İLAHINIZ BİR TEK ALLAH’TIR
Ancak Allah’a inanırken, Allah’ı birinci üst ilah, Onun yanında ast ilahlara da inanıyorlar. Yani, şöyle yapılıyor. Allah’a ulaşmak için, yakınlaşmak için Allah’a aralarına aracılar, yakınlaştırıcılar, şefaatçiler, kurtarıcılar koyuyorlar. Bunu firavunlar, nemrutlar, Şeddatlar ve Ebu Cehiller de aynısını ve değişik benzerlerini yapıyorlardı. Bizim, Müslüman’ım diyenlerin yaptığı da bunlar gibi veya değişik bir çeşididir. Misal mi, bizim mezhep en iyi ve en doğru, bizim tarikat en iyisi hatta o tarikatın falan kolu en doğrusu, bizim mezhebe, bizim tarikata bizim cemaate bizim şeyhe, bizim yatırlara gelirseniz kurtulursunuz diyenleri çok duyar ve görürsünüz. Bunlara şunu da ekleyebiliriz falan velinin, falan şeyhin, falan kutup’un, falan yatırın yüzü suyu hürmetine dualarımızı kabul et Allah’ım denmiyor mu? Allah’ta böyle yapmayın Ben size çok yakınım diyor. 50/ Kaf 16 “ Ant olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz insana şah damarından daha yakınız.” Allah insana şah damarından daha yakın olduğunu açıklıyor, insanlar bunu fark edemiyor ve yakınlaştırıcı arıyorlar müşrikler de aynısın yapıyorlardı.
2/ Bakara 186 “ Kullarım sana, Beni soruyorlar, söyle onlara Ben çok yakınım. Bana dua etikleri vakit dua edenlerin dileklerine karşılık veririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yolu bulalar.” Allah yalnız Bana dua edin, Ben size çok yakınım ve Benim davetime uysunlar ve yalnız bana inansınlar buyurmasına rağmen nedense insanlara Allah yetmiyor ve ek ilah edinmek istiyorlar. Firavunlar, Nemrutlar, şeddatlar, Ebu Cehiller de aynısını ve benzer işleri yapıyorlardı, farkımızın olması gerekmez mi? Kuran buna şirretlik ve ğulüvve diyor. Yani dinde doymazlık, Allah’ın koymadığı çeşitli işleri yapıp kendiliğinden ibadet üretmek yani tesbih namazı, kuşluk namazı, ebabil namazı, istihare namazı, hacet namazı şu günün namazı, şu gecenin namazı ve benzerleri gibi. 45/ Casiye 23 “ Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah’ın kişiyi kendi hür iradesi ile yaptığı hatadan dolayı Allahın bir bilgiye dayalı olarak saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allahtan başka kim doğru yola eriştirebilir. Hala ibret almayacak mısınız? İbret alan kim, eğrilerini doğru diye satmıyorlar mı? 5/Maide 77 “ De ki: Ey kitap ehli, dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın.” Yine aynı anlamda 4/ Nisa 171. Ayette de uyarılıyor. Bu ayetler boşuna ve süs olsun diye gönderilmemiş ve Kuran’da sayfaları çoğaltsın diye yer almıyor, insanları uyarmak için vardır. bu iki ayette orijinalinde ğulüv haksız yere haddi aşmak ve sapanlara uymak olarak geçer.Allah’a kul olmamak şöyledir, yani ayetlerine uymamak ve teslim olmamak Allah’tan başka kullara kul olmaktır, niçin kulların sözüne, mezheplerin sözüne tarikatların, şeyhlerin, alim ulemanın sözlerine uyuluyor ya sorunda bura da. 45/ Casiye 6 “ İşte sana gerçek olarak okuduğumuz açıkladığımız bunlar Allah’ın ayetleridir. Artık Allah’ın ve Onun ayetlerinden sonra hangi hadise söze uyup inanacaklar.” 77/ Murselat 50 “ Onlar artık bundan Kurandan sonra hangi hadise söze inanacaklar.” 43/ Zuhruf 21 “ Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyor ve uyuyorlar.” 43/Zuhruf 22 “Hayır sadece biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz derler.” Bir rivayete göre Peygamberimiz şöyle demiş “ Şunu da bilin ki, ibadet edenlerden şirretliğe, doymazlığa sapanlar da olacaktır.” (Şatibi El Itısam 1/75,76) Ebudderda da şöyle demiş rivayete göre, “Allah’a ibadeti başınıza belaya çevirmeyin.” Der.
#kemalyavuz