GÜÇ GÖSTERİSİ
Eskiden naylon ıbrıkların kullanıldığı dönemde bir tuvalet işleticisi varmış. Adamın birisi her gün o tuvalete gider gelirmiş.
Bir gün beş gün derken tuvalet işleticisinin kapıda oturup hiç yorulmadan gelenden gidenden para alması hoşuna gitmiş.
Bir gün gidip adama tuvaleti kendisine devretmesini istemiş. Tuvalet işleticisi şöyle bir düşündükten sonra tuvaletin işleticiliğini devretmeyi kabul etmiş.
Adam tuvaleti devralıp her gün sabah erken gelip ıprıkları doldurup dizip geçip yenide oturmaya başlamış.
Her gelen dizili ıprıklardan birisini alıp içeri girip işi bitince de ıprığı yerine bırakıp ücreti de verip gidiyormuş.
Bu işlem günlerce sürüp gitmiş. Günün birinde yeni tuvalet işletmecisinin bu duruma canı sıkılmaya başlamış. Ne yapıp da kendisinin varlığını hissettirebileceğini düşünmeye başlamış. Çünkü boş oturmak ve herkesin kendisine bir şey sormadan istediği ıprığı alıp gitmesi canını sıkıyormuş.
Bir gün başlamış ıprıkları alanlara itiraz etmeye ve şu ıprığı al bu ıprığı al diye emir vermeye.
Bu durum müşterilerden birisinin dikkatini çekmiş ve merakla tuvalet işletmecisine yaklaşıp bu müdahalenin sebebini sorup “yahu kardeşim ha mavi ıprığı almışız ha kırmızı ıprığı bunda ne fark var” demiş.
İşletmeci müşteriye çıkışmış “ Kardeşim iyi de siz istediğiniz ıprığı alacaksınız da ben ne iş yarayacağım. Madem ki müdahale hakkım yok o zaman ben burada ne duruyorum” demiş.
Şimdi birileri de böyle yapıyor. Boş kaldıkça canları sıkılıp yeni bir kanun çıkarıyorlar. Ülkede olup biten her şeye karışıyorlar. Son olarak da Basının bu kadar özgür olması canlarını sıkmış olmalı ki Türk Ceza Kanunu değiştirirken basının elini kolunu bağlayacak bazı maddeler koymuşlar. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra artık biz istediğimizi yazıp çizemeyeceğiz. Beyler ne isterse ne kadar müsaade ederlerse ancak o kadar basın özgürlüğünü kullanabileceğiz.
Bu durumda herkes istediğini yapacak ama basın bunu ne haber yapabilecek ne de eleştirebilecek. Yeni kanunla nereye kadar müsaade ettilerse ancak onu yapabilecek.