar, kutluyorlar bugünü.
Baharın gelişini simgeleyen Hıdrellezin bir hikayesi vardır. Öncelikle bu hikayeyi aktarmak istiyorum. Şöyle ki; Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır’ın karada, İlyas’ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez günü yani 6 Mayıs’ta Hızır ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs’ın yağmurlu geçmesi, Hızır ve İlyas’ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır.
Hıdrellez önceki akşamdan bahsettiğim üzere 5 Mayıs itibariyle kutlanmaya başlanır. Belli başlı bazı ritüelleri vardır. Ateşlerin yakılıp üzerinden atlanması gibi, gül ağaçlarına dileklerin asılması gibi, cüzdanların açık bir şekilde bırakılması gibi vs. vs. Ertesi günü ise insanlar piknik yapmaya adına bu sebepten ‘Hıdırlık’ denen yerlere pikniğe giderler. Kimi insan oruç tutar. Hatta Hıdrellez duası bile vardır. Dileklerini kağıtlara yazanlar gül ağacına asarken bu duayı okuyarak asarlar. Onu da paylaşmak isterim ki dua şudur: “Allahümme Rabbühü Ya Halkalhalas Muhammedin Resulullah Yetiş imdadıma Ya HIZIR YA İLYAS”
Hıdrellez insanlığın somut olmayan kültür mirasıdır ve UNESCO bunun hakkında ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’ne alınması amacıyla 2010 yılında çalışmalar başlatmıştır.
Hıdrellez, doğayla barışık olma ve onlardan yararlanma dileğine dayanır. Yaratılış ve türeyişe, yeniden doğuş ve doğanın canlandırma inancına ait inanma ve pratikleri vardır. Hıdrellez ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Hıdrellez ateşi, ritüelin başlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket – bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın ısınıp uyanması simgesidir. Hıdrellez, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi simgeleyen anlamlarla yüklüdür. Hıdırellez Bayramı’nı ve Hızır düşünüşünü tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. Zira ilk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeni ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı doğasal döngüler için sevinç duyulduğu görülmektedir.
Benim düşüncem, bu tür geleneklerimizin bugüne kadar yaşatılması ilginç olduğu kadar gurur da verici. Ben bugüne kadar ne yaşamışsak; bayram adına, şenlik adına hepsinin gelecek nesiller tarafından yaşatılması, unutulmaması taraftarıyım. Şimdi an o an ki; baharımız şenlik ola mübarek ola ..
#selmakösedağ